Konuya girmeden, biraz gülümseyelim: "Komünist" bir amcaoğlu var. Babası yüz yaşına yakın öldü. Hep ibadetinde olan bir insandı amcam. Ancak son aylarında, yaşlılık bunaması oldu.
Namazı bıraktı. Artık bir şey bilmiyordu çünkü. Bizde oğluna takılır, "sana helal olsun!.. Davana sadık birisin. Yüz yaşında babanı bile komünist yaptın!" diyerek, gülüşürdük.
E, valla bu AKP'ye de helal olsun!
"FETÖ" denilen illet, her yere sızmış, bir bunlara sızmamış. 50 yıllık "komünist" FETÖ'den tutuklanıyor, fakat iktidar o kadar "ak" ki, bir FETÖ'cü çıkmıyor!
Adaletini sevsinler, ey Adalet Ve Kalkınma!
Hem "ne istedilerse verdiler", hem de bu kadar "ak" kalabildiler!
Helal olsun!
Büyük başarı!
Ne diyelim, nazar değmez inşallah!!!
Hal böyle olunca da, muhalefet, "adalet" diye yollara düştü. Her halde, hasedindendir!
Neyse, yeri gelmişken "adaleti yollarda arayanlara" da bir şeyler diyeyim:
Yahu sizler, "adaleti" yolda mı kaybettiniz!
Yürümenizden rahatsız değiliz "ak"lar gibi, yanlış anlamayın. Bu sıcakta siz istedikten sonra, yürümek iyi gelir!
Hareket iyidir!
Yürüyün!
Başladınız, hiç durmayın!
Belki, "adalete" rastlarsınız!
Bulursanız, 80 milyona lazım çünkü!
Yalnız, yanlış yöne yürüdünüz!
Ankara'dan Batı'ya yürüdünüz!
Atatürk'e doğru yürümeniz gerekirdi.
Yön yanlış oldu!
Namazda bile önce, yön lazım!
Atatürk'e doğru yürümeyen herkes, boş yürüyor. Emin olun böyle? Atatürk'e ve Hacıbektaş'a doğru yürümenin tam zamanı…
Hem de bütün bir millet olarak. Kurtuluş yönü, Batı değil çünkü: Atatürk ve Hacıbektaş?
Atatürk ve Hacıbektaş yönüne kim yürüyor?
Prof. Dr. Haydar Baş. Hem de öyle, yirmi gün filan değil, bir ömür?
Başka bütün yönler, çıkmaz sokak.
İktidar 15 yıl AB'ye ve ABD'ye doğru yürüdü, peşinde milleti yürürüttü, ne oldu?
"15 Temmuz" oldu!
Soruyorum şimdi: 15 Temmuz hezimet mi, zafer mi?
"Lozan hezimet mi zafer mi?" diye soranların topuna soruyorum. Önce bu soruyu ceaplasınlar.
15 Temmuz'da ne oldu?
-Gülen darbe yaptı!
En azından, iktidar böyle diyor. Doğrudur, yanlıştır bunu tartışmıyorum. "Darbeden haberleri vardı" demiyorum. "Kontrollü" veya "kontrolsüz" diye bir yorum yapmıyorum.
Ne isterse alanlar, ne isterse verenlere, darbe yaptılar.
Ortada bir "verenler" var, bir de alanlar!
"Parsel, parsel" verdiler!
Alanlarsa, hiç doymadılar, verdikçe ağladılar, Gülen oldular!
Genel müdürlükler, vekillikler ve bakanlıklar, aklınıza ne gelirse verdiler!
Emniyeti ve askeri dahi verdiler!
Polis okullarını ve askeri okulları verdiler!
Onlarda "yok" demeden aldılar. Devletin "kozmik odasına" kadar girdiler. Gülen'in yurtları okulları var bilirdik, meğer uçakları ve helikopterleri bile varmış.
Evinde yılan besle, sonra sokunca suçlu ara!
Hem hep dışarıda ara!
Yılanı beslediler, büyüttüler, milleti sokturdular. Kimse bir zafer aramasın bu işte!
Sokulmuş bir millet ve devlet var ortada!
240 şehit var.
Ama verilmiş henüz bir hesap yok.
Bari, "zafer" naraları atılmasın ya!..
Lütfen!
Bırakın millet acısını yaşasın. Gecenin 12'sinde sabaha kadar salalar verdirip, tekrar ülkeyi bir cenaze evine dönüştürmeyin. "Nöbet" adı altında, tekrar yolları kesmeyin!
Zolamayın!
15 Temmuz'dan, bir "19 Mayıs" çıkmaz!
Bir, "29 Ekim" çıkmaz!
"Paralel" milli günler, oluşturulmasın!
"Paralel" kurtuluş günü icat edilmesin!
"Tehlike geçmedi" diye kendileri söylüyorlar. Öyle ise ne zaferi!
Herkesin içinde bir 15 Temmuz yorumu var, saklı. "Enişte'nin bildiği darbe"yi, Fidan ve Akar bilmedikten sonra, buradan bir "zafer" nasıl çıkar?
Hele de, görevleri devam ediyorken. Herkes o kadar aptal değil, bence?
Sorular çoğaldıkça, gürültü çoğaltılıyor. Gürültü çıkararak, sesi yok edebilirisiniz, ya kokuları ne yapacaksınız!
Bence 15 Temmuz'dan çok dersler çıkarılmalı. Arkasını ABD'ye yaslamışların, içerde kaleyi ele geçirmeleri ters tepti. Devlet kustu, bağırsak temizliyor.