Okur Mektubu ve Bir Analiz


  • “Asıl korkulan kitap değil, kitapta anlatılan hakikattir.”

  • “Birilerini rahatsız eden satırlar değil; o satırların aynasında görünen yüzlerdir.”

Kıymetli kardeşim,

Kitabı okuduktan sonra şunu gördüm: Bu eser sadece bir hayat hikâyesi değil, aynı zamanda bir aynadır. O aynaya bakan herkes kendi geçmişini, kendi hatırasını, kendi vicdanını da görüyor. İşte bu yüzden bazıları bu kitaptan rahatsız oluyor. Çünkü bu kitap, yalnızca Prof. Dr. Haydar Baş’ı değil, aynı zamanda milletimizin hakikatle yüzleşmesini anlatıyor.

Benim kanaatimce, bu rahatsızlığın sebeplerini beş başlıkta toplamak mümkün:

  1. Hakikatle yüzleşme korkusu: Bu eser, milletin belleğinde unutulmaya bırakılmış pek çok gerçeği gün yüzüne çıkarıyor. Faili meçhullerden, siyasi ihanetlere; demokrasi maskesi altında yürütülen kirli oyunlardan, milletin alın terini sömüren ekonomik düzene kadar… Kitapta bunların izleri var. Hakikati dile getiren bu satırlar, o oyunlardan nemalananları doğal olarak rahatsız ediyor.

  2. Kendi menfaatlerini koruma telaşı: Haydar Baş ismi üzerinden yıllarca siyaset yapanlar, aslında onun fikirlerini tam anlamıyla hiç yaşamadılar. Çünkü o fikirler çıkar düzenlerine sığmaz. Kitap, bu düzeni deşifre ettiği için, menfaat sahiplerinin ok yerine yazara saldırması kaçınılmaz oluyor.

  3. Gerçekle yüzleşmektense yazarı hedef almak: Bu kitap, bir dönemin şahitliğidir. Bu şahitlikte kim nerede durmuş, kim nasıl davranmış apaçık ortaya çıkıyor. Ama ne yapıyorlar? Gerçeği konuşmak yerine, yazarı hedef tahtasına koyuyorlar. Çünkü tartışmayı kişisel zemine çekmek, hakikati tartışmaktan daha kolaydır.

  4. Milletin yeniden uyanmasından duyulan endişe: Bu kitap, okuyana bir şey hatırlatıyor: Bu milletin aslî benliği, kökleri, ruhu… Yani unutturulmaya çalışılan değerleri. Millet yeniden uyanırsa, sahte kahramanların, günübirlik siyaset tüccarlarının maskeleri düşecek. İşte bundan korkuyorlar.

  5. Tarihe karşı duyulan mahcubiyet: Kitap sadece bugünü değil, dünü ve yarını da anlatıyor. Tarihî akış içinde Haydar Baş’ın yeri açıkça görülüyor. Onun söylediklerinin bugün nasıl bir bir gerçekleştiği ortada. Dün kulak tıkayanlar bugün mahcubiyet yaşıyor. Ama mahcubiyetlerini itiraf etmek yerine, yazarı hedef alarak kendilerini teselli ediyorlar.

Bu beş sebebi düşündüğümde şunu daha net anlıyorum: Asıl korkuları kitap değil, kitapta anlatılan hakikat. Çünkü hakikat, zamanın en güçlü silahıdır. O hakikat dile geldikçe, maskeler düşüyor, sahte kahramanlıkların boyası akıyor.

O yüzden ben bu esere “bir kitabın ötesinde, bir tanıklık” gözüyle bakıyorum. Çünkü bu satırlar, yalnızca bir ismi değil, bir fikri, bir davayı, bir milleti anlatıyor. Yazarını eleştirerek kitabın önünü kesmek isteyenler, aslında tarihin akışına karşı durmaya çalışıyor. Ama unutmasınlar ki, hakikati durdurmak mümkün değildir.

Ve son söz: Bugün bu kitaba sahip çıkanlar, aslında kendi yarınlarına sahip çıkıyor. Çünkü bu eser, gelecek nesiller için kalıcı bir mirastır.

Okur Mektubu ve Bir Analiz
Başa dön