Dünya kadınlar günü kutlandı. Ülkemizde ve dünyada?
Bilmem farkına vardınız mı, o kadar yanlış kulvarda tartışmalar yürüdü ki, her zaman ki gibi bir çözüm bulana, aşk olsun. İçi boş kuru laflar?
Değil Türkiye'de, dünyada da farklı değil. Kadın, kadının çok uzağında tartışılıyor. İnsan olduğu, "gönül" olduğu gerçeğinin, çok uzağında tartışılıyor.
Güçlünün zayıfı ezdiği kapitalist anlayışta, kadına hak vermek, hiç ama hiç mümkün değil.
Aristo'nun görüşleri iki bin yıl Batı'nın görüşleri olmuştur. Aristo kadını "başarılı olmayan sakatlanmış erkek" olarak görür. "Kadınların da köleler gibi doğa tarafından köleliğe mahkum edildiklerini" savunur.
Batı'nın en akıllısı Aristo, kadın düşmanıdır, anlayacağınız.
Platon'a göre de farklı değil, "kadın en değersiz ve değişken varlıktır". Kadına bakışları Hıristiyanlığın "ilk günah" kavramını pekiştirici niteliktedir. "Günahkârdan doğan da günahkâr oluyor" felsefesi.
Bakmayın şimdi Batı'nın kadını sokağa salmak için, hak verdiği gösterilerine. Bunlar işin, cila ve makyaj kısmıdır. Kadın en mağdur dönemini kapitalist sistemde yaşamaktadır. Kadını erkek ile dişe diş, göz göz mücadeleye iten, vahşi kapitalizm.
Kendince İslami anlayışlar ortaya koyduğunu sanan, şu bazı zavallılar ise " Kadın dövülmeye razı olsun. Dövüldükleri için şükretsinler" diyebilecek kadar, insansızlaşıyor.
"Sizin en hayırlınız, eşiyle iyi geçinendir" buyuran bir Peygamberin ümmeti, böyle konuşamaz. Bunlar olsa olsa Muaviye ve Yezit tebaasıdır.
Türklerin kadınlara verdiği değer, çok farklıdır tarih boyunca. "Ben Han'ım, bu da benim Han'ım" diyerek, Türk Han ve Hakanlarının kadını baş üstünde tutan görüş ve anlayışları, İslam ile bütünleştikten sonra , "kadın hakkı" diye bir şey, Türk toplumlarında olmamıştır.
Çünkü hakkın gaspı söz konusu değildir.
İslam öncesi Arap toplumlarında, kız çocukları diri diri toprağa gömülüyordu. İnsan yerine konulmuyorlardı. Türkler eşlerine "hanım" derken, Araplardan "avret" manasında "Avrat" denmiştir. Bizim topluma geçen bu kavramı, şaka bile olsa kimse kullanmamalı.
Çok aşağılayıcı bir kavram?
Sevgili peygamberimizin ve Ehl-i Beyt'inin hayatına bakmak gerekir. Hz. Hatice validemiz, efendimiz ile evlenmeden önce ticaret filosuna sahip bir insandı. Bugünkü anlamda, Holding sahibiydi diyebiliriz. Efendimiz Hatice annemizin ticari kervanından sorumluydu, gençlik yıllarında.
"İslam Hatice'nin mülkü ve Ali'nin kılıcı üzerine bina edilmiştir" hadisi, birçok hakikati anlatmaya yeterlidir. Yani, bugünkü bazı din tüccarlarının anlattıklarıyla alakası yoktur. Ayrıca efendilerimizin eşleri annelerimiz, birer medeniyet abidesidirler.
"Kız evladı ne de güzel evlattır" diye buyuran Peygamberimizin, kadına verdiği önem ortada. Hz. Fatıma annemiz, efendimizin mübarek kızıdır. Dünyada hiçbir kız evladı, onun kadar sevilmemiştir. Kendi evlatlarımızı severken, başkalarının evladı ama bizim eşimiz olan bir insanı öldürmekte ne demek?
Bunları, ipte sallandıracaksın!
Neyse.
Dedik ya kapitalizmde kadına gereken değeri vermek mümkün değil diye. Kadın kadın olalı, peygamberimiz ve Ehl-i Beyt'inin dönemini saymazsak, ilk defa Prof. Dr. Haydar Baş'ın sisteminde, reel olarak insanca bir değer verilmiştir.
Atatürk'ün, sosyal topluma kazandırmasını da, geçemeyiz.
Tabi ki, ekonomik anlamda ifade ediyorum. Kadın, annesinden doğan bir çocuk olarak dünyaya geldiğinde Milli Devlet Sosyal Devlet tezinde maaşa bağlanıyor. Hem de ölünceye kadar, hem de daha çalışmaya başlamadan.
Ayrıca çalıştığının karşılığını alacak ama Sayın Baş'ın "Baba Devlet" tezinde. Yani kapitalizmde değil, sosyalizmde değil, Haydarizmde bu böyledir. Kadına para vermedikten sonra, onun ihtiyaçlarını devlet garanti etmedikten sonra, hepsi hikâye.
Kadınların Haydar Baş Sistemi için talepte bulunmaları lazım. Kadın eğer Türk Vatandaşı ise bin 500 lira Vatandaşlık Maaşı alacak. Milli Ekonomi Modeli kadına para verirken, diğer ekonomik sistemler sadece gaz veriyor.
Erkek ile savaştırıyor.
Bugün bu maaş verilsin, boşanmalar olmaz. Daha sağlıklı nesiller yetişir. Ben kadın erkek eşitliğini savunamam çünkü üstün olan kadındır. Aşık Veysel'in dediği gibi :"Onlar insan, biz insanoğlu", nokta.
Kadın, anadır.
Kadın, eştir.
Kadın, kardeştir.
Kadın, evlattır.
Kadın, insandır.
Daha da önemlisi kadın kuldur. Allah, "Ey insanlar" derken ayrım yapmıyor. "Ey Allah'ın kulları" derken kadını ayırmıyor. Peygamberimiz "Ey ümmetim" derken, kadınları da kast ediyor. Ya bize ne oluyor.
Ya şu bazı, deli divanelere ne oluyor?
Bütün kadınlardan özür dileyin hırpolar!
Bütün kadınlarda dünyada kendilerini düşünen, o bir tek insandan özür dilemeliler. Onun tezini duymadıkları için. Tüketiciye para vererek, çalışacak bir sistemin merkezine, insanı koyan ve de özellikle kadını koyan, bir Türk'ten bihaber olmak, kendi haklarına haksızlıktır.
Annesine duyduğu sevgiyi ve özellikle sırtlarında çalı çırpı taşıyan Karadeniz kadınını düşünerek "cebe para koyan sistem" için, işe annelerden, hanımlardan başlaması, onun ne kadar insani ve imani bir anlayış sahibi olduğunu gösterir.
Ayrıca, ne kadar Türkoğlu Türk olduğunu gösterir.
Selam ve saygılarla?