Can versen de kurtulamazsın!

Dünya her geçen gün daha da yaşanılmaz bir hâl alıyor. Alacak da…
Ortadoğu’nun merkezine yerleştirilen ve “İsrail’in güvenliği” adına kurgulanan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), adım adım yürütülüyor. 22 Müslüman ülkenin rejim ve haritalarının değişmesini öngören bu proje kapsamında sıranın İran’a geldiği artık gizlenmiyor.

İran’dan gelen son açıklama oldukça çarpıcı: “İsrail bize saldırırsa, ABD üslerini vururuz.”
Peki, bu üsler nerelerde? O ülkelerden biri de Türkiye.
Bu açıklama üzerinden, kamuoyu “İran Türkiye’ye saldırdı” algısına hazır hâle getirilip, bizi İsrail için İran’la savaştırırlar mı? Kimse bunun cevabını net olarak bilmiyor. Ama bu tehlike, artık teoriden çok, ihtimal olarak kapımızda duruyor.

Ve şunu unutmamak gerek: İran düşerse, sırada Türkiye var.

Türkiye’nin rejimi zaten 2010 ve 2017 referandumlarıyla fiilen değiştirildi.
Peki ya haritası?
Bu da “Terörsüz Türkiye” vaadi üzerinden, bir anayasa değişikliğiyle mümkün kılınmak isteniyor.
Ancak bu “terörsüzlük” anlatısının, ülkeyi 2. Sevr’e götüren bir sonuç doğurabileceği endişesini taşıyoruz. Bir vatandaş olarak, bunun korkusunu ve ağırlığını yaşıyoruz.

Öte yandan ABD, Türkiye-Yunanistan sınırına asker ve ağır savaş makineleri yığmayı sürdürüyor.
Muhtemel bir İstanbul depremi mi, yoksa başka bir felaket senaryosu mu bahane edilerek Türkiye işgal mi edilecek? Kimse emin değil.
Ama kesin olan şu ki, ülkede “adalet” ve “kalkınma” adına ne varsa yok edilmiş durumda.

Türkiye’nin bütün kaleleri birer birer düştü.
Liderlik potansiyeli taşıyan insanlar ya tutuklanıyor ya da şüpheli kazalarla ortadan kaldırılıyor. Ferdi Zeyrek, belli ki liderlik potansiyeli yüksek, bir insanmış. Sinan Ateş de öyleydi, ikisine de Allah rahmet eylesin. Ailelerine, sabırlar versin.


Ümit Özdağ’ın “Allah’ın adaletine sığınıyorum” ifadesi, iyi düşünülmeli.  Ve artık Allah’tan başka sığınacak bir yer kalmadı.
Hapse atılmadan önce suikasta uğrayabileceğini dile getirdiğini de tekrar hatırlatalım. Siyasi görüşü önemli değil, çevresinde halkın toplanma ihtimali olan herkes hedefte.

Türkiye çok büyük bir komplonun içinden geçiyor.
Bu yeni başlamış bir durum değil.
Adım adım, sistemli ve planlı bir şekilde bu noktaya gelindi.
Ülke insanının ise geçim derdiyle başını kaldırmaya mecali kalmadı.

Burada mesele yalnızca iktidar değil.
Süreci sadece iktidar eliyle yönetilen bir gerçeklik gibi görmek, büyük resmi kaçırmaktır.
Ortada büyük bir proje var.
Ve bu projede iktidar ortakları ya cebren ya da hileyle bir figüran olarak yer alıyorlar.

Bugün Türkiye’de “iktidar” ya da “muhalefet” yok.
Meclisteki bütün partiler, farkında olarak ya da olmayarak, bu büyük projeye hizmet ediyor.
Bu şartlar altında ülkenin mevcut yapısıyla kurtuluşu mümkün görünmüyor.
Çünkü “Yeni Türkiye” olarak adlandırılan rejimde artık partilerin, vekillerin, hatta bakanların bir önemi kalmadı.

Bir zamanlar, “oy vererek” ülkemizi kurtarabileceğimizi düşünürdük.
Bugün ise, “can vererek” dahi bunu başarmamız zorlaştı.
Bu ifadeyi karamsarlık olarak görebilirsiniz. Eleştirebilirsiniz de.
Ama gerçekler ortada: Meclisteki hiçbir parti, BOP’a karşı ciddi bir duruş içinde değil.
Zaten olsalar, meclise girmelerine izin verilmezdi.

Hatırlayalım, Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’ye “taşıyıcı annelik” görevi verilerek, AKP’nin anayasa değişikliğine destek olacak vekiller çıkarıldı.
Bu irade neyi hedefliyordu?
Türkiye parçalanmadan BOP tamamlanamaz.
Bu nedenle özellikle Anayasa’nın ilk dört maddesi ABD’nin hedefinde.
Sahi, elli yıl “Tanrı Dağı” diyenler, nasıl oldu da birden “Kandil Dağı” demeye başladılar?
Hiç düşündük mü?

Şimdi de Trump sahneye sürülüyor.
Hem Türkiye hem İran için geri getirildi.
Herkes onu “barış yanlısı” bir lider olarak görmeye meyilli ama Rusya dışında herkes inanıyor.
Dünya büyük bir savaşın arifesinde.
Vekâlet savaşları sona eriyor.
Artık silahlar doğrudan ateşlenecek.

Son olarak, Türk milletinin bir ferdi olarak, acizane iki tavsiyede bulunmak istiyorum:

  1. Gençliğe Hitabe’yi iyi okusunlar.
    Özellikle “Memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar” kısmını dikkatle incelesinler.
    Gençliğe hitabede ciddi kodlar var.

  2. Aileler evlatlarına guslü öğretsinler.
    Şehadet getirmeyi ve mümkünse birkaç dua ezberletmeyi ihmal etmesinler.
    Çünkü düşecekleri çöküşten ruhen daha az zarar görmek için, tutunacak manevi bir dal şart.
    Zira sadece ekonomi ya da adalet değil,  bu ülkede iman ve İslam da hedef alındı.
    Ve büyük oranda yok edildi.

Can versen de kurtulamazsın!
Başa dön