Mecliste yaşananları görünce insan, "bunlar çocuk mu?" diyesi geliyor ama değil, bunlar vekil. AKP'lilerin, "Milli Görüş" okulundan kaçmış "Hoca"nın çocukları olduğunu duymuştuk Sayın Erbakan'dan, çocuk olduklarına "hoca" dediği için inanmamız gerekir. Ha çocuk dediysek sadece kavgaları için bunu söylemek, düşünmek mümkün, oysa çocuk kadar masum, günahsız değiller.Yıllardır çocukların içinde yaşayan bir eğitimci olarak, gönül rahatlıyla söyleyebilirim ki, çocukları iyi tanırım; menfaatsiz, karşılıksız, beklentisiz bir sevgileri vardır. Asla kin tutmazlar, özür diler, hatasını çabuk kabullenirler, bu sayın vekiller öyle mi? Tabii içlerinde istisna olanlar vardır. Vekillerimizin menfaatsiz, karşılıksız, beklentisiz, ihalesiz sevgileri gerçekten var mı? Var olanları istisna dedik ya.Ayrıca çocuklar günahsızdır; günahsızlıkları onların simalarında bellidir. Ya vekiller, Allah affetsin yüzlerine bakmak, bir şey sormak, odalarına "hamili kart yakinimdir" yazılı ay yıldız basılı kartsız gitmek, büyük cesaret ister. Hele onların elleri neler için kalkmadı ki; zinanın suç sayılmasını kaldırmak mı dersin, domuz etinin kasaplarda satılma yasağının kalkması mı dersin, azınlık vakıflarının beş yüz sene önceki mallarının iadesi mi dersin, ülke topraklarının ecnebiye satılması mı dersin, ülkenin en önemli gelir getiren kurumlarının satılması mı dersin, açılan on binlerce kilise evini mi dersin, misyonerliğin serbest olmasını mı dersin, hangisini sayalım? Günahları çok üzerimize almayalım.Sekiz yıldır iktidarda olan AKP vekilleri ellerini kaldırarak neye imza attıklarını bir tefekkür etsinler. Ama her seçimde gündem edip mağdura oynadıkları Türban ve katsayı sorununu neden çöz(e)mediklerini de. İktidar istediği kadar kendisine "AK" desin, partisine Ak Partisi demeyenleri dava etsin, yaptıklarıyla tarihte asla ak olarak anılmayacaklar.Meclis kavgasının diğer tarafı MHP farklı mı, al birini vur ötekisine;Mevcut iktidardan önce koalisyon ortağıydılar, icraatları dün gibi hafızamda. İktidar olmadan önce seçim sabahına kadar "Türkiye kararını verdi: İdam" yazılı pankartlar bütün sokaklarda boy gösterdi. Üçlü koalisyonun en "uyumlu" ortağı olarak önce meclise gelen mahkemenin idam kararı sümenaltı edildi, ardından Sayın Bahçeli'nin "Ülkenin âli menfaatleri" için Apo'nun ipten kurtarılması oylamasını meclise gitmeyerek desteklemesiyle terörist başı kurtulmuş oldu. Bitti mi? hayır meşhur şeker yasaları, tütün yasaları, tahdit yasaları(istediğini ekme yasağı) topyekûn derviş yasaları denen bu yasaları, çok milliyetçi(!) partinin desteğiyle çıktı. Hele tahkim yasasına ne demeli? Bunun çıkmasına ortak olan bir partinin milliyetçi parti ismiyle asla ekrana çıkmaması gerekir, M harfini partilerinin isminde kaldırmaları gerekir. PTT'nin satışında kendi bakanıyla ters düşmedi mi? Sayın Yahnici, evlerinde yabancı elçilere verdikleri içkili kokteylde "AB' ye karşı değiliz kim diyorsa iftira ediyor" demedi mi?Demek ki vekillerin partilerinin adı milliyetçi parti olmakla da milliyetçi olmuyorlar bu bir ruh ve mana bütünlüğü gerektirir. Ülkenin korunması, milletin bütünlüğü ve huzuru için dış güçlere karşı bir sınır koymayanlar, milliyetçi olamayanlar; aynı meclis çatısı altında çalışırken aralarına "bir metre "mesafe" koyarak ne kadar milliyetçi olabilirler. Bir ölçüsü yok ama galiba bu milliyetçilik bir metre milliyetçilik.
Bir metre milliyetçilik