Tilki bir gün durup düşünmüş kendi kendine…
“Yahu ben neden hep aslanların artığı ile besleneyim ki? “Aslan ile birkaç gün arkadaşlık yapayım, nasıl avlandığını göreyim onu taklit ederek ben de avlanırım ormanda kendi başıma aslanlar gibi. Ne eksiğim var ki aslandan” diye düşünerek aslan ile arkadaş olup avlanmaya karar verir.
Aslanın yanına gider selam verir. Aslan selamı alır yanına buyur eder, kendinden emin hiçbir endişesi olmadan. Tilkiyi dinler ve tereddüt etmeden tilkinin teklifini kabul eder. Çünkü aslan neden endişe etsin ki? Ormanların kralı ne de olsa…
Aslan bir at sürüsü görür ve yaklaşır tilki ise dikkatle takip ediyor Aslanı. Aslan tilkiye dönerek siper aldıkları yerde, altın öğütler verir. “Tilki kardeş atı görüyor musun?” Evet, der tilki. Aslan “beni görüyor musun” der. Tilkinin cevabı yine evet. Aslan “Tilki kardeş tüylerim diken diken olmuş mudur?” diye sorar. Tilki bakar gerçekten aslanın tüyleri diken diken olmuş. Aslan yine sorar “Gözlerime kan dolmuş mudur?” Tilki bakar gerçekten aslanın gözleri iyice kanlanmış, evet der tilki. Aslan “öyle ise avlanmaya hazırım” der ve bir vuruşta atı devirir.
Tilki bu “tecrübe bana yeter” diyerek aslandan ayrılır. Tilkiler arasına döner ve arkadaşlarına hava atar “gelin yanıma avlanmak neymiş göstereyim size” ve avlanmaya çıkarlar yanına sokulan arkadaşına, tıpkı aslanın yaptığını yapmaya çalışarak taklit eder. “Karşımızda duran atı görüyor musunuz? diyerek başlar işe. Arkadaşlarına sorar “Bakın bakayım tüylerim diken diken olmuş mudur? Arkadaşları bakar öyle bir şey yok ve yok derler.
Tilki “olmuştur ama görmüyorsunuz” tekrar sorar “Gözlerime kan birikmiş midir?” arkadaşlarından yine hayır cevabını alınca “sizler görmüyorsunuz, öyle ise avıma saldırabilirim” diyerek ata saldırır ve anında cevabını alır. Attan yediği tekme ile yere devrilir, arkadaşları başına toplanır tilkinin ve derler ki, “Kardeş şu anda hem gözlerin kanlanmış, hem de tüylerin diken diken olmuştur.”
Şimdi bu hikâyeye burada nokta koyalım. Ülkemizi yönetenler milli politikalar izlemek zorundadırlar, milli politikalar ülkeleri aslanlar gibi bölgenin kralı yapar. Başkalarının bizlere giydirdiği politikalar ise, tilkiliktir hem kendi itibarımızı hem de temsil ettiğimiz ülkeyi küçültür. Artık kimse sizi ciddiye almaz, “biz eskiden şöyle aslandık, böyle pehlivandık” palavraları da işe yaramaz.
Biz eskiden Osmanlıymışız, herkes istediği dilde konuşup yazacakmış, yahu o Osmanlı, o bir aslandı, milli bir politikaları vardı, bizim gibi uydu devlet değildi. Amerika’dan dünyada haraç almış tek ülkedir. Osmanlı’ya benzer halimiz var mı Allah aşkına? Biz olmuşuz Amerika’nın eyaleti, çaka satıyoruz etrafa Osmanlıyız diye. O zaman siz de kendinizi padişah sanıyorsunuzdur.
Böyle dil dağıtarak, teröristle masaya oturarak Osmanlı olunmaz, küresel tekmeyi yedikten sonra, gözlerimize kan dolmadan aslan olalım.