Dağlıca yine yürekleri dağladı, gelinler, kızlar, analar, ağladı tabi millet ağladı, hepimiz ağladık, ha bu arada paşalar da ağladı. Paşalar ağlamaz diye bir şey yok onlar da insan, onlar da baba ve evlat sahibidirler. Hem de kendilerine emanet edilen yüz binlerce ana kuzularına babalık yapıyorlar, vekâleten.
Yine de paşalar ağlamasın görevini yapsın diyorum, ağlamak bize düşer çare ise onlara. Ancak görüyoruz ki onlar da başlarına geçirilen küresel “çuval” içinde balyozlarla dövülme sonucunda, ellerinden ağlamaktan gayri bir şey gelmiyor.
Sayın Özel, bu çatışmaların ardından Van’a gitmiş, şehit cenazelerine bizzat katılmış, içini dökmüş, ağlamış karargâhına dönmüş, bu mudur askerlik? Bu mudur Paşalık?
Düşmanlarının dahi hayran kaldığı bu milletin, tarihe geçmiş paşalarını örnek almak yok mudur?
Plevne’de Gazi Osman Paşa nasıl bir destan yazmıştır?
Çanakkale de, Sakarya’da, Dumlupınar’da destanlar yazan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları neler yaptılar?
Ne oldu, şimdi onların evlatları bizler, hem de paşa sıfatıyla oturup analar gibi ağlıyoruz?
Özel Paşa’nın yerinde olsam bizzat cephede arazide askerlerimin içinde olur ve “terör bitmeden Genelkurmay’a dönmem” diye yemin ederek bu işi bitirir, tarihe adımı altın harflerle yazdırır, kendime yakıştırılan “Özel Paşa” elbisesini yırtar atarım.
İktidarın küresel güçlerin taşeronu olarak Barzani ile oynadığı oyunlara bekçilik yapmam. Çünkü onlar bu milletin türküsünü söylemiyorlar, onlar sırtını dayadıkları gücün “yolundan geçmiş, suyundan içmiş” kardeş oyunculardır.
İçeride ise; şehitlerimizin kanı daha yerde iken, “iyi PKK, kötü PKK” ayrımı yaparak insanımızın acısına acı katan, gazeteci ve düşünce kuruluşu sıfatlı; işbirlikçi ajanların saçtıkları fitneler, teröristlerden daha tehlikeli olmuştur.
Askerin her türlü uyarısını demokrasiye darbe olarak algılayanlar, küresel güçlerin taleplerini ise baş tacı etmekteler. Asker fikir beyan edince demokrasi elden gidiyor, taşeron Barzani konuşunca açılım oluyor. Terörist başına ev hapsi isteyen Arınç, Başbakan yok iken Barzani ile bu devletin televizyonunda canlı yayında bir eziklik ve acziyet içinde görüşüyor ve yardım istiyor.
Barzani ise PKK’lılara kardeşim diyerek konuşma yapıyor ve kendi mesajlarını veriyor. Kandilde teröristlere besleyen adamdan yardım istiyor ama şunu diyemiyor “Ya bölgeni temizle ya da gelirsem seni de temizlerim.” Tabi bunu demek için cesur olmak yetmez, milli olmak da gerekir (Düşünce ve Ruh olarak). Aynı Arınç kendi “askerlerimize otur oturduğun yerde” diyerek çaka satmıştı!
Paşalar ihtilal yapsın, demokrasi müdahale etsinler demiyorum, işlerini yapsınlar. İşleri demokrat ya da dindar olmak değildir, demokratlık halk işidir. Varlık nedenleri; vatanı, milleti ve devleti korumaktır. Bunları korumak için siyasilerde yetki almalarına da gerek yoktur. Zaten AKP böyle bir yetki vermez, seslerini çıkarsın, anayasadaki görevlerini hatırlasınlar.
AKP iktidarı on yıldan beri terörle mücadeleyi terk etmiş, asker ile mücadele etmiştir. Mücadele edilen asker, müzakere edilen ise teröristler olmuştur. Olanlardan ders çıkarıp, asker-sivil beraberliğini sağlayarak tek yürek tek bilek olmalıyız.
Artık paşalar ağlamasın onlara ağlamak değil savaşmak yakışır. Şayet askere ihtiyaçları var ise yediden yetmişe emirlerine girmeye hazırız yeter ki bu sorun bitsin, evlatlarımız ölmesin.