Beş bin yıllık bir tarihe ve geçmişe sahip; büyük Türk milletini koruyacak, adına ve şanına uygun bir şekilde temsil edecek, yönetecek dünyaya bu milletin elini öptürecek, devlet aranıyor.
Otuz yıldır kırk bin insanını katleden bir terör örgütünü; inlerinde yok etmek için kimsenin iznini beklemeden barındıkları yerleri cehenneme çevirecek, ev sahipliği yapan çakma devleti ise yerle bir edecek, devlet aranıyor.
Her gün “birkaç Mehmet’i” şehit eden teröristler ile resim çektiren, öpüşen vekilleri Meclis’ten atacak, Oslo’da yemekli pastalı toplantılarla “Şehirlere de çok mühimmat yığdınız” diyen “müzakereci” bürokratların görevine son verecek devlet aranıyor.
Vatana ihaneti ve teröre desteği idamlık suç sayacak, anaları ağlatanların anasını ağlatacak bir nevi “kısas” anlayışını ölçü kabul eden devlet aranıyor.
Ülkenin üniter yapısını bozma amaçlı batı ile yapılmış gizli-açık tüm anlaşmaları gün ışığına çıkararak, sorumlularını Yüce Divan’da yargılayacak ve bu anlaşmaların hepsini feshedecek, devlet aranıyor.
Ülkesini yönetmek üzere; halkın yüzde ellisinin oyunu alarak işbaşı yapan iktidarın, BOP eş başkanlığı görevi üstlenmesinin ve batının İslam dünyasına uyguladığı işgal ve isyan eylemlerinde taşeronluk rolü yapmasının hesabını soracak, devlet aranıyor.
İsrail tarafından uluslararası sularda dokuz vatandaşı katledilince kamera önlerinde rol icabı esip gürlemek yerine, somut kararlar alarak “Ben Türkiyesiz Ortadoğu’da boğulurum, bir an evvel özür dilemeliyim” noktasına taşıyacak ve Yahudi yerine kendi vatandaşlarına kalkan olacak bir devlet aranıyor.
Topraklarını uluslararası hiçbir gücün kontrolüne vermeyecek, kiralamayacak ve bütün ABD üstlerini kapatarak Bağımsız Türkiye Cumhuriyetini dünyaya deklare edecek devlet aranıyor.
Toprakları üzerinde hesabı olmayan devletler ile yeni birliktelikler inşa edecek, yeni paktlar kuracak ve bunlara öncülük edecek, bağımsız ve sadece menfaatlere dayalı oluşumları oluşturacak bir devlet aranıyor.
Vatandaşına hizmeti esas kabul edecek, doğuştan gelen haklarını doya doya yaşatacak, alan el olmayıp veren el olacak, açını doyuracak, çıplağını giydirecek sosyal ve de milli bir devlet aranıyor.
Bir Türkün dünyaya bedel olduğunu vatandaşına sahip çıkarak ortaya koyacak, Türk vatandaşı olmayı dünyanın en karlı işi sayacak ve bunu vatandaşlık maaşı ile taçlandıracak bir devlet aranıyor.
Türk askerini “ihraç malı” olarak gören emperyalist güçlerin hesaplarını boşa çıkartacak, onların piyonu olmak yerine, kendi milli politikaları ile aksiyon olacak bir devlet aranıyor.
Meclis’te oturan veya ihale kovalayan vekiller yerine, ülke ülke dolaşarak vatandaşın üretimine pazar arayan vekil anlayışını sistem olarak meclisine getiren devlet aranıyor.
“Yurtta barış, dünyada barış” anlayışını felsefe olarak benimseyen ve bunu sağlamak için dünyanın güçlü ordusuna sahip olacak bir devlet aranıyor.
Güçlü ve sağlıklı bir neslin yetişmesi için aile kurumuna sahip çıkacak ve koruyup kollayacak, model insan yetiştirecek ve “ideal Türk genci” modeli oluşturularak, eğitim sistemini “milli” yapacak devlet aranıyor.
Ülkesinde fakirliği suç sayacak ve bununla mücadele edecek “Milli ekonomi modelini” uygulayacak, milli devlet-sosyal devlet anlayışını hayata geçirecek bir devlet aranıyor.