Diyarbakır'ın BOP'ta yıldız işi Sur'da başladı!

Diyarbakır'ın bende çok ayrı bir yeri vardır. Çocukken, bu şehrin adını ilk defa radyodan duymuştum. "Diyarbakır Radyosu'ndan türküler" anonsu ile? Sonraları karpuzu ve türbeleriyle duydum. Şimdi de Sur'u ile duymaya devam ediyoruz.

İlk defa 1987de gittim. İcmal Dergisi dağıtmaya?  O zaman öğrenciydim.  Bir hafta kaldım. O kadar huzur ve feyz almıştım ki unutamam. Ulu Cami'de namaz kılmış, kuyumcuların olduğu tarihi bir handa kovulmuş ve yine onlarca kişiyi İcmal'e abone edip, hiç tanımadığım insanlar tarafından ikram edilen güzel yemekleri, arkadaşım Erol'la birlikte yemiştim.

Orman çakalsız olmaz, o güzel şehirde milyonda bir çakal çıkmıştı.  1994'ün aralığında ise kısa dönem asker olarak gitmiştim. Sur dibinde bir toplama merkezinde, yol güvenliği sağlanıp Silvan'a gitmek için üç gün bekletilmiştik. Diyarbakır neye dönmüştü, anlamamıştım.  41 gün Silvan'da askerlik görevi yapıp, bir kez dışarı çıkmamıza izin verilmemişti. 

Diyarbakır'a bir şeyler olmuş, Diyarbakırlı bu güzel şehrin tadını, çoktan unutmuştu. Yabancılar daha sık gelir olmuş. Siyasiler Diyarbakır üstüne nutuklar atıyorlardı.  Birisi "Kürt realitesini kabul ediyoruz" diye açıklamalar yaparken, diğeri "AB'nin yolu Diyarbakır'da geçer"  diye, bir adım öne geçmeye çalışıyordu.  Oysa Diyarbakırlı kimin ne dediğini anlamadan geçim derdindeydi. Mesajlar Diyarbakır'a değildi.

"AB" kılıfı altında türlü türlü oyunlar oynandı. Avrupalı sefirler Ankara yerine Diyarbakır'a geliyor oldular.  Belli ki Diyarbakır'a, bir şeyler oluyor. Sonra bu iktidar geldi. Terör bitmiş, hemen hiçbir olay yokken, Diyarbakır'a gidip alelacele "Kürt sorunu vardır" dedi.  

Oysa Diyarbakırlının geçim sorunu vardı. Terör sorunu bile yokken bu açıklamayı yapmak, belli ki bir projeydi. "Proje iktidarı AKP" konuşuyor ama vatandaş ne dediğini anlamıyordu.

Herhalde "Allah" diyen bu insanlar, kötü şey söylemez diye herkes gibi güvendiler. Büyük bir projenin kapsama alanındaydılar artık.  "Diyarbakır'ı BOP'un yıldızı yapacağım" diyerek de, o projenin adını koymuşlardı. Diyarbakır BOP kapsamındaydı artık.  Hep GAP'ı duyan Diyarbakırlılar, BOP'u ilk defa duymuşlardı. Sandılar ki, baraj ve sulama işi!

 Yine hayır dilediler, saf ve iyi niyetle? Belki de zannettiler ki karpuzları daha çok para edecek, pamukları değerinde satın alınacaktı. Olay, karpuz veya pamuk olayı değil, bambaşka bir şeydi. Ardından uyuyan terör yılanı uyandı.

Sonra yepyeni gelişmeler ve kavramlar duymaya başladık. "Oslo", "müzakere" derken "açılım" geldi. Diyarbakırlıya "barış geliyor" dediler, onlar da "zaten hep istediğimiz barış, gelsin tabi" dediler. Akıllı insanlar bu işin sonunu iyi görmüyorlardı. Bir şehirde veya bölgede iki devlet olamazdı çünkü. İpler koptu tabi? 

"Açılım" yüklenmiş "mayın eşekleri" ortalıkta yoktu artık. Bu arada Suriyeli insanları halk izliyor. Küresel teröristler şehirlere girmiş, askerle çatışırken, onlar kalamazlardı. Büyük göçler yaşanıyor, dünya izliyor. 

Türkiye sadece kapıları değil, cepleri, vicdanları da açıyordu. İktidar yetkilileri yerlerinden yurtlarından edilen bu insanlar için sürekli "muhacir-ensar" edebiyatı yaparak, BOP'tan göçü din ile süslüyordu.

Büyük İsrail'i kurmak için Suriye'nin kuzeyi insanlardan arındırılıyor, bunlar sığınmacılara bakmanın sevabından söz ediyorlardı. Hâlbuki bu insanların yerlerinde kalmaları için, teröristlere "eğit-donat" desteği verileceğine, meşru Suriye devletine yardım etmek daha sevap değimliydi? 

"Sevap" ve "şehitlik" anlayışları bile değişikti. Büyük Ortadoğu Projesi(BOP) bunu gerektiriyordu. Suriye filmini izledik, aynı şey Sur'un başına geldi. "Diyarbakır'ı BOP'un yıldızı yapacağız" diyenler, yıldız yapma işine Sur'dan başlayacaklar ama nasıl. İnsandan arınmalıydı.

Yüzleri maskeliler gelip "evleri boşaltın" dediler. Unutmadan maskelilerden önce, oraya TOKİ'nin geleceği söylentileri yayıldı. "Evlerinizi satmazsanız, TOKİ çok az para verecek" dediler. Satıp gidenler oldu. Satmayanlarda maskeliler gelince canlarını zor kurtardılar. Şimdi, TOKİ'de geliyormuş. Sur'un yüzde 80'ni kamulaştı. BOP'ta görev paylaşımı doruktaydı!

İktidarın mücahit kanadı şehit olmaya özendirirken, müteahhit kanadı, HDP'li müteahhitlerle ihaleler konusunda tam ittifak içindelermiş. El arabaları içinde, Mehmetçik sırtında taşınan hastalar, ağlayan kadınlar, beddua eden Sur'lular nerelere gitti, bilen yok.

Devletin görevi insanları doğup büyüdükleri yere geri döndürmek değil mi? Ama devlet hesaplarına bir para yatırıp, Sur'u birilerine yıldız yaptı nedense! O kadar acele bir kamulaştırma yapıldı ki yangından mal kaçırır gibi.

 "Serok Ahmet"  Sur'a gitti. Bir tek Türk bayrağının olmaması dikkat çekiciydi. Kürsü de konuşurken, şehit haberleri geliyordu. Belli ki Sur sadece insandan değil, bayrak ve devletten de arındırılmış.

 Bu dediğimi unutmayın: Sur'u yapıp satacaklar. Göreceksiniz. Belki de Barzani'ye?

Tıpkı Vatikan'ın,  İstanbul Suriçi hesabının benze bir hesap Diyarbakır Sur için yapılıyor. Diyarbakır demek Sur demektir. Ticari açıdan İstanbul'un tahtakalesi, tarihi açıdan, Eminönü, Fatihi'dir. Yeri gelmişken söyleyelim Eminönü belediyesi lav edilip, Fatih Belediyesi yapıldı niye?

Çünkü İstanbul Sur içi de, Vatikan benzeri bir Hıristiyan din devletine hazırlanıyor. Olmaz olmaz demeyin. Bu projeler adım adım uygulanıyor. Küresel projeler en az yüz yıllık planlardan oluşur. Türkiye'nin Güneydoğusu İsrail'in Arz-ı Mev'ud hesabı içindedir. Urfa'da neden iki havaalanı var, hiç düşündük mü? Gelip Urfa'da doğum yapan İsrail kadınları için olmasın!

Olayı "Kürt Sorunu" diye adlandıranlar, cehaletlerinden değilse, İsrail parmağını gizlemek içindir. Üzerinde yaşayanların mezhepsel ve etniksel kavgalara sokularak, madenlerine, petrollerine el koyma işi, Batı'nın emperyalist numaralarıdır. Fakat bölgelerin boşaltılmaları tamamen; İsrail, BOP ve Büyük İsrail için.

Diyarbakır'ın BOP'tan yıldız işi, Sur'la başladı!

 Bu tüm bölgeye yayılacaktır. 'Açılım'la evlere yerleşen teröristleri çıkarmak için tank ve topla şehri yıkma işi, gerçekten İsrail işine benziyor. Türk ve Müslüman işine hiç benzemiyor. 

Benim bildiğim en az 30 yıldır, Güneydoğu'da oynanan oyunlara ve İsrail parmağına dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş Hoca, ' Vatandaşlık Maaşı'nı Güneydoğulu ve Diyarbakırlı için icat etti. Bölgede ki İsrail parmağı Baş projelerle kırılır. Keşke bunun hakkıyla farkında olabilseydik.

Diyarbakır'ın BOP'ta yıldız işi Sur'da başladı!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön