Şu siyasetin seviyesine bak.
İktidarıyla, muhalefetiyle?
Seviye sıfır olsa, bir şey değil!
Resmen sıfırında altında?
Ülkenin birinci gündemi "öne yatma" tartışmaları?
Çok yazık.
Ülke ateş içinde, şunların tartışmasına bak.
İktidara iyi bir pas verdi, Sayın Kılıçtaroğlu.
Bu işte bir mağduriyet çıkarır mı iktidar?
Sormak bile hata!
İş çoktan "namus meselesi" oldu bile.
Öncelikle şunu belirtelim: Türk'ün geleneği ve töresi, kadının tartışmaların odağı haline getirmeye asla müsaade etmez. Kadın girmişse bir kavgaya, o iş orda biter. Prof. Dr. Haydar Baş Hocam, "düşmanlarınızın bile namusuna saygılı olun" demişti.
O sebeple iktidar düşmanınız bile olsa, bir kadının cümlelerini alıp alay konusu yapmak veya cımbızlayıp, oradan bir şey devşirmek hiç şık değil.
Beklerdik ki;
İktidar ve muhalefet kafa kafaya verip şu ülkenin içinde bulunduğu durumu tartışalar.
Çözümler getireler.
Ölümlerin, düzine düzine tabutların gelmemesi için çareleri gündem edeler.
"Analar ağlamasın" diye yerel ve milli çözümler üreteler.
Ama nerde?
Bunlarda böyle bir şeyi, ancak rüyamızda görürüz.
Hey gidi millet!
Seçtikleriniz işte bunlar.
Gurur duyun seçtiklerinizle!
Sayın Bahçeli " bölgeden insanları boşalttıktan sonra, taş üstünde taş, baş bırakmayın" diyor. Sayın Erdoğan muhtarlara yaptığı konuşmada, Bahçeli'nin dediğine sarıldı hemen.
Ve Sayın Erdoğan 14 yıllık iktidarında ilk defa "Türk Milleti" dedi.
Buna bir gelişmemi diyelim, yoksa yeni bir kandırma mı yolda!
Zaman gösterecek.
Ülkem insanı, ah ülkem insanı!
Gerçekleri ne zaman göreceksin?
Ülkenin doğusu 'Büyük İsrail' için boşaltılırken, her gün asker ve polisler, tabutlara girerken, bize "alışın" diyorlar.
Keşke siyasette "öne yatma" ne demek, bunu konuşabilsek.
Bir kadın etrafında tartışacağımıza, ülkemizin durumu konusunda tartışsak?
Çaresi ve çözümü olanların; ülke için, vatan için, Allah için, iktidar ve muhalefete önerilerini vatandaş bir duysa keşke?
Prof. Dr. Haydar Baş'ın sadece çözüm sunan önerileri, siyasilerin gündeminde olsa?
Onun "ben bu sorunu çözerim" çağrısı, "buyur çöz kardeşim" diye karşılık bulsa?
Ama yok kardeşim, yok!
Ne siyasilerde, ne vatandaşta, emin olun ümit yok.
Sürekli bu iktidarı, milletin sırtta tutmaya "muhalefet" sananların iktidara sunduğu fırsatlar, verdikleri paslar, bizi bugünlere getirdi.
Karanlıkta "istikrar" herkeste alışkanlık yaptı.
İktidar memnun.
Muhalefet memnun.
Vatandaş memnun.
Çok yazık.
Öldük ağlayanımız yok.
En şaşırtıcı olan da vatandaşın memnuniyeti!
Tüyleri yolunmuş, Stalin'in ayak dibine sinmiş tavuk profilini andırıyor.
Yolundukça ayak dibi oluyor.
"Öne yatma" mevzusunu birde başka türlü konuşalım. Bir bakanın "Reza önüne yatması" tartışılıyor da, kürsel güçlerin, sömürü odaklarının "önüne yatmayı" niye konuşmuyoruz.
ABD ve AB önüne yatmayı?
NATO önüne yatmayı?
Kapitalist sistem önünde up uzun yatmayı niye konuşmuyoruz?
"ABD'nin PYD'ye desteği sürüyor" diye, devlet ajansı haber yapıyor da, neden kimse "Ey ABD!" denmiyor.
Veya deniyor da, neden tekrar önüne yatılıyor?
"Bizimle görüş" diye Beyazsaray önüne yatılıyor?
Neden?
Ve muhalefet, "Ey ABD, defol git yurdumdan!" niye demez? O çok "milliyetçi" parti, ABD'ye neden bir kez "Ya sev, ya terk et" demez? Üstelikte asker ve polislerimizin PYD silahıyla öldüğü ve bunun da ABD tarafından verildiği bir sır olmadığı halde?
Sözün özü: Hep birlikte ABD'nin önüne yatıyorlar!