Önceki gün, en az otuz yıldır görmediğim bir akrabam, yazılarımda iktidarı eleştirmeme dayanamamış, bana bir şeyler yazmış. İktidarı eleştirmemem gerektiğini filan zırvalamış.
Olabilir!
İktidar yanlısıdır, dokunmuştur. Ancak kafaları nasıl bir makineden çıkmış gibi benzeşiyor, hayret ettim.
Hepsi "tünelden" konuşuyor!
Kafalar "köprülerde" asılı halde çalışıyor!
Diyor bana ki, "eskiden uçak mı vardı. Şimdi uçağa biniyoruz", ağlar mısın, güler misin?
Sanki bedava biniyoruz!
Muhtemelen kendi bedava uçuyordur, konuşuyor.
Sanki:
Uçak 15 yıldır var!
Bilgisayar Türkiye'ye geleli 10 yıl oldu!
Herkes, son 10 yılda araba sahibi oldu!
Hatta İslam geleli 15 yıl oldu!
15 yıl önce;
Namaz yoktu!
Oruç yoktu!
Hac yoktu!
Ku'an yoktu!
Ayetler inmemişti!
Haşa sümme haşa?
Hepsi bu iktidarla geldi!
Gel de delirme, kardeşim!
İnsan akrabasını seçemiyor, elde değil. Seçme hakkı olsa, hepsinin kafa içine bakardık herhalde, içinde ne var diye!
Öyle ya, akraba olacaksak, kafa içini bilmem lazım!
Neyse?
"Ee", dedim.
Devletten yana olma zamanıymış!
İktidardan yana olmak lazım diyemiyor, hınzır.
Devlet nedir dedim, ses yok!
İktidarı devlet sanıyor kod kafalı!
"Şehitler varken, 23 Nisan mı kutlanır" dedi, iyice tepem attı. Dersiniz, kutlayıp da çiftetelli oynuyoruz. Sayenizde bütün bir millet ağlıyor. Sanki andımız şehitler var diye kaldırıldı. Tabi bunları nerden bilsin, nasipsiz.
İktidarın "Allah ile kandırma" siyasetine, bayrakla kandırma eklenince, iki parmak kaldıranlar, dört parmak kaldırmaya başladılar.
İktidar gah "ayet sallayarak" kafaları çeliyor, gah bayrak sallayarak?
Bu siyaset şeytanda bile yok!
Terörle "müzakere" dedi kandırdılar, "mücadele" dedi, yine kandırdılar. Şeytan halt etmiş yanlarında!
Öcalan'a dizilen methiyeleri, sanki ben dizdim!
"Valilere ve kaymakamlara operasyon yapmayın!" diye, sanki ben emir verdim!
Bana diyor, "devletin yanında olmak lazım" diye?
Size tavsiyem: Tanıdığınız bile olsa, bi ak'la tartışırken, tansiyon ve sinir haplarınızı, yanınızda bulundurun!
Ne olur ne olmaz!
Allah korusun.
Bi ak'a cevap veriyim derken, çelişki ve ölçüsüzlükleri sizi çıldırtabilir. Adamı, balkondan atabilirsiniz!
Akşam misafir bir aile ile oturuyoruz. Çat kapı, yine bir yakınım gelmez mi?
Aksilik üst üste, böyle olur!
Misafir etkili olur diye, onunla sohbet etmesine engel olmadım. Ama "ben 30 yıldır konuşurum, sen buna nefesini yorma. Ahırın birinden çıkar, öbürüne girer " diye de uyardım.
Bir ara, "Emevi Camisi'nde namaz kılacaktık, bu Yusufgil koymadı" demez mi?
Misafir de, "sen namaz kılıyor musun?" diye sordu. Cevap, hayır.
"Peki, evde namaz kılmıyorsun da, Şam'da namaz neyin nesi, bu çelişki değil mi?" diye cevap yapıştırılınca sustu.
Bunlar böyle işte!
İslam'ı sadece savunurlar ama İslam ne evlerine uğrar, ne gönüllerine.
Şeytana uyan günaha girer, ya bunlara uyan!
Ben demiyim en iyisi!
Size soruyorum:
15 yıl önce Müslüman yolsuzluğu "haram" bilirdi, ya şimdi?
15 yıl önce Müslüman zinayı büyük günah bilirdi, ya şimdi?
15 yıl önce Müslüman, domuzun kılından bile rahatsız olurdu, şimdi iktidara halel gelmesin diye, kasaplık et olmasını bile savunuyor.
15 yıl önce kumarı günah bilirdi, Binali'nin oğlundan sonra ne bilir, takdirlerinize bırakıyorum.
15 yıl önce;
Kilis'e bomba yağmıyordu.
İnsanlar damlarda yatıyorlardı.
Barzani ininden çıkamıyordu.
İsrail güvende değildi.
Suriye, Libya, Tunus, Yemen, Afganistan, Irak ve Mısır bugünkü hallerinde değillerdi. Bunları saymıyorum bile?
Allah'ım sen, akrabalarımızı şeytanın ve iktidarın fitnelerinden koru!