Önceki akşam, çocuk arıyor "baba telefonun şarjı bitmesin kapıda kalırsın" diyor. Nedenini sormama gerek kalmadan, "elektrikler yok" cevabını aldım. Vardığımda sokaklar kapkaranlık. Neyse, telefon ederek bina dış kapısını açtırdım.
Herkesin üzerinde bir battaniye? Hava soğuk çünkü kombide çalışmıyor. Tepeden tırnağı bir aracın beni ıslatması nedeniyle duş alayım dedim ama o da ne, sular kesik.
El yıkamak bile mümkün değil.
Ev zifiri karanlık!
Sokaklar zifiri karanlık!
Ülke zifiri karanlık!
Aklıma Prof. Dr. Haydar Baş hocamın, 7 Haziran seçimleri sonrası, "ülke zifiri karanlığa girdi" uyarısı geldi. Zifiri karanlığı, ekonomik ve siyasi karanlık olarak anlayan ben, evde ki karanlıkla bu karanlığa bir "ampul" karanlığının da eklendiğini, anca anlayabildim.
Ampul amblemiyle gelen bir iktidar, çıra amblemiyle gider mi gider!
Veya löküz amblemiyle!
Neyse, zifiri günü, af edersiniz zifiri karanlığı anlatmaya devam edeyim. Gece 12 gibi elektrikler geldi ama su gelmedi. Benim en azından saçımı yıkama işi, ta sabah namazına kaldı. Allah'tan sabah 6'da gelmişti. Fakat bu defa elektrikler gitmişti.
Yani suyu ve elektriği bir arada yakalayana aşk olsun. Neyse sabah 9'da bir hastane işim vardı gittim ki ne gidem, insanlar battaniye ile dolaşıyorlar. Sanki savaştayız!
Çok şükür uzun sürmedi. Taksiye bindim. Şoförün yüzüne baktım bizim ev gibi elektriksizdi. Nedense içimden çakasım geldi, kendimi tuttum. Öyle ya deli miyiz ki durup dururken çakalım!
Başladı muhabbete:
Sözü fırtınaya getirdi, "elektrikler o yüzden yok" dedi filan, patlamaya hazır volkan gibiyim ama. İktidarın suçu yok dedi. "Allah'tan gelene ne denir" dedi.
Anlayacağınız, üstüne vazife gibi elektriklerin kesilme nedenini Allah'a bağladı. Yani es kaza müşteri konuşur, enerji bakanı Damat Berat'ı veya iktidarı sorumlu tutar endişesiyle önümü kesip, Allah'ı sorumlu tuttu.
İktidar eleştirilmesin diye, Allah'ı eleştirdi. "Beyinsizler yüzünden sen bizi helak etme Allah'ım!" ayetini okuyun bu arada!
Bu topluma değil elektrik- su, her şey çok!
Sapkın bir topluma ne yapsın iktidar!
Yaptıkları helvayı acıkınca yiyen toplum, emin olun taptığı iktidarı da gün gelir, helva gibi yer. Ve şundan eminim, ne iktidar böyle bir seçmen ister, ne de Sayın Erdoğan.
Bu iş artık onlardan çıktı. Siyaseti "İslam" gören veya İslam'ı sadece "siyaset" gören anlayış bir projeydi, tuttu.
Sabah sabah akıl sağlığımı bozan o şoför, sanmayın ki sadece bir numune. Emin olun, toplumun önemli bir kesimi böyle düşünüyor. Gece Ziya kardeşimle, iktidarın "finans merkezi" yaptığı Ataşehir'den geçtik, kapkaranlık?
Türkiye karanlıkta ama suçlusu sadece iktidarın yanlış politikaları değil. Allah'ı suçlama pahasına, iktidarı aklayan seçmen kitlesidir. Gün gelecek, bu seçmen kitlesi AKP'yi de yer, demedi demeyin!
Çok korkutucu bir mantık çünkü? Allah etmesin Sayın Erdoğan'a bir şey olsa, bunları kim durduracak?
Aklın, izanın, mantığın, hatta din ve imanın devre dışı kaldığı bu anlayış çok korkutucu inanın.
Evet, Türkiye karanlıkta ama elektriksizlikten değil sadece. Yanlış ekonomik ve siyasi politikalardan değil sadece? Kendi kaynaklarını değerlendirmemekten veya bağımlı siyasetten de değil sadece?
Evet, yaşadığımız bütün sorunlar uygulanan yanlış politikalardan ve devrilen elektrik direklerinden değil. Devrilmiş, yerle bir edilmiş akıl ve idrak direklerinden?
Yanlış politikayı insanlar eleştirir, cezalandırır ve iktidarlar bu politikalarını değiştirirler. Ya insanlar karanlıktaysa, yanlışta ve sapmışlıktaysa, yani tuz kokmuşsa, hiçbir şey değişmez.
Türkiye'nin karanlığı geçici değil. Kalıcı ve hatta derinleşici?
Adam rüzgâra bağlıyor, Allah'ı suçluyor ama bağımlı politikalara asla bağlamıyor ya!
2002'den beri kömürden elektrik enerjisi edinmeyi terk eden Türkiye'nin, bugünlere düşeceği belliydi. Rusya doğalgaz satan ülke olduğu halde elektrik enerjisinin büyük bir bölümünü kömürden sağlıyor.
Neden peki?
Doğalgaz Rusya için gelir kaynağı, ahmak mı ki o paradan vazgeçe? Savaşın içinde olan Şam'da elektrik var, İstanbul'da yok.
Velhasıl, aydınlık bize çok uzak!
Ülkede bir ampul karanlığı var!
Bu karanlık löküz veya gaz lambasıyla giderilir mi bilmem, ama içimizdeki karanlık ampul ve löküz işi değil!