Çok kritik günlerden geçiyoruz. İçerde ve dışarıda, çok önemli gelişmelerin arifesindeyiz. Artık Yunanistan'la da sorun yaşıyoruz.
ABD numaradan araya girip, "NATO üyesisiniz yapmayın!" diyor ama demekle olmuyor.
Yunanistan tahrik ediyor. İl sınırlarımız içinde kalan adalara oturmakla durmuyor "hadi gelin!" diyor. Bizimkiler, "gelirsek kötü olur!", "oğlum, bak git!" karşılığını veriyorlar ama Yunan işte, laftan anlamıyor!
Belli ki, arkasında bir cesaretlendiren var.
Kim acaba?
ABD mi, Rusya mı?
Bence, ikisi de?
ABD ve Rusya, mevzu Türkiye olunca birleşiyorlar. Bu ikili belli konularda anlaştılar. Bilhassa, Türkiye, İran, Irak ve Suriye konusunda? Suriye, Rusya'nın; Irak, ABD'nin!
İran, ABD tarafından hedefe konarak, daha fazla Rusya kucağına oturtulmak istenirken, Türkiye ise Rusya ile korkutulup, ABD ile safları sık tutması sağlanıyor.
Türkiye'nin her ikisinden de kaçarı yok. İkisi de PYD'ci? Bu iki ülkenin korkusu Çin'le aslında? Rusya, Çin'i, ABD ile kapıştırmak isterken; ABD, Çin'i sıkıştırıp Rusya üstüne salmayı hesaplıyor.
"Bir ipte iki cambaz oynamaz" derler ama şimdilik oynuyorlar. Neyse biz öncelikli, yakın tehdit ve tehlikeler üzerinde duralım isterseniz.
Hesap: Türkiye'nin bölünmesi!
Türkiye, bölünme sürecinde çok yol aldı ama adamların aceleleri var. Hızlı bir bölünme istiyorlar artık. Bunun içinde, Türkiye'ye bir savaş lazım.
İç savaşı kastetmiyorum. O, heriflerde amentü olmuş. Bence bir de, bir ülke ile direk savaşmamız isteniyor. Bu Suriye ile mi olur, İran'la mı? Bu ikisinden biriyle olursa, bonus olur!
Olmadı, Yunanistan'la da olur?
Askerin bugüne kadar başına gelenler veya başına getirilenler, hep, bir savaştı aslında. Fakat bu defa bizzat, askere ölümcül bir darbe, olası bir savaşla indirmek istiyorlar.
O yüzden, Yunanistan'a dikkat!
Adalara oturmakla durmuyor yerinde ve durmayacak. KKTC'yi, bunlar için lav etme Türkiye!
Yunan'ın insafına Kıbrıs Türk'ünü terk etme!
KKTC'yi lav edersen, Akdeniz'de bitersin!
Mersin'i dahi koruyamazsın!
Ege'de yaşananlara bak ta, ibret al!
Gözünü aç!
Dostunu, düşmanını tanı artık!
Hem adama derler, sen KKTC'yi lav edecektin, Batı'nın "tek Kıbrıs" dayatmasına boyun eğecektin, niye KKTC'ye su borusu döşedin. Milyarları şuanda boşa akıp giden su için harcadın!
İnşallah o suyu, oradan bir boruyla bize akıtın diyen bir İsrail çıkmaz!
Her taşın altında İsrail'in çıkması, çok can sıkıcı değil mi?
Aynen.
Neyse?
Türkiye'nin kendi içine dikkat etmesi gerekir. Gücünü, dikkatini, dışarıya aktarıp, içerden, tam kalbinden vurulabilir.
Bu uyarılar şuanda anlamsız, vakti geçmiş uyarılar ama biz yinede yazalım. Onlarca yıldır uyarıyoruz, yine uyaralım.
Türkiye, seksen milyonla bir ve beraber olsa dahi kendine yönelen tehditlerle baş edip etmeyeceği belli değil iken, ayrılıklar körüklenerek ne olacağını, düşünmek bile istemiyorum.
Türkiye'nin tehditleri büyürken, orduları küçültüldü. Darbeler aldı. Denizcileri, havacıları "kumpaslara" maruz kaldı.
İçine "FETÖCÜLER" salındı.
Kozmik odalarına girildi.
Şamar oğlana çevrildi.
Kısacası, milletin koruma zırhı delindi, millet korumasız kaldı. Şimdi yenme sırası millete geldi. Allah muhafaza buyursun?
Sen karar ver Türkiye;
İstiklal mi, istikbal mi?
Koltuk mu, vatan mı?
Parti mi, ülke mi?
Bu gazetenin tüm satırları, bugüne kadar;
"İstiklal" dedi.
"Toprak" dedi.
"Devlet" dedi.
"Kaynak" dedi.
"Emek" dedi.
"Senyoraj" dedi.
Dedi de, dedi.
Hem de, bize lazım olan her şeyi dedi.