Bu başlığı yazınca aklıma, "buğday mı, nefes mi?" sorusu geldi. Yunus'a sorulan soru: Anlatılanlara göre kıtlık olur. Anadolu, buğdaysız, ekmeksiz kalır.
Olacakları önceden gören, ehl-i keramet Hacıbektaş-ı Veli hazretleri, talebelerine dağı taşı buğday ekmelerini emreder. Ve kendileri bizzat işin başında, işi sıkı tutar. Öyle ki, üretilen buğdaylara adeta ambarlar bulunmaz.
Vakti geldiğinde, kıtlık vuku bulduğunda ise ambarların kapısını açar, ihtiyaç sahiplerine. Yunus'ta, Hacıbektaş'a buğday almaya gider.
Hacıbektaş, Yunus'u görünce onun vuslat kabiliyetini, aşk potansiyelini görür ve takılır:
-Evlat, buğday mı istersin, nefes mi?
Buğdaya ihtiyacı olan Yunus, "buğday" diye cevaplar. Hayvanlara buğdayı yükleyip yol aldıktan sonra merak eder, "acaba nefes ne ki?" diye.
Yola devam etmekten vazgeçerek tekrar döner. "Baba ben nefes isterim, al buğdayı da, bana nefes ver!" diye, Hacıbektaş huzuruna çıkar.
Hacıbektaş Hazretleri "o, o zamandı evlat. Var Taptuk'a git, nasibin oradadır" der.
Eğer Yunus o günü, "buğday" deseydi, Hacıbektaş'tan nefeslenecek ve tam kırk yıl, belki de Taptuk'un kapısında dergâha odun taşımayacaktı.
Neyse?
Bu güzel hatırlatmadan sonra, biz konumuza dönelim:
Buğdayın silah olarak kullanıldığı, günümüze dönelim. Buğday diye zehirlediğimiz günlere dönelim!
Buğdayın Anadolu'dan çıkıp Atlantik'e geçtiğine, Hacıbektaş ambarından alınıp, Rockefeller katillerine teslim edildiği günlere dönelim!
Siyasetlerine "nefes" aldırmak uğruna, çıkarılan TARIM YASALARI veya TOHUM YASALARI adı altında düzenlemelerle, buğdayın "silah" olarak bize çevrilmesine dönelim!
Döndük!
Fırıncılar, GDO kullanıyormuş!
Yapma be!
Yapmaz bizim fırıncılar!
Suçlu, fırıncılar!
Şu kafaya bak!
Sen GDO'lu buğdayı ABD'den getir. ABD tohumu kullanılsın diye kanun çıkar. TOHUM YASALARI çıkar. Yerel tohum kullananları hapisle korkut. Binlerce lira cezaya çarptır. Sonra da fırıncıyı suçla!
Gülen'i "hocaefendi" diyerek devlete çöktürüp, sonra ağını düşenleri "terörist" ilan etmekten de, beter!
Ne yapsın fırıncı!
Türk buğdayı mı kaldı?
Toprakları nitrat ile fırıncılar mı zehirletti. Nitratı ya PKK kullanıyor, ya çiftçi? Ya bombalamada kullanılıyor, ya toprakları zehirlemede?
Bana, Türk buğdayının nerelere ekildiğini tarım bakanı söylesin. Sadece Kars taraflarında, az bir miktar ekiliyor. Karatay'ın "ekmek yemeyin!" uyarsına takacağınıza, buğday mı, silah mı sorusuna bir cevap verin!
Türk Buğdayı en az on bin yaşında? Ama o buğdayı ABD aldı, genlerini değiştirdi, Türkiye'ye geri sattı.
Menderes, ABD için tarım yasası çıkartan, ilk politikacıdır. ABD'nin genlerini değiştirdiği o buğday, tarım yasası değişikliği ile gireli kaç yıl oldu hesap edin!
O gün, bu gün zehirleniyoruz. Nitratlarla, tarımsal ilaçlarla, Demirel-Özal dönemlerinde devam etti. Üçlü koalisyon ve nihayet AKP?
Siyaset, ABD'den "nefeslenme" uğruna, tarımı Rockefeller'in katil tohumlarına teslim ederek, insanımız zehirlenmeye devam ediyor.
Kanser oluyoruz beyler!
Ölüyoruz millet!
Fırıncılarla kavga ederek işi örtemezsiniz!
Türkiye'de kısırlığın ne kadar arttığından haberiniz var mı? Şu anda her yüz çiftten 17'si, kısırlık problemi yaşıyor. Bilimsel verilere göre, Türkiye'de de yaklaşık 2,6 milyon kişi kısır. Kısır tohum, kısır yapıyor, bu açık değil mi?
GDO'lu Buğday, obez nedenidir.
Hastalandıran, öldüren, kısır bırakan buğday, kesinlikle bize ait değil. Prof. Dr. Haydar Baş, 2002'de "silahsız savaşılır ama buğdaysız savaşılmaz" demişti. "Tarım stratejiktir" haykırışı, hala kulaklarımda?
Şimdi sen gel, işi fırıncıya fatura et, sıyrıl!
Sizi Hacıbektaş çarpsın diyeceğim, olmuyor.
Yunus'un elleri yakanızda olsun!