Sincar değerlendirmem kısa olacak:
Türkiye, Irak'ın kuzeyinde Sincar Dağı ile Suriye'nin kuzey doğusunda yer alan Karaçok Dağı bölgelerinde yer alan, PKK'ya ait hedefleri vurdu. Alınan haberlere göre, terör örgütü ağır kayıplar verdi.
Telsiz kayıtları, PKK'nın büyük bir panikte olduğunu gösteriyormuş. Karayılan'ın "ABD bizi sattı" dediği, yine telsiz konuşmalarında tespit edilmiş.
ABD, vurulan yerlere bir subayını gönderdi. Bunun resimlerini de, medya ile paylaştı. PKK'ya "arkanızdayız" mesajı verdi. Türkiye'ye de ağır eleştirilerde bulundu. "Türkiye'den ABD'ye, müttefik veya ortak olmaz" açıklamaları geldi.
Bizim yıllardır söylememiz gerekeni, onlar bize söyledi. Tabi, Rusya da rahatsız oldu. Ayrıca Barzani?
Türkiye'nin bu hamlesi, çok stratejikti. "ABD, Rusya ve Barzani'ye haber verdik" dendi ama Rusya ve ABD "haber vermek yetmez" dediler. Bir saat önceden, askeri ataşeliklere verilen bilgiyi samimi bulmadılar "bir saat yetmez" dediler.
PKK'ya haber salamadılar!
ABD ve Rusya belli ki, PYD-PKK konusunda, birlikteler. Rusya, mutlaka yanımıza alınmalı. ABD, tek bırakılmalı.
Türkiye, iç çekişmelerle boğuşurken veya boğuşturulmak istenirken, devlet aklı ABD ve Rusya'ya "biz buradayız" dedi. Bu alkışlanacak, büyük bir kararlılık. Ancak Türkiye'yi, ekonomi alanında ölümcül darbeler indirecek ve amaçlarını bu yoldan geçekleştirmek isteyeceklerdir.
Türkiye, Rusya'nın buğday bağımlısı oldu. Vergilendirme bile bunu engelleyemedi. Buğdayı bile Rusya'dan alan bir zamanların tarım ülkesi Türkiye'nin bölgesinde oynanan oyunları ne kadar bozacağını düşünüyoruz.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Tarım stratejiktir. Silahsız savaşılır ama buğdaysız savaşılamaz" tarihi uyarısını, bir kez daha hatırlatalım.
Bu arada içerde tekrar "çözüm süreci" lafları dolaşmaya başladı. Ve Abdullah Gül üzerinde Türkiye'ye, yeni bir ayar verilmek isteniyor. Batı, AKP zihniyetinden değil, Erdoğan'dan vazgeçti.
Bir boya, bir cila, "alın size 'Gül' gibi parti" diyiverirler. Saadet içinde geçinin gidin derler, bir anda.
Seçim öncesi ve sonrası, "referandum Erdoğan'a tuzak" diye söyledik ama dikkate alan olmadı. 30 Aralık 2016 tarihli "Sayın Erdoğan bu tuzağa düşmemeli" başlıklı yazımı okuyabilirsiniz.
Ne Erdoğan nefreti ile gözler kör olsun, ne Erdoğan sevgisiyle? Gerçekleri görelim: Gül'e dikkat edin derim!
Sayın Erbakan, "kimin Gül'ü?" dedikten sonra, "Amerika'nın Gül'ü" diye de kendi cevap vermişti. Ben öyle demiyorum. Bu, hocalarının görüşü!
Ben başka bir hatırlatmada bulunmak istiyorum: Abdullah Gül, 13 Mayıs 2008'de Büyük İngiliz Şövalye Nişanı almıştı. Bu nişan, Büyük Britanya'nın en büyük nişanlarından biridir.
Erbakan "Kraliçe'nin Gül'ü" dedi mi bilmiyorum ama Erdoğan taraftarları demeye başladı bile.
İngiltere deyip geçmeyin!
Kraliçe için Gül ne kadar önemli?
Çok.
2010'da Kraliçe, Gül'ü "Yılın Devlet Adamı" seçti. "İktidarın köşk noteri" eleştirilerine maruz kalan Gül'ün, Allah aşkına ne devlet adamlığını gördük ülke olarak.
Ortadoğu'da, her taşın arkasında İngiltere çıkar. Her taşın altında ise İsrail? ABD ise bu ikilisiz iş yapmaz. Masada İngilizler, arazide ABD olur. İsrail ise ortalıkta görünmez.
Sayın Erdoğan İsrail ile ilişkileri sıcak tutarsam, ABD'yi ikna ederler diye düşündü ve iktidarı İsrail'i, "dost" ilan etti. İsrail dost görünür, bir süre için. Zaten, görünürde yok. Ortadoğu kan gölü, sanki orada "İsrail" diye bir devlet yok. Derin bir sessizlik içinde.
IŞİD sıkışınca Suriye'yi bombalıyor, bir de sürekli yeni yerleşim yerleri yapıyor. İşine bakıyor. Bunca devlet ona çalışırken, İsrail, niye ortada gezsin!
Özetlersek, azda olsa şuan devlet aklıyla hareket eden bir Erdoğan'ı Batı istemiyor. Gül ile iş görmek istiyorlar. İleride, verilen 'EVET'ler ile Erdoğan'ın tuzağa düştüğü tam olarak anlaşılınca, bazılarının yüzlerini görmek istiyorum.
Batı'nın istemediği bir Erdoğan, Batı'nın istediği bir Gül'den çok daha hayırlıdır bugün için. Şahıslar bağlamında konuşmuyoruz.
ABD'nin Türkiye konusunda Rusya ile birleştiği bir zaman diliminde, birliğimiz çok önemli. ABD'nin arkasında durduğu PYD, Türkiye için operasyon nedeni, çünkü bu bir tehdit. Peki, ABD'nin ve İngiltere'nin arkasında durduğu bir siyaset ve şahsiyet Türkiye için nasıl rahmet olur?
Gördük işte yıllardır. Arkasında durdukları sözde bir "hoca" başımıza neler açtı.
Artık yeter!
Uyanalım!
Ülkümüz, Bağımsız Türkiye olsun.