Kur'an'ı Osmanlı mı indirdi!

Arife günü Trabzon, tarihi bir sempozyuma, sahne oldu. Prof. Dr. Haydar Baş'tan önce konuşan konuşmacılar, konularına oldukça hâkimdiler. Tarihi belgeler ışığında ortaya konan gerçekler, ezber bozmaya devam ediyor.

Sayın Baş'ın kapanış konuşmalarıyla, taçlanan sempozyum sosyal medya üzerinden de yapılan yayınlarla, gündeme bomba gibi düştü. "İşte bu!" dedirten,  "Atatürk Vatandır" sempozyumu, giderek çok ihtiyacımız olan birlik harcına dönüşüyor.

Dini tekeline almışlarla, Atatürk'ü tekeline almışların kavgalarında mağdur olan, hep bu millet oldu. Yıllardır bir kesim "din elden gidiyor" diye olay çıkardı, bir başka kesim "Laiklik elden gidiyor" diye çıngar çıkardı.

"Din elden gidiyor!" diyenlerin iktidarında din, gerçekten elden değil ama kalpten gitti. ABD destekli Vatikan projesi "Dinlere Arası Diyalog" ile tevhit inancı, teslise eşitlendi.

Kimliklerde bile "din hanesi" kaldırıldı. Domuz eti ve zina, kurumsal izne kavuştu. Gerisini ben size söylemeyeyim. AKP'den önce namaz kılanların sayısı, AKP'den sonra namaz kılanların sayısının neredeyse birkaç katı?.

Kendiniz bile mini bir araştırma yapabilirsiniz, AKP'den önce mi teravihler dolardı, AKP'den sonra mı, bir bakın "yandaş" gözlüğünüz yoksa olayı görürsünüz.

AKP'den önce mi İsrail daha güçlüydü, AKP'den sonra mı, bunu söylemiyorum bile. Veya AKP'den önce mi Müslümanlar daha güvendeydi, şimdi mi? Şimdi İsrail'in, hiç olmayacak kadar güvende olduğu, dünyanın malumu?

Türkiye'nin güvenliğini, AKP'den önce terör örgütü sayısına bakın ve birde, ülke içinde o tarihte bitmiş teröre? Tabi birde şimdi artan teröre ve terör örgütü sayınına?

Ne mi demek istiyorum:

Demek istediğim açık. ABD ve İngiltere'nin içimize soktukları yüz yıllık fitnelere alet olacağımıza, asgari müştereklerde birliğimizi artıracak mevzulara yönelelim.

Birlik, doğru bildiğimiz yanlışları önce terkle başlar. "Atatürk" konusu bunların başında gelir. "Osmanlı" diye kutsadığımız bir aile, İslam'ın en temel, "öldürme!" emrini bile çiğneyip, "evlat katlini" kurumsallaştırmış, daha ötesi var mı?

Osmanlı'yı savunup, niye çocuk katilliklerine ortak oluyorsunuz? "Dinimiz bir yanlışa eliyle değilse diliyle engel olmayı, o da olmuyorsa, buğz etmeyi" imanın varlığına eş değer saymıyor mu?

Kimseye "imansız!" demiyoruz ama imanlı biri nasıl "bebek öldürmeye", "katillik" demez ve birde utanmadan, "Osmanlı'dan iyi mi biliyorsunuz!" der. 

"Kur'an'ı Osmanlı mı indirdi!" diye, sorayım o zaman.

Lütfen akledelim!

Kendimize gelelim!

Osmanlı'nın değil, Allah'ın kulu olduğumuzu hatırlayalım. "Evlad-ı Osmanlı" diye bir şey tutturmuş gidiyorlar. Bunlar, "Osmanlı'nın kuluyuz!" diyecekte, diyemeyenler? 

Allah'ın kullarını, kendi kulları gören Padişahlar, Allah'ı tanısalardı, "hepimiz Allah'ın kullarıyız!" derlerdi. İşte Atatürk, hepimize Allah'ın kulları olduğumuzu hatırlattı.

Prof. Baş'ta bize bu Atatürk'ü tanıtıyor. Ona minnettarız. Bizlere Atatürk gerçeklerini hatırlattıkları ve tanıttıkları için. "Onun kabrine abdestsiz gitmeyin!" çıkışı hakikaten, düşman çatlatan cinstendi.

Kimsenin aklına gelmeyeni, yine o hatırlattı. Gerçekten bir bayram geçirdik, hangimiz ata mezarına abdestsiz gittik. Veya gitmek doğru mu? Elbette değil. Hele de, bu ülkeyi bize emanet eden Atatürk'ün kabri, nasıl abdestsiz ziyaret edilir.

"Hazrol vaziyetinde durun!" ikazı son derece manidar. Ata huzurunda sap gibi durmamak gerekir. Ve Baş Hoca'nın Ata'nın huzurunda örnek bir duruşu var.

Ata huzurunda ama sanki Ata, karşısında canlı? Biz ölü olmasak, onlar gerçekten canlıdır. Canlı, canlıyı görüyor. Bazıları, ancak önlerine konan menfaatleri görürler. Topraktaki dirileri fark etmezler.

Emevilik; Muaviye ve Yezit'i kurtarmak için uydurulan dine denir. İndirilen din kenara bırakılmış, uydurulana sarılınmış, sonra bu suniliğe birileri, "Sünnilik" kılıfı geçirmiş.

Gayr-i Müslimle evlenmek ayet ile haram iken, padişahları kurtarmak için "Gari müslim kız ile evlenilir!" fetvası verilmiş. Müslüm Karabacak Hoca, son derece önemli bir tespit yapmıştı, sağ olsun.

Ayet olaya "haram" diyor, "Sırp Kızı" almak için, biri bir "helal" kılıfı uydurmuş. Allah'ın haram kıldığını, kim helal yapar? Cevabı biliyorsunuz. 

Baş Hoca'nın Atatürk ile ilgili şu sorusu, her şeyi çözüyor: Atatürk hangi haramı helal yaptı veya hangi helali haram? Hiç.

Kur'an'ı Osmanlı mı indirdi!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön