Önceki gün, Baki Bektaş Hoca'mızın 15'inci ölüm yıl dönümüydü. Koskoca bir 15 yıl geçmiş. Daha dün gibi, ayrılık acısı içimizde?
Baki Bektaş Hoca, İcmal okulunun en muteber hocalarındandı. Üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş'ın hem talebesi, hem çocukluk arkadaşı, hem dostu, hem dava arkadaşıydı.
Baş Hocamızın, "Baki ile okulda beraberdim, askerde beraberdim, hayatta beraberim, inşallah onunla cennette de beraber oluruz" dediğini duymuştum.
Şüphesiz, Bağımsız Türkiye camiası için Baki Bektaş çok şey? O bir okuldu, tıpkı merhum Ali Gedik ve Celal Mısır gibi? Hepsi okuldu ama her biri, başka bir okuldu.
Celal Mısır okulunda, "edep" öğrenilirdi. Ali Gedik okulunda, "kibarlık, tevazuu"? Baki Bektaş okulunda ise "ilim-şecaat ve teslimiyet" öğrenilirdi.
Bütün güzel ahlak örneklerini her birinden görür yaşarsınız ancak, her birinde bir özellik, fazla öne çıkmıştır. Yazmayı ve konuşmayı onlardan öğrendik desek, abartı değil.
Onların İcmal'deki yazıları, hal ve yaşayışları, konuşmaları, bizlere örnek oldu, okul oldu.
Onlar, bir ışığı, farklı renklerde yansıtan kandiller gibiydiler. Prof. Dr. Haydar Baş'tan aldıklarını, bize bazen bir öğretmen, bazen bir baba, bazen bir arkadaş gibi aktarırlardı.
Mesela Ali Gedik Hoca'yı tanıyıp da sevmeyen bir insana rastlayamazsınız. Farklı görüş ve düşünceden insanlar dahi, "Ali Gedik" ismini duyduklarında, saygı, sevgi ve hayırla yad ederler.
Baki Bektaş, baba duruşuyla, karşısındaki insana biraz sert bir görüntü verirdi. Konuşunca, ağzında bal damlardı. Hadis hocasıydı ve ilim sahibiydi.
Yüzündeki aydınlığın, ileride şehit olacağının alameti olabileceğini, nerden bilebilirdik. Galiba şehitlerin de nişanı var!
Türk milletinin evlatlarına, doğruyu, güzeli, hakkı, hakikati öğretme yolunda, Bağımsız Türkiye yolunda, "trafik kazası" süsüyle, bir cinayet sonucu, hak katına uçmuş, veli bir zattır Baki Bektaş Hoca?
Hiçbir zaman, o olayın bir trafik kazası olduğuna inanmadım. Vatikan projesi, Gülen'in "dinlerarası diyalog" misyonuna karşı, kendini siper etmiş bir hak aşığıydı.
Türkiye, bugün Gülen'in tehlikeli olduğunu öğrendi. Oysa bu kadro, 20 yıldır, kendini bu hayâsız akına siper etti. Ülke büyük bir darbe aldıktan sonra, şimdi herkes anti-Feto oldu. Oysa Baki Bektaş, il il ilçe ilçe dolaşıp, Prof. Baş'ın "Dinlerarası Diyalog'un, İslam'ı teslis ile eşitleme, Müslüman'ı Hıristiyanlaştırma ve topraklarımızı elimizde alma projesi olduğu" mesajını, iletmeye çalıştı.
Yine bir program dönüşüydü, Samsun'da cinayet çapında bir "kaza" ile bu âlemden göçtü gitti. Camiamız, üç "trafik kazası" süsüyle, çok değerli insanlarını kaybetti.
Biri Kayseri yolunda, biri Bursa, diğeri Samsun?
Geçenlerde rüyama girdi Baki Hoca'm. Yine bir konferansta konuşuyordu, simsiyah kıvırcık saçlara sahipti ve oldukça gençti. Yüzü o kadar aydınlıktı ki, anlatamam?
Yaklaştı gözlerimin içine baktı, aldığım manevi hazdan, uykudan uyandım. Sonra tekrar uyudum ve bu defa rüyamda, gördüğüm rüyayı, oğlu Ahmet'e anlattım.
Gazeteye geldiğim de, sevgili dostum Ahmet Bektaş ile karşılaştım bu defa gerçekten, gördüğüm rüyamı anlattım.
Dostlar!
Baki Hoca hikmet ehliydi.
25 yaşındaydım, bende dalak ve ciğer büyümesi oldu. Ateşler içinde yanıyorum. Duymuş hasta olduğumu, aramış ve bana Kilis zeytinyağı yememi önermişti.
Vesile bu ya, gün geçtikçe iyileştim. Büyüme durdu, normale geldim. Hep şaka yapar "doktorun olduğumu unutma" derdi. Birlikte Malatya'ya gidiyoruz, uçak korkum var.
Uçuyoruz ama bende bir telaş, titriyorum resmen, "ne oluyor yeğenim!" dedi. "Hocam sallanıyoruz" dedim. "Uçuyorsun evladım, tabi ki sallanacaksın!" diye fırçaladı.
İyi bir, şok tedavi uzmanıydı adeta.
Sonra, bir şeyler okudu, yüzüme üfledi. Kendime geldim. O gün bugün, uçak korkum yok oldu.
Başta, üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş'ın, tekrar başı sağ olsun, sonrada yakınlarının, sevenlerinin ve Bağımsız Türkiye camiasının başı sağ olsun. Şefaatin üzerimizde Baki kalsın!
Şehitler şefaat eder, buna inanırım.