Çocuklarımıza kıymayın artık!

Yaklaşık 15 yıl, dershanecilik yaptım. Henüz ÖSS'nin, YGS ve LYS olmadığı yıllar? Anadolu ve Fen Liseleri'ne giriş sınavlarının, LGS, OKS, SBS veya TEOG olmadığı yıllar.

On beş yıllık hükümette, sınavlara verilecek ad için alfabede harf kalmadı!

Sayın Erdoğan, TEOG'u kaldırıyorum dedi, kalktı. Asker emeklisi eski savunma bakanı, yeni Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, yerine ne konacağını dahi düşünmemiş, belli ki?

Onun içinde sürpriz oldu, anlaşılan!

Bir iki gün düşündü, şimdi, "yerine koyacağımız sınav TEOG'tan daha iyi olacak", demeye başladı. Ve bu sene, bir sınav yapılmayacağı da söylendi. Sosyal medyada "acaba torun, bu yıl TEOG'a mı girecekti!" ironileri yapıldı.

Türkiye böyle bir ülke işte!

Eskiden hükümetlere göre değişen eğitim sistemi, şimdi bakanlara göre değişiyor. Yani o kadar "milli" bir eğitim!.. Üstelik Barzani tartışmalarının yoğun olduğu bu günlerde, TEOG kalktı. Çok manidar. Yerine sınav koyacaksınız da, niye kaldırıyorsunuz.

Bunu da geçtik, hiç mi dünyaya bakmazlar. Altlarında onca uçak var, adam bir kez de, "eğitim" uçuşu yapar be.

Gider Finlandiya'ya mesela? Dünyada eğitimi parmakla gösterilen, bir ülke?

Düşük maliyetler, kısa okul saatleri ile yüksek akademik başarıyı; bireyselliğe, bağımsızlığa önem veren, öğrencilerine kendi eğitim programını kendi düzenleme sorumluğunu yükleyen eğitim anlayışıyla bol boş zamanı, eğlenerek öğrenmeyi birleştiren Fin eğitim sistemi hala eğitimin rüya ülkesi olmaya devam ediyor.

Finlandiyalı yetkililer eğitim müfredatlarındaki tüm dersleri kaldırdılar. Yeni sistemle amaçlanan, çocuklara 'daha fazla oyun, daha az ders' sunmak. Bu büyük değişiklikle beraber de dersliklerde fizik, matematik, edebiyat, tarih ya da coğrafya gibi 'konu dersi' olmayacak.

Yeni sisteme göre, Finlandiya'da konu bazında gerçekleştirilen dersler yerine, öğrencilere olaylar ve etkinliklerle disiplinler arası formatta bir eğitim veriliyor. Örnek vermek gerekirse, İkinci Dünya Savaşı'nın anlatıldığı bir derste, konuya dair tarihsel, coğrafi ve matematiksel veriler bir arada anlatılıyor.

Bizde ki eğitim, İngiltere'nin Hindistan'da uyguladıkları tarzda. Ben Matematikçiyim, hep düşünmüşümdür niye lise dersleri ilkokulda öğretilir?

Bir tek nedeni var: Ülke çocukları matematikten nefret etsinler. İlkokulda verilmesi gereken matematik, dört işlemdir. Bunun dışındakiler, kesinlikle maksatlıdır.

Memleket insanı, başka türlü matematikten bu kadar nefret edemez yoksa. Matematiği hayatlarında uzak tutan bir nesil yetişti yıllarca. Havuz problemleriyle kafayı bozmaktan, 'Havuz'la yönetilmeye nasıl alıştılar sanıyoruz.

Bugün, var mı rakamlarla arası iyi olan bir toplum. "Havuz"da çıkana inanılıyor. Öyle ki cebindeki parayı bile saymaktan korkuyor. "Türkiye zengin" diye "Havuz"dan çıkan bir habere, cebini kontrol etmeden teslim olunuyor.

1999'da asgari ücretle 12 çeyrek altın alınırken, bugün 6 çeyrek altın alınıyor, bunu düşünmez. Matematikle işi, seçimden seçime kendisine dağıtılacak makarna ve kömür torbasını, saymak kadar.

Neyse.

Siz, sınavın genç bedenlerde, nasıl bir hasar bıraktığını, gözlemlediniz mi? Ben gözlemledim.

Sınav korkusu olan çocuklar yamuk yürür. Daha gencecik ama hayatta yorulmuş, dermansız, pili bitmiş vaziyette. Kendine güveni kalmamış. Eğitimsiz ebeveynler "bu sene TEOG var, LYS var," diye diye çocukların psikolojilerini bozmuşlar.

Yıl içinde kesilecek, kurban gibi hissederler kendilerini. Bıçağa yatacakları günü beklerler!

O kadar zeki pırlanta çocuklar vardı ki, sınava bir hafta kala, ölü gibi dolaşırlardı. Doktor doktor gezip, iğne ilaç kullanırlardı.

Bütün testleri çözen nice beyinler, ÖSS'nin 3 saatlik bir sınavında, "sınav kaygısı" hissettikleri için, "başarısız" olup, hayata küserlerdi.

Bu eğitim mi ya, bu ne!

Evlatlarımızı birer ruh hastası yapan bu sistemi, lütfen terk edelim. TEOG, LYS, YGS, hepsi kalkmalı.

Not kalkmalı, karne ve ödev olmamalı. Çocuklar daha küçücükken, "sınıflara" ayrılıyorlar. Hayata ait oldukları "sınıfla" başlıyor, "başarısız" veya "geri zekâlı" olarak, damgalanıyorlar.

Hayat boyu bunun ezikliğini yaşıyorlar.

Neredeyse, 5 yaşında okula gönderiliyorlar. Aileden, oyundan, her şeyden kopuyor. Her konuda tez sahibi olan Baş Hoca, Türkiye'de ilk defa "Sınavsız Üniversite" demişti.

Prof. Dr. Haydar Baş, sınavsız eğitimi, öteden beri savunan tek siyasi lider. Finlandiya'ya gitmeye bile lüzum yok. Eğitim nasıl olmalı Baş'tan belli.

Beyler!

Çocuklarımıza kıymayın artık!

Çocuklarımıza kıymayın artık!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön