İktidar bir anda NATO'yu "şeytan" olarak gördü. Merakımı mazur görün acaba, NATO tatbikatında sadece Atatürk hedef alınsaydı, Erdoğan'ın ismi "düşman tarafı" olarak gösterilmeseydi, NATO, "alçak" ilan edilir miydi?
Ayrıca, sadece Sayın Erdoğan'ın ismi hedef alınsaydı, yine Atatürk veya Türkiye hedef alınmış olurdu, bunun da altını çizelim.
"15 Temmuz, bir NATO-FETÖ darbesidir" diye yazmıştım. Ayrıca Sayın Erdoğan NATO'ya ağzını açıp gözünü yumarken, Hulusi Akar başka telden çaldı.
"Alçak FETÖ'cüler NATO ile aramızı açıyorlar" mealinden şeyler söyledi. Hatta NATO ile "dayanışma"dan, filan, bahsetti. NATO'yu "alçak" ilan etmekte bile bir "film" dönüyor sanki.
Ben size olacakları söyleyeyim:
Türkiye, NATO'dan çıkmayacak!
Çünkü NATO Türkiye'ye girmiş!
"NATO, Türkiye'den çıksın!" demek, daha doğru olur. Köyüme bir yol yaptılar adı, "NATO yolu". Geldim İstanbul'a Üsküdar'da yine "NATO yolu" çıktı karşıma. Düşünün NATO, Türkiye'de sokak ve cadde isimleri olmuş.
NATO, dünyanın en büyük terör örgütü oysa. Sadece Libya'ya bakmak bile yeterlidir.
NATO'nun Türkiye'yi koruyacağına inanmak, tilkinin kümeste bekçiliğine inanmak gibidir. Eğer NATO'ya gerçekten "alçak" diyorlarsa, yurdumuzda alçakları kovsunlar. Kürecik Radar Üssü'nün NATO'ya ait olduğunu iddia etmişti iktidar.
Üssün NATO'nun değil ABD'nin olduğu, İktidarın ABD'nin F-35 restine karşılık, Kürecik resti çekmesiyle itiraf edilmiş oldu. NATO demek ABD demektir, ABD demek NATO demektir, hiçbir farkı yok.
ABD, NATO'sunu da alıp gitsin!
NATO'nun Türkiye'de bilinen üs sayısı 28'dir. Fakat gizli olanların sayısı, bilinmemektedir. Emekli Oramiral Nusret Güner, "NATO'dan çıkalım da hangi şemsiye altına girelim" dedi. "NATO'dan çıkarsak düşmanlarımızın işlerini kolaylaştırırız" sözüne, gelişmelere asker gözüyle bakıyor, bir bildiği vardır diye düşündüm önce.
"Rusya ve Çin ile olacağımıza ABD ile olmalıyız" manasındaki yorumları nedense bana, Atatürk'e "İngiliz mandasını kabul edelim" diyenleri hatırlattı. Atatürk ne yaptı, "Bağımsız Türkiye" dedi.
Atatürk'ün mü askeriyiz, NATO'nun mu? Önce buna karar vermeliyiz, diye düşünüyorum.
Sayın Güner'e tavsiyem bir adet "Hoş Geldin Atatürk" kitabı edinsin, Türkiye'nin hiçbir "şemsiye"ye ihtiyacı olmadığını, ancak o zaman görür.
Sayın Güner'in şu değerlendirmesi de çok manidar:
"Batı'nın yaptığı en büyük hata M. K. Atatürk'ün yönünü Batı'ya çevirmiş olduğuna inanmamış olmasıdır. Onu takip edenleri ulusalcı diye değerlendirmiş; BOP'ta planladığı bölgenin şekillendirmesinde ulusalcıların yerine, Ilımlı İslam gördüğü AKP'nin iktidara gelmesini desteklemiştir."
BOP'ta AKP yerine TSK mı görev almalıydı demek istedi, ben şahsen bir şey anlamadım!
Sayın komutan, eğer doğru bir Atatürk değerlendirmesine sahip olsaydı, NATO'dan kalalım demez. Yönünü Batı'ya dönen Atatürk değil, Atatürk'ün ölümünden sonra, İnönü'dür. Türkiye'nin yönünü İnönü, Batı'ya döndürmüştür.
İnönü ile Atatürk'ü karıştırmayalım. Bunun için de Attila İlhan'ın "Hangi Atatürk?" kitabını tavsiye ederiz.
Eğer Atatürk yönünü Batı'ya dönseydi, Sadabat Paktı'nı kurmazdı. Atatürk Batı ile savaşmış ve Batı'yı yenmiş bir insan, yönünü Batı'ya nasıl dönsün. Akıl var mantık var. Yönünü Batı'ya dönerek mi Hatay'ı Fransa'nın elinden aldı. Yönünü Batı'ya dönen her zaman verir, Hiç bir şey alamaz.
Türkiye merkezli bir dünya kurmak elimizde. ABD yerine, Çin ve Rusya'nın kucağına oturmak ta, doğru değil. Bir kucağa oturmadan olmuyor mu!
NATO'nun dışında da bir dünya var. Batı'nın dışında çok büyük bir dünya var. Siz ekonomik olarak, kendinizi yeniler, ona göre örgütlenirseniz, tıpkı Atatürk'ün yaptığı gibi tarımda ve sanayide, yepyeni bir yol izlerseniz, "Ne AB, Ne ABD, Bağımsız Türkiye" derseniz, siz bir merkez olursunuz.
Sayın Haydar Baş'a bakalım. O bizi, Bağımsız Türkiye şemsiyesi altına çağırıyor, yani Atatürk şemsiyesi altına? Asker ve sivil tüm halk, Atatürk'ün "bağımsızlık karakterine" dönmedikçe, ülkemiz BOP'tan çıkmaz.
Atatürk'ün şu üç tavsiyesi ne kadar önemli: "Emperyalistlerle ortaklığa girmeyin, Arapların işlerine karışmayın, Rusya ile dalaşmayın!"
Bu sözlerin sahibi Atatürk'e "yönünü Batı'ya döndü" demek, kasıt değilse, cehalettir. "Dindarımız" nasıl İslam cahili ise Atatürkçümüz de Atatürk cahili?
Bu NATO konusu, daha çok tartışılır. Çıkacağımızdan değil, samimiyetsizliğimizden. "Alçak NATO!" der, sonra NATO ile gurur bile duyarız. NATO'ya karşıysak eğer, Kanal İstanbul'dan vazgeçin o zaman.
Ne ilgisi var değil mi?
Bunu da yarın yazalım. Var mı yok mu siz karar verin. Kanal İstanbul veya "çılgın proje" bir ABD projesidir, montrö boğazlar sözleşmesini tartışmaya açmak için, gelitirilmiş, iktidarın kulağına üflenmiş bir projedir.
Rant görüp Boğaz'a atlamak, işin bu kısmını örtüyor. Sonra Türkiye'nin boğazı sıkılır, haberiniz olsun.
Neyse bu konu yarının…
700 milyar doların üzerinde dış ticaret açığı olan Türkiye, NATO-AB-ABD-İsrail ekseninden imkânı yok çıkmaz. Cari açığı ise 500 milyar doların üzerinde?
Türkiye ne zaman Haydar Baş'ı cumhurbaşkanı yapar, o zaman NATO, Türkiye'den çıkar. Türkiye'nin içine NATO diye bir şeytan girmiş. O şeytanı ancak Haydar Hoca çıkarır.
NATO'nun euzu besmelesi, Haydar Baş'tır.