Türkiye belasını mı bekliyor!

Türkiye'nin seçime gitme nedeni, "ekonomik göstergeler" olarak açıklandı. Yani ekonomi çok kötü, daha devam edemeyiz dediler. Peki, seçimden sonra ne olacakta ekonomi iyi olacak? Ekonominin düzelmesi için, şimdi yapılacak bir şey var da, o mu yapılamıyor?

İktidar, hangi yetki ile gelmek istiyor? Almadık ne yetki kaldı da,  OHAL'de "seçim" dedi. Seçime daha 1,5 yıl varken, neden Türkiye seçime sokuluyor? Seçim istemeyi "vatana ihanet" sayan iktidardaki, bu karar değişikliği niçin?

Bu soruları daha öncede sorduk. Değişik cevaplar verdik, tahminler yürüttük. Ancak bu soruları yeniden sormamın bir amacı var. İktidarın "ekonomik" nedenlerle seçime gittiğini kabul edelim. İktidar veya diğer partiler, hangi ekonomik çözümlerden bahsediyorlar?

Türkiye'nin 1 trilyon dolar iç ve dış borcunu, nasıl çözecekler? Türkiye'ye para gerekiyor, hükümetin bakanları "Şimşek" gibi dolaşıyor, küresel tefecileri. Şeker fabrikaları hızla satılıyor. Satılmadık başka bir şey de yok.

Çok övündükleri köprüleri satacaklar ama henüz o köprüler Türkiye'nin değil. Bizim olması için lazım bir 20 yıl. O köprüler için, bütün bir halk ödeme yapıyor. Geçmeyen araç sayısını Türkiye ödüyor. Dikkat edin araçlarınız garajınızdan çıkmadığı halde, köprülerin birinden geçmiş olabilir!

Yani ne iktidarın, ne muhalefet partilerinin, ne "iyi olacak" diyen "abla"ların bir harf kadar dahi olsa, ekonomik çözümlerini veya vaatlerini duymuyoruz. Yakında duyacağınız şeyleri şimdiden söyleyeyim: Prof. Dr. Haydar Baş'tan çalıp söyleyecekler.

Hükümet çalmaya başladı bile!..

Seçime kadar, " İslam'ı biz bulduk" derseler şaşmam. Kimin bir ölüsü olursa, Saray'ı arasın, Reis okumaya gelir. İktidar seçime kadar Kur'an'a öyle bir sarılacak ki, hepsini "ermiş" sanacaksınız. Seçimden sonra ise ABD ve İsrail'e sarılmaya devam edecekler.

Bakın Suud'i Prens'in cübbesi filan ne kadarda "İslami" ama "Trump'ı dinleyin"  diye Filistin Lideri Abbas'ı sıkıştırıyor, hakaretlerle tehdit ediyor. Görüntüde sakalı var, cübbesi var, iyi Kur'an okur, peki ya dost edindikleri?

Demem o ki, Suud'un yaptığını Türkiye yıllardır yapıyor. Ama biz, bütün bunları unutuyoruz.  Ne kandil günü Müslüman ülkeye atılan füzeler bizi uyandırıyor, ne de atılan füzelere, "iyi olmuş", "yetmez ama evet"," içimiz serinlemedi" diye sevinenleri görmek uyandırıyor. 

Allah'ım bu nasıl gaflet!

Türkiye'de bir insan,  "bunca zengin kaynaklara sahipken, ülkemiz neden fakir?" diye dert etmiş, "bunun için tam 30 yılını vermiş", parayı, ekonomiyi çözmüş, kapitalizmi, sosyalizmi, çürütmüş ve bunların tamı tamına zıddı bir "model" geliştirmiş. 

İktisada yeni tanımlar getirmiş, yeni para formülleri geliştirmiş, yepyeni ekonomik kavramlar bulmuş ve bulduğu ekonomik sistemin, matematiğini çıkarmış, bunu da 2005 yılından itibaren dünyaya ilan etmiş. 

Yetmemiş, uluslar arası 8 kongre yapmış, dünya iktisatçıları, bunu bir "devrim" saymışlar, tezin sahibi ile tanışıp, birçoğu Müslüman olmuş, "Türk olmuş. Yani adamlar Prof Baş'ın ekonomi tezini okuyup Müslüman olmuş.

Gel gör ki, Müslüman olan veya olduğunu iddia edenler, bu tezi saklamış gizlemiş, görmezden gelmiş. Buna rağmen tez ülke sınırlarını aşmış, 4 milyar insana ulaşmış. "Milli Paralarla Ticaret" görüşü etrafında BRICS kurulmuş.

Rusya, Çin, bu tezi ülkelerinde kanun yapmışlar. Bizimkisi de, her satırı Tescil edilmiş bu teze konup, "Milli Paraya geçeceğiz" diyor. Tescilli olmazsa,  "model bana ait" diyecek. E tabi, İslam'ı dahi "biz bulduk" diyecek noktasına gelmişlere, ne diyeceksiniz.

Belki de uygulamak isterler diye, Baş Hoca, "benim model çalınarak uygulanacak bir şey değil. Ben zaten bunu Türk milleti için yazdım. Madem uygulamak istersiniz, size yardımcı olayım" der. Ne cevap verilir, bilir misiniz?

"Gerek yok".

Adamlar ömrü boyunca  "İslam" dediler, İslam'a bile kazık attılar, seni beni es geçerler mi? Kısacası, seçim Türkiye'yi kurtarmaz. Seçim bir süreliğine daha, belki bir "iktidar" kurtarır ama ondan sonra, ülke de kalmaz.

Para ve ekonomiden sorumlu adamları "80 yılın en büyük krizi ile karşı karşıyayız" diyorlar artık. Hani "iyi"  idik, IMF'ye borç veriyorduk. Ne oldu? Ne iyiyiz ne de iyi olacak, her şey çok kötü olacak. Ne yazık ki öyle?

İyi olması için; vatandaşın cebine, devlet para koyacak, vatandaş o parayı harcayacak, bu para, üretimi tetikleyecek, üretim ekonomide büyümeyi ve işsizliği ortadan kaldıracak. Yani Haydar Hoca modeli uygulanacak.

Devlet dışarıda para alarak, bu parayı millete dağıtmayacak, öyle olursa batar. Yani Baş Hoca, Vatandaşlık Maaşı, Ev Hanımı Maaşı vererek, seçim vaadinde bulunmuyor. "Tüketiciye, tüketme kabiliyeti kazandırarak", Sistem'ini çalıştırıyor.

Dünyada tüketim endeksli tek modeldir, Haydar Baş Sistemi. Ve bu sistemin, bütünü, yalnız Türkiye'de uygulanmayı bekliyor. Bu modelin hepsi yabancılara verilmedi. Türkiye'yi bekliyor. Türkiye ise neyi bekliyor, bilen yok!

İnşallah, belasını beklemiyordur.

Türkiye belasını mı bekliyor!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön