TL'nin dibe inişi devam ediyor. Olay, dövizin yükselişi şeklinde anlatılınca, döviz ile işi olmayan vatandaş, "yükselsin bana ne!" diyebiliyor. Tabi doların yükselişi kendine, zam, vergi ve ceza olarak dönünce, meseleyi anca anlıyor.
Türkiye öyle bir noktadaki, her şeyi ekonomisine bağlı? Bir saatin bile seçim öncesi iktidar için önemi ortada iken, iki üç günü İngiltere'de geçirdiler niçin? Hangi teklif ile gittiler, karşılığında ne aldılar? Sadece ihtimalleri değerlendiririz şuan ancak, yakında kokusu çıkar.
Finans çevreleri, Türkiye'ye güvenmiyor. "Yatırım" için, uygun görmüyor. Bu konuda elleri boş döndüler diyebiliriz. Ancak öyle meseleler var ki, İngiltere, Türkiye'yi es geçmez. Kıbrıs konusu mesela? Yine "Kürt" mevzusu, NATO konusu ve Batı için baş ağrısı Rusya'ya yakınlık konuları?
Batı basınında Erdoğan'ın İngiltere'ye bir "teklif" ile gittiği yazılıyor. Bu da şu anlama geliyor, Türkiye yeninden Batı'nın güdümüne girdi. Batı güdümünden çıktı mı ki, şeklinde haklı bir soru sorabilirsiniz ancak 15 Temmuz'dan sonra, "devletin" Batı itikadında ciddi sarsıntılar olmuş, Rusya'ya bir yönelme olmuştu.
Türkiye, bir Yenikapı arayışına girmiş, karşısına Rusya çıkmıştı. Rusya ile önemli anlaşmalar imzalanmış, bu sayede Suriye merkezi hükümetine ihtiyaç duymadan, Suriye sınırını güvenlik altına almak için, sınır ötesi operasyonlar yapmıştı.
Afrin'den bir "Çanakkale" çıkarmaya çalışırken, şimdi Afrin gündemden düştü. Yani ekonomik olarak biten ülkemiz, yeniden Batı'nın kucağına oturdu. Kalktığı kucak daha soğumadan, tekrar oturdu, diyelim.
Üstelikte, Batı adına şimdi İngiltere kucağına oturuldu. Eğer bundan sonra, İran konusunda bir söylem değişikliği gelirse, yeni bir "açılım" duyulursa, Kıbrıs'ta yeni gelişmeler olursa, asker çekmek gibi? Anlayın ki, şüphelerimizde haklıyız.
Ayrıca, S-400 konusu ve Rusya ile ilişkilerde bir renk değişimine rastlayabilirsiniz. Yakında İran'da bir "Türk Baharı" eserse, şaşmayın. Türkiye, İran konusunda "rol" aldı demektir. İran'da, alttan alta olay işlenmeye başlandı bile.
İranlı yetkili "İran'da Türk yoktur, onlar Fars asıllıdır" açıklamasına, orada yaşayan Türkler büyük tepki koydular. ABD'nin "fitne" tarzı aynıdır. "İran'da Türk yok" diye kavga çıkartır, Türkiye'de "Kürt yok" diye çıkartır.
İçerde, olayın önceden hazırlanmış "yüklenici" firmaları devreye girer ve başlar sokak hareketleri. Ardından İran, devlet olmanın gereğini yapmaya kalkar ve işin içinde bir anda Türkiye kendini bulur. Al sana, "Türk baharı"?
Türkiye'de de, "Kürt Baharı" devreye sokulur. Böylece İsrail önünde iki büyük engel(Türkiye-İran) daha, kalkmış olur. Türkiye için İngiltere, ABD'den daha tehlikelidir. İki yılandan birine sarılmak, ülkeye hayır getirmez.
Tabi ki bir "denge" politikası arayışında olacağız. Batı ile de doğu ile de ilişkilerimiz olacak. Ama Türkiye ilişki özürlü bir ülke, ne yazık ki, çünkü açıkları çok fazla? Türkiye, kafayı değişecek. Türkiye, ekonomisini, "milli" yapmak zorunda?
Para verenler emir verirler. Para verenler Kıbrıs'ı isterler, Ege'de taviz isterler. "Açılım" diye teröristi kucaklatırlar. Oysa biz Kürt ile kucaklaşmalıyız. Bunu ekonomi ile yaparsınız. Verirsiniz "Vatandaşlık Maaşı", olay biter.
Haydar Baş'a ittifaklarında yer vermeyenler, tezlerini çalma konusunda tam bir "ittifak" içindeler. "Vatandaşlık Maaşı" kavramını dünyaya kazandıran, Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Ve kavramın patenti Baş Hoca'ya ait?
Bu iş çalarak olmaz.
Sayın Baş, mevcut sistemde bu maaşı veririm demiyor. Bu maaşı vermenin kuralları var. Şartları var. Kapitalizmden çıkmanız gerekiyor. Konuyu dağıtmadım, merak etmeyin!
Sözün özü şu: Para için İngiltere'ye gitmeyin, onlar borç para verirse. Ne isteyecekleri belli? Haydar Baş, model veriyor, akıl veriyor ama bir şey istemiyor. "Türk Milleti için yazdım bu modeli ve 30 yılımı verdim" diyor, saygı istiyor.
Rusya, bunu demek için on yol talebelik yaptı. Çocuk silah çalarsa, kendini vurur, çocukluk etmeyin!.. Dünyanın, en etkili silahıdır ekonomi. Her şeyin bir kullanım kılavuzu vardır. Haydarizmi, kapitalizme uygulayamazsınız.
Neyse?
Kıymetli okurlar!
Türkiye'nin Batı'ya alternatif kapı arayışı, sona ermiştir. Eskiden beklediği kapıya döndü tekrar. Türkiye'nin Batı ile Rusya arasında bir denge politikası içinde olması da mümkün değil. Sebebi, ekonomisi?
Batı'nın doğurduğu bir iktidarın, zaten Bağımsız bir politika peşine düşmesi, ancak zorlama ile olurdu. Ekonomi, bu zorlama işini de sonlandırdı. Devlet hükümetin eline, hükümette, İngiliz'in şahsında Batı'nın eline bakacak.
NATO'da kalıp, AB'nin kapısında pinekleyecek. Kıbrıs'tan çekilip, açılımın içine düşecek. Gülen ile barışıp, diyalogun dibini yalayacak. İran ile çarpıştırılacak, Suriye ile mevcut çizgisini sürdürecek.
Tabi, AKP ile yol haritasından söz ediyorum. Başka bir yol haritası için, ne millette ne siyasette azim de görmedik, karar da.