Çok önemli bir konuyu yazacaktım bugün ama neyse yarına kaldı. Çünkü bugün acil bir işim çıktı, gerekli notlar önümde ama kalsın!..
Hatta gazeteye "yazım yok" diye mesaj gönderecektim ki, son anda vazgeçtim. Gözüme ilişen bir açıklama, bir şeyler yazmaya mecbur etti beni. Yazmasam kafamı meşgul eder.
En iyisi, yaz kurtul!
Konu şu:
Bakan Soylu, "koruculardan albay da olacak, general de?" dedi. Albay ve generallerin yetiştikleri okullar kapanınca(!), AKP kapatınca, Albay, General nerde yetişecek?
Çözümü bulmuşlar!
Köylerde!..
Köylerde tarımı bitirdiler, boş kalmasın diye "subay" yetiştirecekler.
Olur mu, olur!
Sizlerden bakan oluyor da, koruculardan niye "albay-general" olmasın!
Korucu kardeşlerim beni bağışlasınlar. Onlara sözüm yok, onların fedakârlıkları ve samimiyetleri başımız üstüne, her türlü takdirin üzerindedirler.
'Açılım Sürecinde korucuları, PKK'nın insafına terk ettiler, birçok korucu, hunharca katledildi. Onlarcası telefon direklerine asılarak, şehit edildiler. Bunlar korucuları paşa bile yapar ama gün gelir onları astırırlar!
Bunlara güvenip de, kimse "albay" filan olmasın. "Biz korucu olmaktan memnunuz" desinler.
İsmini vermeyeceğim bir ilin valisi, bir muhtara giderek her hafta tekmil veriyormuş. Benden duymuş olmayın da, maalesef böyle?
Öyle bir "rejim" kurdular ki, her şey tersine döndü. Bir yandan "paşaların rütbeleri sökülüyor", öbür taraftan, koruculara "albay-general" rütbeleri dağıtılıyor. "Öcalan'ı, Paşa yapalım" teklifi bile yapılmıştı, bu ülkede?
Geçenlerde hizmetleriyle övündüğümüz bir General, AKP yemeğinde muhalefet eleştirilirken, iktidara alkış tutuyor. Herkesin yaptığını yapmayacağım, o generali eleştirmeyeceğim. "Onun rütbesini sökeceğim" demek,
İnce'sizliktir.
İktidara generallerin alkış tutması için TSK ne süreçler gördü. Ne "çuvallara" sokuldular, ne "Balyozlar" yediler, ne "kumpaslar" gördüler. General de insan, orda alkış
tutmasın da "FETÖ" damgası mı yesin!
Koskoca vali, iki de bir muhtarla görüşüyor, neden?
Çünkü muhtar, Saray'a giriyor, vali
giremiyor.
Türkiye daha ne günlere kalacak, durun ki!
Devlet ve millet sürüm sürüm sürünecek!
Bir millet "beni süründür" diye, oy verirse, süründürmeyen şerefli!
Cümle ters mi oldu?
Yok, ters olmadı!
Yani, Bakan Soylu, korucuyu general yapacaksa, bu general şimdiden bellidir. Bakın dünya, bir savaşa hazırlanıyor. Rusya ve Çin altın depoluyor, niçin? Dünyayı büyük bir savaş bekliyor. Bu konuyu yarın yazacağım işte.
Dünya savaşı çıkmak üzere, şimdi düşük yoğunluklu bir dünya savaşı var, ama bu beyler ülkede harp okullarını kapatıyor. Neymiş, içinde "FETÖ" çıkmış. Sokmasan çıkmazdı, ayıkla, neden kapatıyorsun okulu?
AKP'nin içinde de "FETÖ" çıktı, AKP'yi kapat o zaman niye yaşatıyorsun, belediyeleri kapat!
18 yaşında bir delikanlıyı, götürün bir kaportacıya, çırak olarak almaz. Neden? 15 yaşından itibaren gelmesi gerektiğini söyler. Çünkü 15 yaşında anca elleri o işe yatkın olur ve eğitim işe yarar.
Kazık kadar olmuş birini, çırak nasıl yaparsın. Ondan çırak değil, iyi bir kazma olur. "Ağaç yaş iken eğilir" diye, boşa söylenmiyor. Bazı meslekler de, çocukken kazanılır.
Askerlik mesleği bunların başında gelir. Askerlerin birbirlerine bağları, askeri liselerde sağlanır. Ülkeye, vatana olan bağlılıkları, o yaşlarda aşılanır. Üniversite bitirip subay olursa, paşa olduğunda siyasetten kopamaz. Helikopterle bahçelere iner, "rakip aday olmayın!" diye!..
Camiye siyaset soktular, camiler boş kaldı.
Kışlaya siyaset soktular, 15 Temmuz oldu.
Ne yazık ki, muhalefet de, küresel projelerde iktidarla el ele? Hiç birinden "parlamenter sistem" lafı duyuyor muyuz? Duyamazsınız.
Atatürk Türkiye'sini tasfiye, küresel bir proje, biri "sağından" tutmuş, biri "solundan", bir diğeri de işin "dua" kısmını hallediyor. Bir orkestra gibi hepsi "görevli" küresel güçlere çalışıyorlar.
Tek çare Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Modeli, Milli Devlet-Sosyal Devlet tezleridir. Devlet ve millet fabrika ayarlarına, ancak o zaman döner.