Rejim değişti sırada ne var?

Farkında mısınız, Türkiye'de rejim değişti. AKP'nin "yeni Türkiye'si hayaldi, gerçek oldu. Bu "yeni Türkiye" AKP'nin mi hayaliydi, "elin" mi, ileri de daha net görülür. "Birileri ister, AKP yapar" mı, bir gün herkes anlar.

Nasıl ki, 2010 'da referandum yapıldı, bu referandum sonunda Gülen'in yargıyı ele geçirdiğini, 15 Temmuz 2016'da "darbe" alınca bu halk öğrendi ise 24 Haziran'ın ne olduğunu da, ileride alacağımız "darbeler" sonucunda anlarız.

"Darbe"  sadece askeri anlamda anlaşılmasın.

AKP kendini "kazandı" sayıyor. CHP yüzde 30 psikolojik sınırını aştığı için kendini "kazandı" olarak görüyor. İttifakın iki tarafı da kendini "kazandı" sayıyor. 

Yani kaybeden yok!

Herkes kazandı madem, kaybeden kim?

Kaybeden millet.

Millet, şimdilik rejimi kaybettiğinin farkında değil. Geçtik biten tarımı, geçtik çöken ekonomiyi, geçtik ülkeyi soktukları BOP'tan kurtarmayı? Türkiye'de insanlar aslında, devlet düzenlerini kaybettiler. İnsanlar ölümlüdürler, devletler kalıcı?

Şimdi yatsın kalksın Erdoğan'a dua etsinler!

Erdoğan, Allah geçinden versin ölse, devlet öldü demektir. Abarttığımı sanıyorsunuz değil mi? Keşke öyle olsa? Irak'ta, Saddam gidince ne oldu? Libya'da Kaddafi gidince ne oldu? Esad gitse neler olur mesela.

Oysa bu ülkede, Atatürk gitti bir şey olmadı. Öyle bir devlet kurmuştu bize, şahıslara endeksli olmayan, kurum ve kuruluşları olan bir devlet? İşte Türkiye'yi yıkmak isteyenler, önce sistemini yıkmak istediler ve bunu "referandum" ile bize yaptırttılar.

Saddam'ı mesela Batı yarattı. Önce bir diktatör yarattılar, sonra onu devirmek ve Irak halkını "özgürleştirmek" için, Irak'a müdahaleyi meşru gördüler. Olay bu?

Türkiye, Irak değil; Erdoğan asla Saddam değil. Bunlar ayrı konular ama değil mi ki Müslüman ülkesiniz, Batı gözünde aynısınız. Türkiye'nin sisteminin değişmesini, Batı istedi. ABD istedi ama şimdi Erdoğan suçlanacak.

Hâlbuki seçimde destek verdiler. Seçim sonrası tebrik ettiler fakat bakın ardından "demokrasi" çağrıları yaptılar. Bunlar ne manaya geliyor. Önce rejimini sana değiştirtirler, sonra o rejimden şikâyetçi olurlar. 

Bu dediğimi yazın bir yere: Bundan sonra Batı, Türkiye yerine "Erdoğan rejimi" diyecektir. Tıpkı Suriye'ye "Esad yönetimi" veya "Esed rejimi" dedikleri gibi. 

Herkes partilerinin kazancı derdine düşmüşken, bizler hep Türkiye derdine düştük. Prof. Dr. Haydar Baş'ın seçimleri neden protesto ettiği ve bu seçimlere girmediğini anladığımızda, olayı çözeceğiz.

Sonucu ve hedefi baştan belli olan "seçim" diye bir "tezgâha", Bağımsız Türkiye Partisi girmedi. Bunu ittifaklara girerek deşifre etmek istedik fark etti bizi almadılar. ABD, bizzat engelledi.

 Bir ülke rejim değiştirmeyi seçime nasıl götürür. Neden götürür? Irak gibi işgale mi uğradık? Suriye ve Libya gibi bir "bahar" mı estirdiler ülkemizde? 

Bize ne oldu?

Hem işgale, hem bir "bahar"a uğradıkta haberimiz mi yok!

 Ve bir lideri veya liderleri sevdiği için insanlar, ülkesini satar mı? Evladının geleceğini hibe eder mi?

Ama ettik işte. Vatandaş partilerine sarıldı, partiler de, elde edilmiş liderler küresel hesaplara sarıldılar. Bu hesaplara "sağdan ve soldan" sarıldılar. Kimi de, uydurulmuş "dinden" sarıldı.

Irak'ta işgal Türkiye'de referandum oldu!

İki ayrı ülke ama iki aynı sonuç?

2010 referandumu, 15 Temmuz ve 24 Haziran, bunları aklınızda bir arada tutun.

Kimse bize;

"Ne yani, kimse görmedi de sizler mi gördünüz?

Kimse bilemedi de, sizler mi bildiniz?

Veya sizler hariç herkes bu ülkeye, bu vatana ihanet mi etti?" gibi abuk sabuk laflar etmesin. Bunu demeye dilim varmıyor ama bilerek veya bilmeyerek herkes, küresel bir oyuna geldi.

 Zaten dünya ve ahret dengesi noktasında, Allah buyurmuyor mu, "İnsanların çoğu yanlıştadır" diye.

Yani "çoğunluğun dediği doğrudur" anlayışını, en iyi FETÖ olayında görmedik mi?

 Bu ülkede bir insan çıktı, arkadaşlarıyla birlikte dediler ki: "Dinlerarası diyalog misyonu, Türkiye'yi Hıristiyan etme projesidir. Bunda hedef Türk vatandır ve bunlarla mücadele vatanı müdafaadır."

Ağır bedeller ödedik. Yalnız kaldık. Hükümet gücü ile FETÖ birleşti, adeta bizi presledi. Herkes  "hocaefendi" derken, biz  "Vatikan ajanı" dedik.

Kim haklı çıktı? 

Türkiye'de Meclis, artık devre dışı? 

MHP'nin de olduğu üçlü koalisyonda Türkiye'ye imzalatılan self determinasyonun gereği yapılacak. Türkiye'yi bölecekler. Seçimlerde,  "yerel yönetimleri güçlendireceğiz" vaadinde bulunan Kılıçdaroğlu mu, karşı çıkacak buna?

"Anadilde eğitim" diyen Kara- Molla -Oğlu mu? 

Yahut AKP veya MHP mi?

"NATO şemsiyesi altındaki" İyi'ciler mi?

Gerçekler acı?

Ayrıca;

Seçimlere nerdeyse iki yıl varken, "ekonomik sebeplerden" seçime gittiğini söyleyen Erdoğan, seçimi almak için her şeyi yaptı. Bu halk, soğan ve patatesi dolarla yarıştıran, fabrikaları satan Erdoğan'ı tekrar seçtiği için bayram ediyor. Kutlama yapıyor.

En iyisi iktidar, "kıraathane"yi sona bırakıp, her semte tımarhane açsın!

Sayın Erdoğan'a dua edelim(!). Hem uzun yaşasın, hem de Müslüman kalsın. Sistemi değil de dini değiştirmeyi maazallah referanduma götürseydi, ne yapacaktık!

Erdoğan'ın yüzde 52'sinin üstüne, azınlıkları, ateistleri, deistleri, Gülen ve iktidarın dinden soğuttukları yüzdeleri de ekleyin, emin olun din değiştirme işi yüzde 90 hallolur.

Referandum ile din de değiştirilir mi, demeyin!

Burası Türkiye? 

AB'ye girmeye din engel değil mi? 

Koltukta kalmak için AB'ye, AB'ye girmek için dinden çıkmaya ihtiyaç varsa,  "bu iş caizdir" diyen yüzlerce  "hoca" çıkar. Bu gün rejimini değiştiren, yarın dinini değiştirir. 

Seçim günü, "Türkiye'de sessiz bir devrim gerçekleşiyor" diyenler, neyi değiştirdiklerinin öyle farkındalar ki, halk varsın bilmesin!

Rejim değişti sırada ne var?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön