AKP'nin başına (D)devlet geçmiştir!

 Seçimden önce MHP'ye yapılan yakıştırmalar, "AKP'ye teslim oldu" şeklindeydi. Seçimden sonra ise tam tersi yorumlar yapılıyor. "MHP'nin AKP'yi teslim alacağı"  veya "aldığı" söyleniyor. 

Bahçeli'nin "görev adamı" olduğu, hemen herkesin dillendirdiği bir şey? Bende bu görüşe katılmıyor değilim. Sayın Bahçeli'nin "seçime gidiyoruz" çıkışlarının, Türkiye'yi nereye götürdüğünü, bugüne kadar, yaşayarak gördük. 

Özellikle de, AKP'nin doğmasında, büyümesinde ve ihtiyaç duyduğu zamanlarda "koltuk" çıkmasında, gözlerimiz yaşarmıştır!

Üçlü koalisyonda iken, ABD'nin gönderdiği Derviş'e karşı, nasıl "el pençe" durduğu, "teslimde" kusur göstermediği, hafızalarımızda tazeliğini koruyor. TAHKİM ve TAHDİT'lere nasıl imzalar attığı da herkesin malumu. Ve hatta ikiz yasalarına attığı imzaları unutmak, asla mümkün değil. 

Öcalan'ın "yakalanmasında",  "Türkiye kararını verdi: İdam" pankartlarıyla iktidar ortağı olup, asılmamasında ise "Türkiye'nin âli menfaatleri" tekerlemesiyle milli duyguları nasıl milimize ettiği de, hafızalarda yerini koruyor.

İkiz yasaları, Ecevit-Bahçeli-Yılmaz hükümeti tarafından 2000 yılında imzalandı, AKP tarafından 2003 yılında tam da Irak işgal edilirken, Abdullah Gül Başbakan iken,  meclis tarafından "Çekincesiz" olarak yasalaşmıştır. (04-06-2003).

İkiz yasalarını bilmeyenler, Türkiye'deki gelişmeleri anlayamazlar. İkiz yasaları ulus devletin ipinin çekildiği yasalardır. Bu yasaların içeriği, Türk Milleti'nden gizleniyor. Bu sözleşmeye göre ülke içinde kendini "halk" olarak tanımlayanlar, kendi kaderlerini tayin hakkına sahipler.

Uluslar arası cami düğmeye bastığı an, kendine "halk" diyenler, sivil itaatsizlik ve çatışma süreci başlatabilirler. Etniksel ve mezhepsel ayrılığa, hukuki bir kılıftır, ikiz yasaları. Ulus devlet, kimlerin imzalarıyla "intihar" etti, bilmem anladık mı?

"Dindar" bilinen adreslere dini alanda "cinayet" işletmek, "milliyetçi" bilinen adreslere milli alanda cürüm işletmek, "Atatürkçü" bilinen adreslere de sistem-rejim alanında ihanet ettirmek, Türkiye'de başarıyla gerçekleştirilmiş "mühendislik" projeleridir.

AKP iktidarda iken İslam dünyasının bu hale getirilmesi, mesela Müslüman Irak'ın işgali, Suriye'nin altının üstüne getirilmesi ve Arap Baharı ile rejimlerin yerle bir edilmesi, tesadüfî değil. Ve İran hedef iken, iktidarda, AKP dışında bir partinin olması da ihtimal dışıdır.

"Türkiye'de 24 Haziran'da bir seçim yapıldı ve sonunda, mevcut tablo çıktı" diyebilir ve böyle inanabilirsiniz. Bunun böyle olmadığını, az çok bir şeyler okuyup araştıranlar bilir. Sonucu önceden belli olan seçimlere girmemek ise bu ülkede ancak bir adrese nasip olabilirdi.

O da, Bağımsız Türkiye adresi?

Amacı, hedefi ve sonucu belli olan bir seçimde pay sahibi olmamak, oldukça dâhiyane bir karar. NOKTA.

Konuyu dağıtmadan, söyleyeceğimizi söyleyeyim:

AKP'nin başına (D)devlet geçmiştir!

Devlet derken, hangisi, siz karar verin!

Soyadı Bahçeli olan Devlet mi, yoksa "devlet aklı" mı, yoksa her ikisi birlikte mi, zaman gösterecek. Ben biliyorum ama söylemeyeceğim!

Çokta önemli değil!

Ağar, hükümetin içinde? Soylu, AKP'nin başındaymış gibi çok rahat konuşuyor. Cenazelere bile kimlerin gelip gelmeyeceğine, müdahale edebiliyor. 

Hani, Diyarbakır'da bir tek Türk bayrağının olmadığı ve Öcalan mektubunun okunduğu o rezalet görüntüleri AKP'nin iktidarda olduğu bir dönemde, hükümetin izni, desteği ve "hoşgörüsü" ile olmadığını bilmesek, inanacağız bazı çakma  "milliyetçi" çıkışlara.

Erdoğan'ın sesi çıkmazken, bazı seslerin çok çıkması, "AKP'nin başında kim var?" sorusunu, sorduruyor. 

Keşke "milliyetçi" bilinenler, gerçekten milliyetçi, "dindar" bilinenler gerçekten Müslüman olsalar da, el ele verip, 80 milyonu kucaklayıp ülkemizi, yok oluştan kurtarsalar.

Yok, babam, yok?

Attıkları imzalar, teşne oldukları "odaklar", sebep oldukları "açılımlar", "rol" kaptıkları BOP gibi küresel projeler olmazsa, biz de inanmak istiyoruz. Ama ne yapalım, ülke konusunda çok uyanığız ve saflık hiç bize uğramamış.

"Devletin başına Devlet geçecek" sloganı ile Saray'ın kapısına yerleşen Bahçeli, emin olun Saray'ı teslim alacak.  Sayın Erdoğan, "sarıldığının" farkında bence ve ama yapabileceği hiçbir şey yok. 

Seçim öncesi bir hamle yapmak istedi ama Bahçeli'nin "darbe olacak" fısıltısını yayması, Tayyip Bey'i hamlesiz bırakmaya yetti. "Seçim gecesi darbe olabilir" dedikodusu, seçim gecesine kadar devam ettirildi ve Erdoğan artık  "Türk Tipi" bir teslim alınışa, teslim olmuştur.  

Geçmiş olsun!

Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Davul, Erdoğan'ın boynunda, tokmak ise (D)devlet elinde? Erdoğan dönemi, iktidarda olduğu halde bitmiştir.

Konuyu bir hikâye ile bitirelim: Yapışık bir ikiz varmış. Arada anlaşmazlıkları olsa da birbirine mahkûm olmaları, belli konularda anlaşmalarını sağladı. Uyku ve dinlenme gibi? Ancak ikizlerden biri arada bayılınca, diğerinin çilesi büsbütün artar. Günlerden bir gün, ikizin biri ölmüş. Diğer ikiz sırtında artık bir ölü taşımak zorunda kalır.

Ben, AKP ile MHP'yi bir elin yapıştırdığını, yapay bir ikiz oluşturduğunu düşünüyorum. Birisi ölü olunca, diğerinin yapacaklarını, gerçekten merak ediyorum.

 İşte o el kim?

Yerli mi, yabancı mı?

NATO'cu ise yandık.

Allah, ülkemizi ve gerçek devletimizi korusun.

AKP'nin başına (D)devlet geçmiştir!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön