Peş peşe vagonlar ve zemin çürük!

"Tren kasası ile Türkiye sarsıldı" diyeceğim, yalan olacak. Çünkü artık Türkiye, öyle her şeyden sarsılmıyor. 

26 kişi öldü, tık yok. Hissizleşti, uyuştu çünkü.

Yağmur yağdı, toprak çöktü, tren rayları havada kaldı. Makinist görmedi. İlk vagon geçtikten sonra arkadakiler, devrildi. 

Olay bu kadar!

Senede bir defa yol kontrolü yapılırmış, o da yapılmış. 

Suçlu, yağmur!

Suçlu, eriyen toprak!

Suçlu, kendine yol bulamayıp şişen su!..

İstanbul'a "havaray"  beklerken, Çorlu'ya gelmişte, haberimiz yok! Gördünüz değil mi havada duran rayı? İşte, ona "hava-ray" denir!

26 can, akıllarına gelemeyecek bir şekilde uçan trenle, bu dünyaya veda ediyor. Hepsinin hayalleri vardı. Yakınlarına kavuşacaklardı, Allah'a kavuştular.  Allah sabırlar versin, yakınlarına. 

Raylar üzerinde kayan, bir kontrol aracı ile günlük kontrol edilebilir ve makinist uyarılabilirdi. Ama olmadı. Yağmur günlük yağarken, kontrol senelik yapılıyor. 

Hatırlarsanız, bu ikinci tren faciası. 

İlki, "hızlı tren" kazasıydı. Henüz hızlı tren sahibi olmamıştık, yani henüz "hızlı tren" rayları döşenmemiş, trenin üzerine "hızlı tren" ibaresi yazılmış ve hızı artırılmıştı. Ne oldu? Tren devrildi. Hızı artırılarak "hızlı tren" sahibi olmadığımızı, 40 can hayattan koptuktan sonra öğrendik.

Ardından ihalesi yapıldı. "Hızlı Tren" rayları döşendi ve gerçekten ona göre makinalar geldi, şimdi tıkır tıkır çalışıyor. Ankara-İstanbul arası binmek istedim, yer yok. İki üç gün önceden bilet almak lazım. Yani işi kuralına göre yaparsanız, oluyor.

Bakın Türkiye'de sistem değişti. Alt yapısı, oluştu oluşturulmadı, göreceğiz. İnsanlar, güvenerek vagonlara doluştu. "Makinist" tek başına kalırsa, herkesin işi çok zor?  Ama sistem bu… Herkes, üzerine düşeni yapmak zorunda?

Ülke hepimizin.

"Bir alamete binmiş" gidiyoruz, toplum olarak. Allah yardımcımız olsun. "Bana başkan diyebilirsiniz" dedi, Sayın Erdoğan. Herkesin kafasına takılıyor, bazı soru işaretleri:  "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" değil miydi, geçtiğimiz sistem?

Yani sonradan yanlış bir trene bindirildik?

Eğer Sayın Erdoğan'a "Başkan" diyeceksek, o zaman Türkiye'nin eyaletlere bölünmesi mi var bundan sonra. Çünkü eyaletlere bölünmeden "başkanlık" olmaz. 17 yıl boyunca "sistem değişir, bütün yetkiler bir insanda toplanırsa, her sorun çözülür" dediler.

Tamam, o da oldu?

Sırada ne var?

Bunu göreceğiz, henüz kimse bir şey bilmiyor. Ancak bundan sonra Sayın Erdoğan'ın işi çok zor. Devrilen her vagondan, "makinist" sorumlu tutulur.

Devrilen ekonomi trenimiz, yerde!

Henüz ne kaldıracak makinistten söz ediliyor, ne de, üzerinden yürüyeceği raylardan. Zemin o kadar oynak ki, değil sene de bir defa kontrolü, saat başı kontrolü dahi, kazaları önlemez.

İngiltere'nin Mehmet Şimşek gibilere "kese" gösterdiği biliniyor. Ekonomi bakanlığını kaldırarak, maliye ve hazinenin başına, Damat Berat'ın getirilmesi, piyasalarda dalgalanmalara neden oldu. 

Döviz, "erik dalı" oynadı resmen!

Ekonominin üzerinde olduğu, "kaypak" zemini görebildik mi, sanmam.  Yakında, 80 milyon "erik dalı oynayacak. O zaman herkes görür. Şimdi zahmet etmeyin!

Böylesine "hızlandırılmış" bir tren, "çürük zemin" üzerine döşenmiş, "oynak" raylar üzerinde ilerlerken, herkes bildiği duayı okusun, bence. 

80 milyonu taşıyan "boyalı-cilalı" ve de "Türk Tipi" bir trenle yolculukta, başımıza neler geleceğini kestirmek, gerçekten çok zor.  

Peş peşe vagonlar ve zemin çürük!

"Allah kurtarsın!" diyeceğim, valla içimden gelmiyor, ne yalan söyleyeyim. Çünkü bu topluma dua etmek caiz değil. Ha bu arada, Şimşek Mehmet olacağına, Berat Albayrak olsun daha iyidir. 

Belki, borç alınamaz da, böylelikle yerel çare ve çözümlere yönelirler. 

Bizimkisi, bir umut!

Peş peşe vagonlar ve zemin çürük!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön