Dünden beri düşünüyorum, Atatürk bugün hayatta olsa nelerle suçlanırdı. İçimizdeki ABD ve NATO tetikçileri, ona yönelik hangi iftiraları yapardı. Yanına aldığı hocalardan dolayı, ona "cemaat" denirdi, muhtemelen.
Cemaat halinde namaz kılınca, tutardı.
Hele bir de, o hocalardan Kur'an dinlediği, Hafız Yaşar'dan Ku'an dinlerken ağladığı görülseydi, "tarikat" damgasını bile yerdi. Şeyh Ahmet Sünisi'yi Ankara'ya çağırınca hele "gizli Şeyh" dahi oluverirdi.
Şeyh Sait'i asınca "dinsiz", Şeyh Sünisi ile arkadaş olunca, "tarikatçı" olurdu. Rıfat Börekçi gibi yüzlerce müftü ile beraber olduğu için, "dinci" damgası dahi yerdi. Hele de, "Mustafa Kemal'e düşman olanlar kâfir kanı taşıyor" diyen Sütçü İmam da, "Kemalist hoca " olurdu.
Yani içerdeki ABD'ye, içerdeki NATO'ya, laf anlatmak mümkün değildi. Atatürk'ün Bektaşi dergâhına gidip, üç gün kaldıktan sonra "Cumhuriyet" kararı alması, en basitinden "Bektaşi" suçlaması yerdi. Alevi dedeleri ile resim çektirmesi, onu "Alevi Dedesi" bile yapardı.
Atatürk yaşasa ve ABD yerine "Rusya" ile yakınlaşsa, "Rusçu" iftirasına maruz kalır mıydı kalmaz mıydı? İsterse Rus vekiller ondan etkilenip, "Ne Mutlu Türküm Diyene" desinler. Kendisini "Rusçu" iftirasından koruyamazdı.
ABD'ci, NATO'cu olurlar sorun yok ama emperyalizme karşılık Rusya ile dirsek teması, zinhar büyük suç!
Amerikan kazığı Kürecik gibi yüzlerce yere çakılır sorun yok ama bir S-400 almak dahi "Rusçu" olmanıza yeter.
İçimizdeki ABD çok arsız! Zehir kusan çatal dilleri var. Engerek yanında, hiç kalır.
Atatürk yaşasa, "Şii oldu" iftirası da yerdi. İran ile pakt kur, sonra İran şahını kabul et. Bu da yetmez, yaptığın uçaklardan bir tane, İran'a hediye et. Şii-Sünni savaşı isteyen ABD için, bunlar affedilmez suçlar.
Hele de şuan ambargoya "Hayır" de!
İçerdeki kuklalarının dillerinden asla kurtulmazdı. Yani ABD ile "ortak" olmaya hiç lafları olmaz, bu ortaklıktan kimse "Hıristiyan" veya "Evangelist" olmakla suçlanmaz fakat İran yaptırımına uymazsan, "İrancı" oluverirsin.
"İsrail dostumuz" diyen Yahudi olmaz, ama "Suriye dostumuz" diyen, anında "Esatçı" olur. Veya "İran- Irak dostumuz" densin, "Humeynici-İbadici" oluverirsiniz.
Atatürk yaşasa, "Milli Ekonomi" veya "Milli İktisat" deseydi, uluslar arası kongreler düzenleseydi. Bu görüşler ülke sınırları dışına taşsa, Rusya, Çin, Hindistan başta olmak üzere dünyanın yarısı tarafından dillendirilseydi.
Neler denmezdi ki?
Yani dünya nelerle meşgul olurken, Türkiye'yi bunlar, "tarikat-cemaat" tartışmaları ile "Şii" veya "Rusçu" suçlamalarıyla meşgul ederlerdi. Oysa "cemaat" dedikleri de, arkalarında duran gücün kucağında, "tarikat" dedikleri de, Atatürk'e söverek görevlerini icra ediyorlar.
Atatürk'ü müdafaa edene, anlatana da "tarikat" diyor, ona sövene de. Hepsini bir "torbaya" koymak CIA işi? Ergenekon'da herkesi tek çuvala koydular "kirliyi" de temizi de? ABD'nin "torba" ve "çuvalları" meşhur?
Adam, "tarikatım" diye bağırıyor, ona sözleri yok. "Hepinize kan banyosu yaptıracağım" sözlerinin sahibine "mafya" demez ama zerre hukuk dışına çıkmamış insana atılan iftira davasında "mafya" arar.
Mafya arıyorsan, bu adreste değil "Tarikat" arıyorsan, hiç değil. Yok, "cemaat" arıyorsan, işte o da Amerika'da?
Hoş Geldin Atatürk, öyle battı ki bazılarına, Atatürk sevgimizi ölçüyorlar akıllarınca. Emperyalist kuşatmaya kalemi ve aklı ile modeli ve tezi ile karşı koyanların, kendileri birer Atatürk.
Bazıları, din-iman ölçer, bazıları Atatürk sevgisi?
Şu hadsizlere bak be!
Kimilerinden Atatürk soruluyor, kimilerinden din-iman!
Kiminin tekelinde din, kiminin tekelinde Atatürk. Bu iki grupta birbirlerinden beslenirler. İkisinin de ne din ile alakaları var ne Atatürk ile?
Atatürk'e "Müslüman" dediğimiz için iki kesimin saldırısı altındayız. İçimizdeki ABD'yi, NATO'yu soruyordunuz ya, işte bunlar: Prof. Dr. Haydar Baş'a, saldıranlar.
Türkiye ve Bağımsız Türkiye, saldırı altında? Bu asla tesadüf değil. Bunun "Milli Para" tezi ile çok alakası var. Batı yerine, Doğu ile temasta olmak canlarını çok sıktı. Bu politikanın fikir babasına, tezlerin sahibine yapılan taciz ateşleri, düşmanı ele veriyor.
İktidar, korkmadan bu yolda ilerlemeli.
İstiklal marşımız, "Korkma!" diye başlar!
ABD ve müttefikleri, tetikçileri, hepsi, birliğimiz altında ezilip gidecektir. Kaynaklarımızla, önce ekonomik bağısızlığa, sonra da tam bağımsızlığa ulaşacağımız günler yakın.