İdlip’te ateşi kucağımıza aldık


Türkiye, İdlip’te büyük bir tuzağa düşürülüyor. İktidar, bunun farkında veya değil ama İdlip’te yeni sorumluluklar, yeni riskler demektir. TSK “gözlem noktaları kurma” ve “çatışmasızlığı sağlama” göreviyle İdlip’te bulunuyor.

Bu bölgede, Suriye ve Rusya güçlerine olabilecek saldırıların, sorumluluğunu üstlenmişti. Yani bur gruplar saldırsa, sorumlu Türkiye, şu riske bakar mısın? 

Suriye’nin İdlip’e girmesine karşı çıkan Türkiye, Astana masasını devirme pahasına, “sivil kayıplar” diyerek, Batı tezlerini seslendiriyor, ABD'nin işini kolaylaştırıyor.

Rusya ise bir yandan Türkiye’yi masada tutmaya çalışırken, bir taraftan da Türkiye’ye yeni sorumluluklar giydirmeye çalışıyor. Pimi ABD’nin elinde olan bu silahlı grupların, ne zaman, hangi tarafa patlayacağını kestirmek çok zor…

Türkiye, İdlip’te ateşi kucağına aldı:

Türkiye, "İdlip’te silahsız bölge" mutabakatına imza attı. Anlaşmaya göre, bütün silahlı muhaliflerin bu bölgeden çekilmesini, Rusya'ya garanti etti. Bağımsız hareket eden örgütler ile TSK savaşacak mı? İyi de, ne uğruna?

ABD-Rusya arasında Suriye’de sıkıştıkça, Türkiye yeni hatalar yapıyor. Buarası, bizim için tam bir bataklık olmaya devam ediyor. İdlip, farklı bir bataklık, Afrin ayrı, Fırat’ın doğusu ise tam bir kangren.

İdlip’e baktırıp, Fırat’ın doğusu unutturuluyor. Bu proje, ne yazık ki…

Esasen Türkiye, Suriye’de ABD’nin büyük tuzağına 2011'de düştü. Şimdi ise Türkiye’ye tuzak kuran kurana… İşin acı tarafı ise Türkiye bu tuzaklara hep, kendi ayağıyla gidiyor. Pervaneler gibi ateşe koşuyorlar. İktidar sahipleri bu tuzaklara, ülkeyi koşar adımlarla neden yürütür, şimdilik muamma!..

Davutoğlu'nun "Stratejik Derinlik" masalı, stratejik bataklığa dönüştü. 

Suriye’yi ABD’nin parçalamasında pay alacağı rüyası görüp, "Emevi camisinde “namaz” hayali, Türkiye’yi büyük tehlikelere soktu. Halep’i  “vilayet” olarak görenler,  korkarım ki bu rüyada uyandıklarında, Hatay’ın sınırlarımız içinde olmadığını görecekler.

Hatay’daki Suriyeliler, yerli nüfusu geçti. Daha nasıl bir tehlike bekliyoruz. Kilis halkı, buradaki Suriyelilerin nerdeyse yarısı kadar… Tehlikede olan sadece Hatay değil. 

Suriye olayının her tarafı, büyük tehlikelerle doludur. Türkiye, Suriye konusunda ABD ve İsrail ile aynı safta olmayı bırakmadıkça, ne Suriye parçalanmaktan kurtulur, ne de Türkiye… 

İran’daki toplantıda Putin’in tatlı sert mesajlarını iyi okumak lazım. “Bu masada teröristlerin/muhaliflerin temsilcileri yok, ateşkes nasıl olsun” zılgıtı, Türkiye’nin durduğu tehlikeli zemini göstertermeye yeterli, olayı doğru okuyanlar için.

İran toplantısından sonra Rusya’dan gelen “Ilımlı muhalifler ile teröristleri ayırma görevi Türkiye’nin” açıklamaları ise bir imadan çok, aslında Türkiye’ye verilmiş yeni görevler olduğunu gösteriyor. Türkiye, böyle bir sorumluluğa girerek, kendini resmen ateşe atar. 

Türkiye’yi bu işlerin içine sokan ABD olduğu halde, sanki hiç “eğit-donat” yapmamış gibi sadece Türkiye’yi suçlaması, an meselesi. Türkiye, bir anda Lahey’de yargılanabilir. Ellerindeki FETÖ belgeleriyle “savaş suçlusu” ilan edilebilir. BM ambargosuna maruz kalabilir.

Rusya, böyle bir şeyde Türkiye’ye sahip çıkmaz. Çünkü Rusya ile değiliz, olmadık, olmuyoruz. Rusya, Astana’da bizi, "Truva atı" gibi görüyor ve bunda haksız sayılmaz. Çünkü biz Astana’da Batı tezlerini savunuyoruz.

Türkiye’deki yatırımları düşünerek, kılı kırk yaran Putin, sanmayın ki bütün bunları yutuyor. Bu adam, KGB’de yetişmiş, her türlü savaş tekniğini bilen eski bir ajan. 

Adam savaş uçağı kullanmasını bilen, denizaltı ile dalabilen, bütün motorlu araçları kullanabilen biri. Hatta çok iyi ata binen, aslan avlayabilen biri… 

Bunlar önemli mi, diyenleriniz olabilir. Rakibinizi tanımanız lazım. Savaş uçağı kullanmakla, belediye arabası sürmek, aynı şey değil. Belediyede yetişmek ile KGB’de yetişmek, inanın çok farklı. Rusya yönetim kadrosu KGB’li iken, bizim yönetim kadromuz İBB'li!..

Geçenlerde bir resim gördüm. ABD başkanı Reagan ile Sovyet lideri Gorbaçov, Kızıl Meydan’da turlarken, ajan Putin, hemen enselerinde geziyor. Boynunda fotoğraf makinesi, gazeteci kimliği ile yanlarında…

Adam, dünyayı tanıyor. Silahları tanıyor. Rusya’yı tanıyor. Türkiye’yi ve İran’ı tanıyor. ABD’yi çok iyi tanıyor. Sen bu adamı, İdlip’te ABD ile Afrin’de Rusya ile olarak, kandıramazsın. 

Mümkün değil…

O sebeple Türkiye, meşru Suriye yönetimi her kim ise onunla diyaloga geçip, arada İran’ı ve Rusya’yı çıkarması lazım bir. Düşürüldüğü Suriye tuzağında, Rusya ve İran ile kalıcı anlaşmalara yaparak çıkmalı ve askerlerimizi tehlikeye atmadan, bu bataklıktan çıkmalı, bu da iki.

Hareket ettikçe batmak yerine, tek hamleden bataklıktan kurtulmalı. Yanlış politikada ısrar, daha büyük felaketler getirir. Türkiye için en büyük tehdit İdlip değil, Fırat’ın doğusu… ABD’yi buradan kovacak adımlar atmalıyız.

İdlip’te 130 örgütü ayıklamak niye bizim görevimiz olsun. TSK’yı bunlara “kalkan” yapmak, Türkiye’ye ne kazandırır. CIA ayırsın bunları, bize ne? CIA getirdi, biz niye koruyoruz? Eğer endişemiz “sivil halk” ise Yemen’i de hatırlayın. 

Burada başka bir şey var!

Ama kalsın!

İdlip’te ateşi kucağımıza aldık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön