Vali olmuş ama…

Tam da, "Vali olmuş ama adam olmamış" dedirten bir olay. Vali, aşura gününde konuşuyor:  "Taht ve rant için Müslümanlar birbirlerinin kanını dökmüşler" diyor. Şaşı gözlerle gerçeklere bakmak, budur işte.

Anlatacaklarım, Sayın Vali ile ilgili değil, bir zihniyet ile ilgilidir. Bu, bir yere not edilsin önce!

Mevlana şaşı müridine "testiyi kır" diyor, mürit şaşı olduğu için "hazret hangisini kırayım iki testi var" diye soruyor. Hazret "birini kır, ötekini kırma" diyor. Mürid, testiyi kırdığında, ikinci bir testi olmadığını görüyor.

Kerbela'da iki taraf var. İki tarafın bir taraf hak, öbür taraf batıl… Bir taraf koltuğu kurtarmaya çalışıyor, öbür taraf İslam'ı… Bir taraf rantı kurtarmaya çalışıyor, öbür taraf tevhidi. Bir taraf hak, öbür taraf batıl…

Bu gerçekleri görmeyen göz, ancak Emevi valilerinde olabilir. Bir taraf Hz. Hüseyin, Allah'ın "tertemiz" dediği Ehl-i Beyt, öbür taraf ehl-i küfür. Bunda asla şüphe olmaz. Allah'ın ayetlerine muhalif olmak, "küfür" ile izah edilir.

Allah, Ehl-i Beyt'e "tertemiz" derken, onu nasıl "rant-koltuk" veya "siyaset için" yollara düşmüş olarak adlandırabilirsiniz. Bu dedikleriniz ancak Yezit ve babası Muaviye için geçerli olabilir. Muaviye için denilmesi gerekeni, Ali için derseniz, burada cehalet değil, kasıt var.

Haklarında onlarca ayetin binlerce hadisin olduğu, Ehl-i Beyt hakkında olumsuz yorumlar, kişiyi, İslam'dan çıkarır. "Kerbela siyasi bir olaydır. Kerbela'da Müslümanlar, taht kavgası için rant kavgası için bir birleriyle çatışmışlardır" dedikten sonra, diğer tespitler yüzde yüz doğru olsa ne yazar. Evet, Kerbela'da bir siyaset vardı ama Emevi siyaseti. Peygamber evlatlarını siyasetlerine, engel gören, bunun için haçlı ile dahi ittifak eden, "kirli" bir siyaset vardı. Siyaset İslam'ı, Peygamber İslam'ını yok etmek istedi.

Hak ve batıl anlamda ortada iki taraf var ama güç anlamında iki taraf yoktur. Hz. Hüseyin bir ordu toplayıp da Yezit'in üstüne gitmiş değil. Veya Kerbela'ya 75 kişiyle savaşmaya gidecek kadar saf değil. Ailesi ile birlikte Kufe'ye giderken, çevreleniyor ve acımasızca katlediliyor.

Diyelim öldürdünüz, ulan öldürmenin de bir namusu var. Atların ayakları altında çiğnetmek ne demek? Başını kesip, bir değneğe takıp dolaştırmak ne demek?

Bunlara "Müslümanlar" diyenin, Allah belasını versin. "Şiilere bakıp Yezit ve Muaviye'ye lanet okumayın" diyenlere, lanet olsun. İslam'ı babadan oğla saltana çeviren Muaviye, birileri için "değer" olabilir. Ama Muaviye, İslam elbisesi giymiş bir çakaldır.

Asıl, Yezit'e rahmet okumak, Müslümanların birliğini zedeler. ABD'nin Şii-Sünni savaşı çıkarmak istediği bir süreçte, sanmayın ki bunlar "Sünni", bunlar görevli…

İmam Azam Ebu Hanife, İmam Şafii gibi bütün mezhep imamlarımız, baba Muaviye'ye dahi lanet okurlar.

İmam Şafii, Ehl-i Beyt ile ilgili ayetlere dayanarak, "Ehl-i Beyt'i sevmek farzdır" diyor. Peki, "Sünni" kimlikle dolaşan bu suniler kim? Bunlar, ABD ve İsrail Sünnileri herhalde!..

Kerbela'ya bakış, siyasi değil, imani bir olaydır. Çünkü Allah'ın "tertemiz" dediklerini, "kirli" göstermek, bir itikat olayıdır. 

Kerbela, Allah'ın seçimi ile kulların seçiminin çatıştığı bir meydandır.

 Kerbela, Allah'ın seçtikleriyle, Emevilerin seçtikleri arasında bir savaştır.

Kerbela, vahyin evi ile şirkin evinin meydan muharebesidir.

Kerbela, "gerçekten iman etmişler" ile "gerçek iman etmemişlerin" savaşıdır. 

Yok, olma tehlikesiyle karşı karşıya olan İslam'ın, Allah'a kurban sunduğu mekândır Kerbela.

Bu kurban, her candan olmazdı. "Tertemiz" ve tek temizden olmalıydı.

Öyle de oldu.

Kerbela'dan sonra, tabi ki ayet inmedi. Kerbala'nın ayetleri önceden inmişti. "Ehl-i Beyt'i sevin" demişti, Kur'an. Sevmek şöyle dursun, katlettiler. Allah, "düşman olun" deseydi, farklı daha ne olurdu, bilmiyorum.

Kerbela ve Ehl-i Beyt, bugün de imtihan olduğumuz bir alandır. Sünni kesim, Ehl-i Beyt'i sevmeseydi, çocuklarının adlarını Yezit ve Muaviye koyardı. Her Sünni evde Hasan, Hüseyin, Ali ve Fatıma var.

ABD ve İsrail Sünnilerine dikkat edin!

Yemen'de, insanlar açlıktan ölüyorlar. Hayatta kalmak için, ot yiyorlar. Komşusu Suud'ta ise milyonlarca Müslüman, kurban kesiyor. Üstelik bu etlerin, ABD askerlerine ulaştırıldığı haberleri doğruysa, Allah, tez zamanda belalarını versin.

Hiç dikkatinizi çekti mi, Türkiye'de kurban toplayanların Yemen'e kurban eti ulaştırdıklarını? Onlar ancak ABD'nin izin verdiği yerlere et ulaştırırlar.

Kerbela'yı doğru okumayanlar, işte böyle emperyalizmi doğru tanımlayamazlar. ABD'ye uşak olmaya mecbur ve memur olurlar. ABD ve İsrail, Sünni tarafı gazlıyor.

 Hatta İsrail, Katar'ı Sünnilikten atmıştı! 

İçinde, ABD ve İsrail'in çıktığı bir yol, kesinlikle BOP yoludur. Bu böyle biline

"Katil Esad ile el sıkışmayız" inadı,  zannetmeyin ki, ABD ve İsrail'den bağımsız, kuru bir inat. "Katil Esad" ile el sıkışmayan, katil Trump, katil Netanyahu, katil Barzani ve katil Öcalan ile el sıkışmaya devam eder.

Neyse, çıktım ben!

Vali olmuş ama…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön