Tesadüflere inanmayı bırakalı çok oldu. Özellikle de Türkiye'nin son 20 yılını, iyi gözlemlemiş birisi olarak söylemeliyim ki, bu ülkede ben trafik kazasını bile tesadüf bulmam. Hele de bu "kaza" Susurluk’ta olursa!
Sizler tesadüflere inanır mısınız?
Bence sizlerde inanmayın!
Dünyanın en belalı coğrafyasında oturuyoruz. Türkiye'yi kazanan dünyayı kazanır, Türkiye'yi kaybeden ise dünyayı kaybeder. Bunu özellikle ABD için söyledim.
Türkiye'yi kontrol eden, dünyayı kontrol eder. Çünkü o kadar kritik bir coğrafyaya sahip. Türklerin bu coğrafyada oturması da tesadüf değil. Dünyanın huzuru için, bizlerin bu coğrafyada olması, ilahi bir taksimattır.
Bill Clinton 1999 yılında TBMM'de Türkiye ile alakalı çok önemli bir laf etmişti. Ama o günlerde basınımız bu mesajı tartışmak yerine Clinton'un burnunu sıkan Erkan bebeği konuşmuştu.
Clinton, "20. Yüzyıl'ı Osmanlı'nın yıkılışı belirledi. 21 Yüzyıl'ı da Türkiye'nin geleceği şekillendirecek" demişti. Acaba bugün Türkiye'yi yönetenler veya yönetmeye talip olanlar, kendi ülkelerine böyle bir gözle bakabildiler mi?
Sanmıyorum, eğer baksalardı, Türkiye bugün karşı karşıya kaldığı birçok sorunla boğuşmayacaktı. "21 Yüzyıl'ı Türkiye'nin geleceği şekillendirecek" tespiti, ABD'ye hangi önlemleri aldırmaz veya ABD'yi hangi projelere yöneltmez.
ABD, Türkiye'nin farkında!
Bu yüzden NATO ile Türkiye'nin içine girmiş. Bununla yetinmemiş, FETO denilen yapıyla da içine girmediği sülale bile kalmamış adeta.
Ankara'da bir dönem, CIA ile MİT'in aynı binayı ortak kullanmalarını da not edelim bir yere. Bugün durum ne bilmiyoruz. 15 Temmuz'dan sonra sanırım, bazı gerçekler görülmüştür artık.
Rusya ile yakınlaşma ihtimali hiç mümkün olmasın diye Rus uçağı düşürülmedi mi? İki ülkenin ‘devlet aklı’ nihayet sağduyuda buluştu, bu defa ‘polis’ kimliği edinmiş biri, Rus elçisini kameraların önünde öldürdü.
Buna, Türk polisi denebilir mi?
‘Polis’ kimliği edinmiş düşman askeri…
Belli ki ABD, Türkiye'yi Rusya ile düşman etmek istiyor. Çünkü Türkiye'nin Rusya ile yakınlaşması, ABD için kabul edilemez bir kayıp.
“Türkiye'nin geleceğinin dünyayı şekillendireceğine” inanan bir ABD var karşımızda. ABD, senin geleceğini sana bırakır mı? Girmediği parti bırakır mı? Giremediği partiye bu ülkede iktidar veya muhalefet görevi verdirir mi?
Elbette ABD tanrı değil ama ABD’nin milyonlarca kulu var bu ülkede.
Türkiye, seçimlerde kendi geleceğini oylamadı, her seferinde ABD'nin geleceğini oylamıştır. Ve ne yazık ki, her seferinde ABD kazanmış, Türkiye kaybetmiştir. Partilerin isimleri değişmiş ama programları değişmemiştir.
Ancak dünyayı değiştiren önemli bir gelişme, Türkiye'de değil de Rusya'da gelişince ABD'nin eli kolu bağlandı. Türkiye için yazılmış bir tez, Duma'dan dünyaya yayıldı. "Milli Paralarla Ticaret" tezi, ABD'ye şamar gibi indi.
Doların arkasında Pentagon olmasına rağmen, "Milli Para" dünyada tsunami etkisi yaptı. Türkiye'yi dahi etkilendi. İktidar, neredeyse "benim icadım" dedi. Prof. Dr. Haydar Baş adına "tescilli" olduğu görülünce, farklı yollara girildi.
Baş Hoca'nın evi önünde korumalarına saldırıldı. Oğlu Hüseyin Baş, yara almadı ama kayın biraderi Mustafa ağır yaralandı. Günlerce komada kaldı. Şükür ki Hak bağışladı.
Borç ve alacak davası "ağır cezalık" yapıldı. Alacaklının ağır cezada yargılandığı dünyada başka bir dava örneği bulamazsınız. Alacak davası örgütlü organize suç davasına dönüştürüldü. Her şeye rağmen, hukuka güvenimizi muhafaza ediyoruz.
Türkiye'de Atatürk düşmanlığının arkasında CIA olduğu açık ise Hoş Geldin Atatürk eserinin sahibi Sayın Baş'ın hedef olmaması mümkün değil. Ve en son Susurluk'ta olan hadise, çok iyi araştırılmalı, sorumlular hesap vermeli.
Evladını kışlaya teslim etmeye giden bir insanı, dönüşte ‘hedef’ yapmak, bir ‘kumpas’ ve ‘tezgâh’a çekmek ancak Hollywood filmlerinde olabilir.
Konvoy halinde ilerleyen araçlar içinden 34 BTP… plakalı aracı ayırıp "içinde terörist" var demek, çok tanıdık bir ağız… Böyle şeyler ancak Kurtlar Vadisi'nde olur sanırdık. Olayın Susurluk'ta olması da çok manidar…
Şimdi gel de tesadüflere inan!
Gel de, FETO kokusu alma bu işte!
Gel de bu işlerdeki ‘düşman eli' görme!
Arakasındaki karanlık güçleri hesaba katma!
Türkiye, ABD için bu kadar önemli iken, Türkiye'de doğan bir tezin ABD'yi ne kadar zorda bıraktığını, dünya liderliğini kaybettirdiğini, dahası; Türk milletini Sayın Baş'ın "Atatürk Vatandır" gerçeğinde birleştirdiğini, Alevi-Sünni planını boşa çıkardığını hesaba katar, alt alta toplarsak, Susurluk'ta ‘kaza’ süsüyle ne yapılmak istendiğini anlarsınız.
Sayın Haydar Baş'a saldırı, vatana saldırıdır. Ona doğrulan silah, vatana doğrulmuştur. Teröristi BTP aracında değil, o araca silah doğrultanlar arasında, kahraman polislerimiz arasına ‘sızıntı’ yapma ihtimalinde arasak iyi olur.
Emri veren silsileyi takip edelim, kripto FETO ve kripto NATO’culara çıktığı görülür. Bakan Soylu'ya ve iktidara düşen vazife, bu kumpasların arkalarındaki gücü, deşifre etmeleridir.
BTP camiası olarak liderimiz etrafında, hukuk içinde kalarak çelikten bir duvar olduğumuzu, buradan dünyaya haykırıyoruz. NATO'nun, FETÖ'nün ve içimizdeki kuklalarının oyunları, bize sökmez.
Biz dünyanın çözemediği sorunları çözmüş bilge bir insan ile beraberiz. Bizim arkadaşlarımız liderlerinden ilim irfan tahsil etmiş, vatan ve Atatürk aşkı, Allah, peygamber ve Ehl-i Beyt aşkı tatmış, bu çağın en mümtaz şahsiyetleridirler.
Polis kimliği edinmiş ajanlara dikkat!