‘Kuş beyinli’ demek kuşlara hakaret!

Şansızlık işte…
Az önce başlık farklı, konu kısmen farklı bir yazı yazdım, tam bitti derken elektrikler gitti ve yazım uçtu. Şimdi aynı şeyleri yazmak istesem, mümkün değil. O da geldi geçti…
Neyse, bunda da bir hayır vardır.
Dostlar!
"Böyle giderse ülkede ekmek kuyrukları olacak" diyeli, çok oldu. Bakın, sebze kuyrukları başladı. "Başka kim var ki!" inadı, sonunda vatandaşı "kuyruk" yaptı. "Vatandaşlık Maaşı" alıp paşa paşa oturmak varken, şimdi kuyruklarda sürünüyor herkes.
"Nereden verecek!" diye diye kapitalizme kuyruk oldu.
İsteyen "varlık kuyruğu" desin, isteyen "yokluk kuyruğu", böyle bir tartışma içine girmeyeceğim. Neticede ‘kuyruk’ olmak, kötü bir şey. 
“Kuyruklar”, kapitalizmin doğasında var. 
Kapitalizm, kuyruktan soyar.
Ortada bolluk olsa, ‘kuyruk’ olur mu? 
Kimse aklımızla dalga geçmesin!
Fakat emin olun, vatandaş bunu hak etti!
Yahu, süründüreni bir daha seçiyor. "Size para vereceğim" diyeni seçmiyor. Nerden nasıl vereceğini kalem kalem açıklayan Haydar Hoca'ya, "Nerden vereceksin!" diyor.
Gel de kahrolma!
Adamlar "havlu" atıyor, vatandaş 1 liralık havlu için birbirlerini eziyor. Yazık, Türk milleti bu olamaz.
Haydar Hoca'nın, her ay ödeyeceği "Vatandaşlık Maaşı"nı almak için sandıkta bir oyu çok gördün, şimdi bir “havlu” kapmak için koşuyorsun!
Çeyrek kilo ‘çay’ için kadınları eziyorsun!
Üzerinde "AKP" yazan torbayı kapmak için, nerdeyse sen o torbaya gireceksin!
AKP, 17 yıldır altını, petrolü, bor'u, yabancılara peşkeş çekti, “havlu” ile çeyrek kilo “çayı” da sana atıyor. 
Ne rezil bir görüntü Allah'ım!
Açlıktan ölsem, o araba peşinde koşmam!
Şereflice ölmek daha iyi!
İnsanlarda onur da kalmadı.
Babam, davarlara daha saygılı ot atardı be!
Kışın, sabah ve akşamüzeri koyunlar yemlenirdi. Keçiler atlardı koyunlardan erken otu kapmak için, babam, sakalından tutardı keçinin, burnuna bir tane indirirdi. Artık "yemleme" işinde, keçiler babamı görünce kaçar, öncelik koyunların olurdu.
İnanın, babamın keçileri kural bilirdi.
Bu ne ya!..
Altı, üstü, yarım kilo çay…
Alsan ne olur, almazsan ne olur.
Bu ülke çok zengin kaynaklara sahip… Bu kaynaklar, yabancıların ve bir iki yandaşın elinde. 
Haydar Baş sistemi diyor ki;
Bu “kaynaklar sınırsız” ve 80 milyona ait. Bu nu devlet-millet ortaklığıyla işletip, vatandaşın cebine aktarmalı. “Vatandaşlık Maaşı, Ev Hanımı Maaşı” şeklinde maaş çeşitleri ile zaten GSMHS’da kişi başında düşen milli gelire denk geliyor. 
Kağıt üzerinde her birimize ait gibi gözüken mili gelir, Haydar Baş formülü ile tüketicinin cebine adil bir şekilde dağılıyor. Tüketici, alım gücüne kavuşuyor.
Sağcısı, solcusu, dinlisi, dincisi, dindarı veya dindar olmayanı, herkesin kabul ettiği şey, “milli gelir adil bir dağılım ile tüketici cebine girmiyor” şikayeti, değil mi?
Bunun formülü bir Türk’te, bunun çözümü, Milli Ekonomi Modeli’nde… Dünya Prof. Dr. Haydar Baş’tan alıyor. Yani biz neden inat ediyoruz?!
“Haydar Baş’ın arkasında Amerika yok” diye mi?
Amerika olsa, koşarsınız, “havlu” peşinden koşmaktan daha yüksek bir hızla… Haydar Baş’ın arkasında, Allah var. Sen, arkasında Allah olandı değil, ABD olanı seçiyorsun ve kaybediyorsun. İnananlar için dünya, imtihan yeri.
Senin böyle bir inancında kalmadı belli ki!
O sırtını Allah’a dayamış, “Ben siyasetimi son nefes için yapıyorum” diyor. Size ahirette ‘cennet’ vaad etmiyor. Haydar Baş, size cenneti dünyada sunuyor. Haydar Baş’a “nereden verecek” diyenler, esasen diğerlerine “siz neden veremiyorsunuz?” diye sormalılar.
Bu cennet vatanda, cehennemi neden yaşatıyorsunuz?
Bu cennet vatanda;
Buğday mı yetişmiyor, pirinç veya mercimek? 
Sarımsak, soğan ve patates mi yetişmiyor? Kanada’dan mercimek, ABD’den pirinç, Çin’den sarımsak, neden alıyoruz? Tanzim’de satılan her şey ithal. Allah’tan korkmaz mısınız!
Bu ülkenin kaynakları yok mu?
17 yıldır, doğalgaz vardı da, neden çıkarmadınız?
Boğaz’da çift akıntı 2500 yıldır var. 25 yılda neden enerji üretmek aklınıza gelmedi?
Bu yerel seçimlerde mi hatırladınız!
“Kaynaklar Lozan’da verildi” dediniz. Peki yandaşlara da, Artvin-Gümüşhane altınlarını işletmek Lozan da mı verildi!?
Vatandaş ola da, sora!
Altını, gümüşü, boru, toryumu, soracak vatandaş, bir “havlu” peşinden koşmaz. Bir havlu için kadın-çoluk çocuk ezmez. 
Kuşlarda bile bu beyin yok!
Karga dahi bir kemikten yağ çıkarmak için, yükseklerden çatılara bırakıyor. Karga karga iken kemik içinden yağ çıkartır, bizim “akletmezler” dağları, taşları altınlarla dolu iken, ülke toprakları petrol denizi üzerinde yüzerken, denizleri petrol ve doğalgaz ile dolu iken, çeyrek kilo çayın peşindeler.
‘Kuş beyinli’ demek kuşlara hakaret!
‘Kuş beyinli’ demek kuşlara hakaret!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön