Anzak tüfeğiyle Türklüğü hatırlamak!

İnsan bazı olayları sadece ibretle izler. Diyecek bir söz, hatta konuşacak hal dahi bulamaz. Bu çaresizlikten ziyade, aslında, bir şok halidir.  ABD/İngiltere destekli, Anzak terörü, bu şok halini yaşattı hepimize.
Bu olayda;
 Batı’nın yüz haline dikkat ettiniz mi?
Veya yüzsüzlüğüne ve iki yüzlülüğüne?
Süreci izliyoruz ama saldırgan ya “deli” çıkacak veya “aşırı göçmen karşıtı”  falan, filan çıkacak. Yani bu katile ne “terörist” derler, ne de “Hıristiyan terörü”. Bir kaç gün sonra da unutulur gider zaten.
Ölen Müslüman ne de olsa… Müslüman kanı çok ucuz çünkü!
Her gün Müslümanlar, birbirlerini öldürüyorlar zaten. Arada Hıristiyanlar öldürmüş çok mu!
Batı’nın yüz halini konuşuyoruz da, ya Müslümanların binbir halini neden konuşmuyoruz. Yemen’de hemen her gün camide Müslümanlar öldürülüyor. Suud uçakları  her gün cami bombalıyor. 
Ne kadar gündemimizde?
Hiç.
Türkiye’de İslamcı bir iktidar ve bu iktidarın “güçlü” bir basını var. Bu basından, hiç Yemen’de bir katliam olduğu yazıldı, çizlidi mi? Çünkü katliamı Suud yapıyor. Arakasında İsrail ve ABD var. Yanında da, bizim(!) sessiz AKP var.
İsrail bombalarıyla Müslüman’ı, hele de Şii Müslüman’ı, eğer Suud Müslümanları(!) öldürüyor ve de bunlar Sünni-Selefi-Vehhabi ise çıt yok. Ya, bu nasıl bir anlayış!
Müslümanların uyanmaları için, ille de İskoçlu katiller mi camide katliam yapmalı?! Bosna’da Müslümanlar Sırplar tarafından katliama uğratılırken, tepki süper ama Müslümanlar, ABD-İngiliz-İsrail yetiştirmesi IŞİD tarafından veya Suud tarafından öldürülünce tepki sıfır.
Olay bu tarafıyla dahi bir “mühendislik” olayı. Bir algı mühendisliği söz konusu…
İşin bir başka vahim tarafı ne biliyor musunuz?
 Bazıları, Müslüman’ın Türk, Türk’ün Müslüman olduğu gerçeğini, bir katilin tüfeğinden öğrendiler. O tüfek, kafalara doğrultulmadan “Ne Mutlu Türküm Diyene” gerçeğini keşke anlasaydık.
Keşke, Türklük ayaklar altına alınmasaydı. 
keşke, andımız yasaklanmasaydı.
Keşke “Türküm” demekten rahatsız olunmasaydı.
Keşke ‘Türklük’ düşman tüfeği ile hatırlanmasaydı.
Şimdi bazıları, “Dinler Bahçesi” açmış bir iktidardan, on binlerce kilisenin açılmasını, imar yasasında yaptığı bir değişiklik ile sağlamış bir iradeden, “Ayasofya’yı camiye çevrilmesini” bekliyor. 
Ya çok saflar veya çok ahmaklar!
Tabi ki ben, ibadete açılmasından yanayım. Fakat “besmele” ile kilise açan bir anlayıştan, bunu bekleyecek kadar da saf değilim. İktidarları döneminde yüzlerce cami yıktılar, on binlerce kilise açtılar ve ilginçtir halen “çok Müslümanlar”!
Dikkati mi çeken başka bir şey oldu: 
“Ayasofya cami olsun” diyenlere karşı verilen cevaba, nasıl sinirlendiler. İyi de, sizler, “Ayasofya cami olacak” sözÜ vere vere iktidara gelmediniz mi? Taksim’e cami” diye diye İstanbul’u almadınız mı?
Düşman tüfeğinde, “Ayasofya” vurgusu olunca, çok doğal değil mi, insanımızın bu talebi. Çok sıradan değil mi? Ayrıca, bir hak değil mi?
Kızmak ve sinirlenmek neden?
Bilmediğimiz başka bir şey mi var?
Yoksa, BOP içerisinde Ayasofya’nın kilise olması da  mı var? 
09/07/2012 tarihli Yeni Mesaj’daki köşemde, “Çamlıca’ya cami karşılığında Ayasofya Kilise mi yapılacak?” sorusuyla bir yazı kaleme almıştım. 7 yıl önce yazılan bu yazı, okunsun bence!.. (http://www.yenimesaj.com.tr/camlica8217ya-cami-karsiliginda-ayasofya-kilise-mi-yapilacak-H1214188.htm)
CHP, Ayasofya’yı kiliseye çevirse kıyamet kopar ama bir “mühendislik” gereği, bu işi Çamlıca tepesine cami kondurmuş AKP yaparsa, tepki sıfır olur. Bunca kiliseyi CHP açsaydı, çoktan “dinsiz” olurdu ama AKP olunca, halen “Müslüman” kalıyor!
 İlginç olan başka bir şey ise Çamlıca’da oturan biri olarak söylüyorum. Çamlıca’da bütün camiler boş olduğu halde, Çamlıca’ya cami yaptılar.
Yani ne Ayasofya’nın cami olarak açılmaması cemaatsizlikten, ne de Çamlıca’ya cami yapılması, camilerin dolmasından… Birisi küresel bir hesap ve oyun iken, diğeri tamamen siyasi bir hesap ve oyun.
O camide kim namaz kılarsa, namazı “siyasi” olur. “Caminin temelinde takva olmalı”, siyaset olmamalı. Nokta.
Kıymetli dostlar!
Katil tüfeği ile uyanmak ne acı… Tarihi gerçekleri bir katilin tüfeğinde okumak, ne kadar onur kırıcı. Bir katilin silahı ile Türklüğü hatırlamak, ne kadar tarjikomik…
“Haçlı seferleri iyi bir şey” diyenlerin, Haçlı Seferleri’ni “kültürel alış veriş” olarak görenlerin, değil bir katil, binlerce katil tüfeği görmeleri, Türklüğe sarılacaklarını sağlamaz. Ancak bilmemiz gereken şu ki, Yeni zelanda olayı, ikinci 11 Eylül’dür. 
Trump’ın açıklaması,  Batı’nın gerçek fail olduğunun göstergesidir. Fakat biz, biz değiliz. Korkacakları “Türk” değiliz. 
Diyalogcu, AB’ci, NATO’cu, Türk olur mu!
Atatürkçü Türk olunmazsa, işte böyle, AB’ci, NATO’cu, Diyalogcu Türk olunuyormuş, şekil a’da görüldüğü gibi…
Prof. Dr. Haydar Baş Bey,  yıllar önce ben talebe iken, bir konferansta, “Korktukları şey olun,Türk olun!” demişti.  Şimdi daha iyi anlıyorum, bu sözün manasını.
Anzak tüfeği ile Türklüğü hatırlamak çok acı olsa da, akşamdan sonra günaydın! Bari sadece  “Ayasofya” demeyin, “andımız geri gelsin” deyin. Türklüğü unutmamak, andımızla mümkün. 
Türk kalmak, Atatürk ile mümkün.
Anzak tüfeğiyle Türklüğü hatırlamak!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön