Diyarbakır’da bir baba, bebek maması çalarken yakalandı.
Ağla Türkiye’m ağla!
Sen kendine ağla…
Bir babanın mama çalmasına mı ağlayacaksın, malı götürenlere işlemeyen hukukun, mama çalan bir babaya işlemesine mi ağlayacaksın. İstediğine ağla…
Ekonomide iç karartıcı tablo, her geçen gün daha da kötüleşiyor. Mart ayı, Şubat'a göre daha kötü. Nisan ayı, Mart'a göre daha kötü olacak. Hele yazın, kavrulacağız ama sıcaktan değil!
Ne rakam isteyin benden, ne istatistik… Elini herkes cebine soksun, yeter. Her ay, bir önceki aya göre daha kötü olduğumuzu, bu ülkede yaşayan herkes, yaşıyor ve görüyor. Yandaşlar bile bağırmaya başladı.
Yoksulluk Türkiye'ye 404 gibi yapıştı!
Yoksulluğu üzerimizden söküp atacak kadro Meclis'te yok. Ekonomi ile alakalı sayın liderlerden bir şey duyan var mı? Meclis'tekileri kastediyorum.
Meclis dışında Haydar Hoca dışında ağzına ekonomiyi alan yok. Sanki ekonomi konuşmak günah… "Ben düzeltirim" diyen var mı? Hayır. Aslında yoksul olmayı, bu halk kendi istedi. Kendi düşen ağlamaz. Şimdi zırlasa, yoksulluk kendini bırakmaz.
Memleketi Akçaabat'ta Baş Hoca, "Ben sizden oy dilenmiyorum, ben sizleri kurtarmak istiyorum" diye tekrarladı. İşi bilen insanlar böyledir, eyvallahı olmaz. "Kurtulmak istemiyorsan, sen bilirsin" der.
Bu, işi bilme tavrıdır.
Bu, “benim size değil, sizin bana ihtiyacınız var” tavrıdır. İşin ehli, böyledir. Eyvallahı olmaz. Eğer, “son nefes için siyaset yapma” anlayışı olmasın, evinden dışarı çıkmaz. Dünya onu dinleyecek, 200 kelime ile konuşan insanlar dinlemeyecek.
Çok zor bir imtihan, gerçekten.
Çocuktum, ilçemizde bir 'deli doktor' vardı. Adam deli değildi fakat fırça attığı için halk ona 'deli doktor' derdi. Zaten, bu toplumda insan niye akıllı olur, onu da bilmem!
Gelir doktora, bilgiçlik taslar, adam da 'git geber!' derdi. İyi derdi ama. Bazen de adam durur durur, ölmeye yakın doktora giderdi. Doktor 'niye geldin ki, geberseydin ya!..' derdi. Adı bu yüzden 'deli doktor'a çıkmıştı.
Biz de bazen, bu gerçekleri anlat anlat, tablo aynı olunca “seçmeyin, sürünün” diyoruz, vallaha!..
Neyse…
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, Cumartesi akşamı "Ben 6 ayda düzeltmezsem namerdim, ama bunlar 60 yıl da kalsa düzeltemezler" dedi. Şuan “5 harfli liderler” ve Bahçeli, hepsi birleşsinler, Türkiye'yi bu ekonomik darboğazdan 160 yılda bile çıkaramazlar.
Türkiye'yi 'battı' gördükleri için artık Türkiye'ye para vermiyorlar. Yani borç para alma dönemi sona erdi. "Sürdürülebilir borçlanma" hikayesi çoktan bitti. Borç ile borç ödeme durumu yok artık.
Deniz bitti!
Ekonomi de ne gaz kaldı, ne fren!
Dolar/faiz oyunu da artık tutmuyor. Hem faizi, hem de dövizi baskı altında tutamazsın. Bu işler artık, döviz/faiz/borsa üç kağıdı ile imkanı yok yürümez. Ya, "6 ayda düzeltirim" diyen adama gideceksiniz.
Hiç başka yolu yok.
AKP ile ne oldu biliyor musunuz? Türkiye'yi sıcak paraya boğdular. Ülkeyi idare edenler zannettiler ki, bu paralar geri hiç ödenmeyecek. Hep böyle akacak.
Hazineye koydukları yabancı para ile hava attı durdular. Ayakları yerden kesildi, hepsinin. "Uçuyoruz" dediler. Vatandaş da uçtu!
Şimdi hem vatandaş, hem siyaset şapa oturdu. Elin parası ile mutluluk olur mu? Üretim yok, bir şey yok. Sıcak para, bankalar üzerinden vatandaşa 'kredi' olarak dağıtıldı. Kredi ile ev ve araba aldı herkes.
Yolda geçenlere bankalar kredi kartı dağıttı.
Ne oldu şimdi:
Para muslukları kesildi. Herkes kıvranıyor. Sıcak para uyuşturmuştu insanları. Kimse sağlıklı düşünemez olmuştu. Hacısı, hocası dahi kredilere koştu. 'Kira öder gibi öde' sözüyle büyülendi herkes.
Bankalar artık para satmazsa da olur!
Bu defa ev ve araba satıyorlar. Emlakçılık ve galericilik yapıyorlar. Tefecilik, mafyacılık, en geçerli 'iş' oldu. Herkes ağlıyor, herkes huzursuz. Varlık Fonu da satışa çıktı. Kala kala üç beş parça şey kalmıştı, onlar da gidiyor.
“Varlık kuyrukları” artacak, “Varlık Fonu” yok paraya gidecek.
Devletin gelir getiren hiç bir şeyi kalmadı. Tek gelir, vergi ve cezalar oldu. Vatandaş zaten ödeyemiyor. İnim inim inlemek ne kelime… Deli doktor gibi 'beter olun!' diyeceğim, lakin biz de içindeyiz!
Vatandaşın yoksulluğu mu büyük, inadı mı? Bugüne kadar inadı büyüktü. Şimdi yoksulluğu inadını geçtiği için, Akçaabat yoluna düşecek herkes.
Rus akademisyenler, az mı gitti geldiler Sarıtaş Mahallesi’ne. Şimdi o yokuşu çıkma sırası millette!
İsterseniz gelmeyin sürünün!
Valla siz bilirsiniz!
Ağla Türkiyem ağla!