FETÖ gölgesi adliyelerde yok olmadı

8 Şubat 1998'de Papa'ya bir mektup verdi. Mektupta "Papalık Konseyi misyonunun parçası" olduğunu dünyaya ilan etti. 
Kim?
FETÖ elebaşı, Gülen.
Papa'sına gitmeden bir hafta önce bir mektupla "gittiğin yol yanlış ve batıl" diye uyarıldı. "Hocaefendi" olarak ün salmış birine "İslam'dan başka 'ilahi' bir din yoktur" dendi. Ne kadar acı değil mi?
 
"Hoca" bilinen biri, Allah'a savaş açmış, “Allah katında din İslam’dır” ayetine muhalif, 'paralel' bir din icat etmiş, herkes onun önünde el pençe duruyor. Bir tek insan uyardı onu: Prof. Dr. Haydar Baş...
 
Gülengiller bu gafletten ve ihanetten uyanmayınca, vazgeçmeyince, "Vatikan misyonunun parçası olduğunu", bari  halka anlatalım dedi. Heyhat, halk kanser hücreleri gibi bunlar tarafından sarılmış.
 
Parti genel başkanlarına, gönüllü kuruluşlara, vakıf ve derneklere ekipler gönderildi. Kimse diyemez "Haydar Baş  Bey bizi uyarmadı, bilgi ve belgeler sunmadı" diye. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'ndan, Tayyip Erdoğan'a kadar…
Kim nerede, nasıl ve ne zaman uyarıldı, tek tek yazabilirim burada ama konumuz bu değil. Gülen'in şahsıyla ilgili bir derdimiz yoktu, istediği dini seçebilir ama "Müslüman" biliniyor, "hoca" biliniyor, İslam ve halk zarar görür.
 
Papa ile iş tutuyor. CIA'nin ülke içi örgütlenmesi olarak varlığını sürdürüyor. Bugün anti-Fetö'cü görünenler, o gün onunla birlikteydiler. 
Prof. Dr. Haydar Baş'a birlikte davalar açtılar, televizyonlarına birlikte cezalar kestiler. 40 bin sayfa davalar açtılar.  Hepsini kazandı, Baş Hoca… 20 yıldan fazladır FETÖ belasıyla mücadele ediyor. 
 
Birisi daha yeni sonuçlandı. 21 Eylül 2013'te benim de içinde olduğum bir televizyon programında, konuşma içerisinde geçen "şerefsiz" sözünü üstüne alan Gülen, Haydar Baş Bey'e dava açtı. 2015'te davayı kaybetti, AYM'ye bireysel başvuru hakkını kullandı. AYM’de dava yeni sonuçlandı, demek ki şuana kadar "şerefsiz" olup olmadığını araştırmışlar.
Neyse sonuçta, "şerefsiz" olduğuna AYM karar verdi. 
 
Yeri gelmişken ifade edeyim ki, eğer Baş Hoca'nın halen bir mahkemesi var ise bilmiş olun ki, orada bir FETÖ ayağı var. İktidara, "FETÖ" diyeti ödeyen bazı savcı ve hâkimler, kesinlikle var. Bu kadarını söyleyeyim.
Yürüyen dava için bir şey dememek için, kendimizi tutuyoruz ama bilinsin ki, FETÖ gölgesi halen adliyelerde dolaşıyor.
 
Şanlıurfa'da 2000 yılında, FETÖ'nün Gazeteci ve Yazarlar Vakfı, bir "diyalog" toplantısı yapmış, bunu da "Diyalog'tan Düğüne" diye, Zaman'ında manşete taşımışlardı. Türkiye'de tek bir adres buna karşı çıkmış, Urfa'da  Yeni Mesaj'ın yaptığı bir programla, bu illet, bu "hayasız akın" telin edilmişti.
"Korkmaz, İbrahim olan Nemrut'un ateşinden" çıkışıyla son derece tarihi ve stratejik bir çıkış yapmıştı, Haydar  Baş Hoca. Halen akıllarda bu çıkış var ve bu imanî tepki tazeliğini koruyor.
Program sonunda, Yeni Mesaj'ın Kayseri ekibi, cinayet çapında bir trafik kazası (!) sonucu hayatını kaybetmişti.  İçlerinden Prof. Dr. Şaban Kuzgun Hoca da vardı. 
Nemrut'un ateşinden korkmadık, korkmayacağız!
Bize o zamanlar, FETÖ’cüler,  "gücünüz ne?" diyorlardı.
"Siz kim, 'Hocafendi' ile uğraşmak kim!"
"Kaç okulunuz var" diyorlardı.
"Güçlü olan kazanır" demeye getiriyorlardı.
Biz, şöyle cevaplar verirdik:
"Nemrut güçlüydü, İbrahim kazandı.
Firavun güçlüydü, Musa kazandı.
Ebu Cehil güçlüydü, peygamberimiz kazandı.
Yezid güçlüydü, Hüseyin kazandı.
Batı güçlüydü, Atatürk kazandı."
Tabi ki onların; peygamberlerin haklı davaları ve Allah'ın ayetleriyle işleri kalmamıştı. Şimdi aynı yolda olanları uyarıyoruz: 
FETÖ güçlüydü ama Haydar Baş kazandı. Görün, ibret alın!..
Hz. Ali buyurur ki: "Eğer zalim zulmünü artırıyorsa, bilesin ki sonu yakındır. Eğer mazlum direniyorsa, bilesin ki zafer yakındır".
Gülengiller, bir nesli mahvetti. İnsanları İslam’dan soğuttu. Amaç buydu zaten. Gülen’i “hoca” zanneden bazı kafalar bugün, “hoca” kavramına dahi düşman oldular. “Hizmet” kavramının içine ettiler.
Cemaat kavramını mahvettiler. Cuma namazı cemaat ile kılınır. Hac cemaat halinde yapılır. Cenaze namazı cemaat ile kılınır. Cemaat kavramından alerji duyan bir toplum olduk. Algı savaşını, Müslümanlar kaybetti.
Allahuekber” kavramını birisi toplu taşımada zikretsin, herkes yerlere yatar. Anlaşıldı mı ne demek istediğim?
CIA, bu işi de başardı. Dünyada ve Türkiye'de İslam'ı ajanlarıyla karaladı, terörle eşitledi.
Türkiye’nin Haydar Baş’a, bu alanda da ihtiyacı var. Türk milleti, başka bir dinden olamayacağına göre nasıl bir  İslam ile olacağız.
Devlet ile çatışan, Emevi anlayışını besleyen bir İslam mı, yoksa Hünkâr Hacı Bektaş’ın bizi “Türk “yapan Ehl-i Beyt İslam’ı mı? Bizi “Türk” yapan Hacı Bektaş’ın İslam anlayışı, milletin fabrika ayarlarıdır.
Ne oldu Yunus'umuza, Mevlana'mıza!
Gönül İslam'ına dönmek, Haydar Hoca ile mümkün. Bu insana sahip çıkmak, stratejik olduğu kadar, hayati , imanî ve tarihi bir olgudur. Hoca Ahmet Yesevi ne ise, Hacı Bektaş ne ise Haydar Baş o dur.
Bu böyle biline…
Yol aynı, mana aynı, tez aynı…
 
FETÖ gölgesi adliyelerde yok olmadı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön