İnsanımızın perişanlığı, yoksulluğu, artık her yerde kendini gösteriyor. Geçenelerde belediye otobüsene bindim. Durakta genç bir kız, elinde bavulunu sürükleye sürükleye bindi ama ürkek tavırlarla etrafı süzüyor.
Otobüs kartını okuttu, "yetersiz bakiye" anonsundan sonra otobüs şoförünün "ya in, ya bul!" çıkışıyla, etrafı daha bir ezik bakışla süzdü. Sonra, önde oturan orta yaşlı bir hanım, "al benim kartı kullan" dedi.
Kızcağız kartı kullandı ve sonra elini cüzdanına attı ama o cüzdandan hiç bir şey çıkmayacağı çok belli. Adeta yalvaran gözlerle kartı veren annesi yaşında kadının yüzüne baktı, bereket ki kadın "yok kızım, sen öğrencisin, para istemez" dedi.
Şimdi bu kızın başı örtülü, kartı verenin ise başı açık. Asla insanları giyinişine göre ayırmak doğru değil. Ama büyük ihtimalle başıörtülü olan oyunu AKP'ye vermiştir. Açık olan ise CHP'ye…
İhtimal dahilinde konuşuyoruz, farklı da olablir ama bir yere varmak istiyorum: Yani, bir Türkiye İttifakı zaten var vatandaş arasında. Bu ittifak, AKP'ye rağmen, bozulmadı. "CHP, pisliktir", "CHP çukurdur" söylemine rağmen, vatandaş arasında ihtilaf yok, ittifak var.
Buraya kadar tamam…
Gelelim asıl meseleye, vatandaşın "iş ve aş" meselesine. Hangi zeminde bir "ittifak" bu sorunu çözer? Türkiye'nin yeni sistemi, partilerin ittifak kurmalarını zorunlu hale getirdi. Bu sebeple Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı gibi "ittifaklar" kuruldu.
Yerel seçimlerde de bu ittifaklar devam etti. Seçim sonunda, "Türkiye İttifakı" diye bir ittifaktan söz ediliyor. Okurlarım soruyor, bu ittifak nedir diye, Bu ittifakı kim veya kimler istiyor, bende kalsın ama ben size kimin istemediğini söyleyebilirim.
Türkiye İttifak'ını MHP istemiyor.
AKP'nin kontrolünden çıkmasından endişe ediyor. Çubuk'taki hadise, bu "ittifak" arayışına, bir "inek hırsızı" operasyonu gibi duruyor. Ben işin burasında da değilim. İttifak olsun veya olmasın da demiyorum.
Ne ittifakı desteklerim, ne de aleyhinde olurum. Vatandaş "ittifak edin ve benim sorunlarımı çözün" diyor.
"AKP iktidarı, MHP'yi "sağ "koltuk değneği yaptı, CHP'yi de "sol" koltuk değneği yapmak istiyor" şeklinde ki görüşleri de yabana atmadan, sormak istiyorum, hangi zeminde "iitfak" edeceksiniz?
Otbüste bilet bulamayan evlatlarımızın, öğlen yemek yiyemeyen talebelerimizin, bir simitle akşamı eden insanların ihtiyaçlarını nasıl karşılamayı düşünüyorsunuz? Mutafktaki yangını kim, nasıl söndürmek istiyor?
"Cumhur" veya "Millet" hangi "ittifak" mensubu lursanız olun veya hangi lideri tutarsanız tutun, çözümünüz ne?
Nisan'da ödenen 8 milyar dolar kredi taksidi, doları hoplattı diğer aylar ne olacak, bir çareniz var mı? Zemin kapitalizm olduktan sonra, değil Türkiye ittifakı, dünya ittifakı yapsanız boş.
Dünya Haydar Baş sisteminde ittifak ederken, Türkiye, kapitalizm zemininde ittifak ediyor. Ne kadar kaygan bir zemin, kapitalizm. Yazık ki ne yazık. Ne büyük bir inat!
Prof. Dr. Haydar Baş'ın BTP'sini, hiç bir ittifak kabul etmedi çünkü hepsi kapitalizm gemisinde "ittifak" halindeler. BTP kurulduğunda 41'inci partiydi. Şimdi kaç parti var bilmiyorum. Hepsi birleşsin, çözümleri yok.
Türkiye ititfakı kuruldu, maliye CHP'ye verildi diyelim, Ne olacak? Bir ABD Dervişi'ne gidilecek. Adı Türkiye ittifakı ama aslında kendi Amerikan ve IMF ittifakı olur. Bu sayede AKP, suçu CHP'ye atacak ve "ak" kalmaya çalışacak.
Kılıçdaroğlu, SSK'da müdür olduğu halde, AKP, "Kılıçdaroğlu SSK'yı batırdı" etiketini CHP'ya yapıştırmayı başardı. "CHP Türkiye'yi batırdı" olur mu, olmaz mı?
Neyse, bu da işin başka bir boyutu.
Eğer, çocuklarımızın "Çocuk Maaşı", hanımlarımızın "Ev Hanımı Maaşı", bütün vatandaşlarımızın "Vatandaşlık Maaşı" almasını istiyorsak, Kapitalizmde değil Haydarizmde ittifak etmeliyiz. Rusya, Çin başta olmak üzere BRICS ülkeleri "Milli Para", yani "Haydar Baş" dedilerse, kapitalizm bitmiştir.
Küresel tefecilerde para dileneceğimize, Atatürk gibi bize ait kaynaklara yönelelim. Haydar Baş'a tutunalım, IMF direktörüne değil. Dünya Haydar Baş dönemini yaşarken, "inat" yüzünden bizler, neredeyse paranın icat olmadığı dönemi yaşayacağız. Para olmadığı için insanlar, mal takası yapar hale geldiler.
Gençlerimiz işsiz, çocuklarımız dilenci durumuna düştüler. Psikolojilerini yediler. Atanamayan öğretmenlerden intihar edenler oluyor. Bu ittifakı isteyenlerin, hangi zeminde ittifak etmeleri gerektiğini hatırlatarak vicdanlı olmaya davet ediyorum.
Evlatlarımıza acımalarını, parasızlığın, ülkede artık bir namus ve ahlak sorununu dahi doğurduğunu, görmeye davet ediyorum. "Ben, 24 saatte bu ülkeyi düze çıkartırım" sözünün sahibindeki yüreğin, milyonda biri sizlerin topunuzda varsa eğer, "al sana 24 saat" dersiniz!
Türkiye İttfakı hangi zeminde olmalı