İç savaş odunları tutuşmak üzere

Türkiye, yeni bir dizi filmi izliyor. Her bölümde en az 5 milyon, tıklanma alıyor.

Bildiğin mafya dizisi…

Ama ne ‘Kurtlar Vadisi’ne benziyor, ne de halen yayında olan “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” dizisine. Bu dizilerde düzinelerce adam ölür, her bölümde. Öldürüyorsun, gelip evinde keyfine bakıyorsun!

Bırakın devletin savcısını, polisini, ortada devlet yok.

Dizi işte!

Öyle uyuttu ki, sormayın.

Askerin başına çuval geçirildi “Kurtlar Vadisi-Irak” yetişiyor, “Polat Alemdar, Abdulhey, Memati”, intikamımızı alıp geliyordu!

‘Çuval intikamı filan, bir daha düşünmüyorsunuz. Anlayacağınız, siz de “Çuval”a giriyorsunuz.

“Kurtlar Vadisi-Kudüs” çekmişlerdi, öyle ki, Kudüs işgalden kurtuldu sandık. Trump, Kudüs’ü İsrail’e başkent ilan etti, dizi seyrettiğimizi anca anladık. Yani, “Kurtlar Vadisi” iyi bir narkoz görevi gördü. İktidar destekli ‘Abdülhamit’, ‘Kuruluş Osmanlı’ dizilerinden bahsetmiyorum bile.

Evlerinde yastıklara at diye binip “dıgıdıt dıgıdıt” çekenleri mi dersiniz, balta ile ekran karşısında poz verenleri mi!..

Ülke tımarhane oldu resmen.

‘Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ dizisinde her bölümde, yüzlerce insan ölür. “Oluk oluk kan akıtıyorlar”, senaryo gereği. Dizide Çakır’ın annesi, namazını bitirinceye kadar, adamın öldürülmesini istiyor.

Öyle “mübarek” bir mafya yani!

Namazsız, duasız öldürmüyorlar.

Ramazan ayında çekilen bölümlerinde, iftar, sahur, ne ararsan var. Ama “oluk oluk kan” ramazanda bile aktı! “Hamdi Dayı” tiplemesinde, hırsızlık o kadar sevimli hale getiriliyor ki, insanın “Seko” olası geliyor. Çalıntı maldan kurban kesmek, zekat ve fitre vermek de var.

Hamdi Dayı’nın “Ulan İt” demesi, itliği sevimli hale getirdi. Oğlu Yaman’ın itleri, üstüne yoktur. Ve bir de “Reis” var, tabi. Kendini öldürtmek isteyenin Masa’ya saldırması, apayrı bir olay. Masa’ya ihanet, infaz ettiriyor.

Kutsal masa!

Ve geldik son diziye!

Bu anlatacağım dizi, sanki Kurtlar Vadisi ile “Eşkıya Dünyaya İktidar Olmaz” dizisinin karışımı gibi. Şu ana kadar 6 bölümü gösterime giren dizi, Dubai’de yayına sokuluyor. Bu dizi, diğerlerinden çok farklı.

Şöyle ki, diğerleri uyuturken, bu dizi biraz uyku kaçırıyor.

Türkiye uyumuyor bir kaç gündür!

Elde bir şey geliyor mu?

Hayır.

Sadece izliyor!

Bu dizide kişiler ve kurumlar, hayal ürünü değil.

İşte, uyku kaçıran kısmı da burası.

Kimse konuşmuyor, sadece izliyor.

Öyle bir sessizlik var ki, sormayın.

Korkutucu sessizlik, diyebiliriz.

Gazeteciler, siyasetçiler, kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Saray’dan başka bir şey görmeyen gözler, şimdi sadece Dubai’ye bakıyorlar. Yeni bölümde adım geçer mi diye tirtir titriyorlar. Dizide çok geçen “gayretullaha dokundu” ifadesi, düşündürüyor.

“Söyleyene bakma, söyletene bak” dedirtiyor. “Gidiş biletimi aldılar, dönüşü yaktılar!” serzenişi, birlikte yenen nanelerin ipucunu veriyor. En düşündürücü ifade ise “hanilan Nisan’da her şey değişecekti!” ifadesi.

Nisan’da değişecek olan neydi?

Değneğin kirli iki ucu, güçlü bir “el” tarafından birbirine sürtülüyor.

Bu el, yerli mi, yabancı mı?

Yabancı ise hedefi ne?

Şantaj mı?

Komplo mu?

Ben işin, bu kısmıyla ilgilenirim.

Biz dizi izlerken, peş peşe askeri merkezlere İHA saldırı teşebbüsleri oldu. Ekonomik çöküş, kirli ilişkiler, siyasi kargaşa ve beraberinde gelecek sokak hareketleri, iç savaş senaryoları…

Akıllı insanın  gözü, nefretten kör olmaz.

Emperyalist hesap, Türkiye’de iç savaş istiyor.Ekonomik çöküş tamam sayılır. Açlık kapıda… Fay hatları hareketli. İhanetler ihanet üstüne…

İç savaş odunları tutuşmak üzere!

İç savaş odunları tutuşmak üzere
Başa dön