ABD ile çatışmaktan başka yol yok

ABD’yi halka şikâyet etmekten başka, iktidar, ne yazık ki, somut bir adım atmıyor/atamıyor. ABD, Türkiye ile resmen dalga geçiyor. Ya bilmediğimiz anlaşmaları var ve sadece vatandaşa karşı “rol” yapılıyor. Ya da tamamen teslim olduk, elden bir şey gelmiyor. Her iki ihtimal de Türkiye için çok korkutucu… 
Binlerce tır silah, Suriye’de PKK’ya verildi, eleştiriden öte somut hiçbir şey yok. Yine bir seçim sürecine girdik ve meydanlarda bol bol, “ya sen, nasıl bir müttefiksin!” çıkışlarını duyacağız.
Oysa ABD için bundan sonra en uygun tanım, “düşman ülke” tanımıdır. ABD Genel Kurmay Başkanı Dunford,  sözüm ona “istikrar sağlamak için” Fırat’ın doğusunda ek olarak “40 bin kişilik yerel gücü eğitme kararı aldık” açıklaması yapıyor.
Adını SDG koydukları yaklaşık 8 bin militan eğitmişler, bunu 50 bine tamamlamak istiyorlar. 
Türkiye için şu felakete bakar mısınız?
Ayrıca, Suriye Ermenilerinden SDG çatısı altında epey bir Ermeni kökenli terörist olduğu da, gelen haberler arasında. 
Üstelik Dunford bu açıklamayı yaparken, MİT Başkanı Fidan ABD’de… Sanki ABD, adım adım Türkiye’ye bu işi, hazmettiriyor. 
İçinde bulunduğu ekonomik koşullardan dolayı, Türkiye’nin somut bir itirazı olamıyor, tabi başka tahmin ettiğimiz “şantajlar” da vardır. ABD, olayı zamana yayıyor, iktidar ise olayı “karşıyız ama malum karşımızda ABD var, elden bir şey gelmiyor” tezgâhı ile millete hazmettiriyor.
Türkiye oyalanıyor!
Türkiye kandırılıyor!
Milletimiz sürekli seçimlerle ve gereksiz iç tartışmalarla meşgul edilerek, ABD’nin bölgedeki planları gözünden kaçırılıyor. ABD planları aksamadan tıkır tıkır işliyor. Artık Esad’ı devirmek gibi bir planları da yok.
Planları Suriye’yi parçalamaktı, başardılar. Büyük İsrail’e yer açmak, enerji koridorunun güvenliğini sağlamak. 
Türkiye ne yapmalı?
Gerçekten de, elden bir şey gelmiyor mu?
ABD’nin bizi İsrail’e komşu yapmasını, böyle izlemeye devam mı edeceğiz? 
Adamlar açık açık her şeyi söylüyorlar. “Türkiye’nin sınırları yakında değişecek” diyorlar. Yani silah vermeyi, terörist eğitmeyi nasıl gizlemiyorlar ve rakamlarla açıklıyorlarsa, haritanın değişeceğini gizlemeye gerek görmüyorlar. 
Neo-con tetikçisi Michael Rubin “Türkiye’nin sınırları değişecek” dedi. “Türkiye’nin bölünme sürecinin psikolojik aşaması tamamlandı” diyor. Dedikleri ortada, yaptıkları ortada, Türkiye’nin, tepkisi/tepkisizliği ortada…
Aylarca değil, yıllarca “Ey ABD!” desek, ABD bu işten vazgeçmez. 
Acil eylem planı şart:
Türkiye, ABD’ye ait bütün üsleri derhal kapatmalı bir… ABD ile ilişkileri hemen dondurmalı iki… Üçüncü adım ise Fırat’ın kuzeyine girmeli, ne kadar ABD askeri var, başlarına “çuval” geçirmeli… 
Çivi çiviyi söker!
ABD, bizimle savaşı göze alamaz. Hele de şu anda…
Gözü karalık bazen bir savaşı önler. Türkiye bu adımlarla, ABD ile savaşa girmez, tam tersi, ABD ile bir savaşı önler. Bazen bir hamle, başlaması muhtemel daha başka oyunları bozar. 
Size basit bir şey söyleyeyim: ABD, Irak’ın kuzeyinde askerlerimizin başına çuval geçirdiğinde, Türkiye’den o askerlere, “ben size ölmeyi emrediyorum” talimatı gitseydi, askere kumpas kurulamazdı.
Kozmik Oda’ya girilmek istendiğinde Başbuğ, “direnirim” deseydi, 15 Temmuz olmazdı. Bugün Suriye’nin kuzeyinde de, bizim için hazırlanmış tuzaklar var. İzlemekten öteye geçmek zorundayız.
Bu bölgede 50 bin PKK/PYD/SDG militanı var demek, küçük bir devletin ordusu demektir. ABD, bunları İran ve Türkiye için kullanacak.
Türkiye, şunu göremiyor. ABD ile eninde sonunda savaşılacaktır. Ve ABD’yi yenecek tek ülke Türkiye’dir. Rusya filan değil. Rusya, ABD ile savaşmaz. 
Bu gücümüz yok diyorsunuz, değil mi? 
Güce ihtiyacımız yok, savaşma inancına ihtiyacımız var. Silahlar savaş kazandırmaz, inançlar savaş kazandırır. Atatürk’ün silahı yoktu. İmkânı yoktu ama sarsılmaz bir inancı vardı. 
Büyük taarruz için meclisten yetki istediğinde, herkes gücümüz yok, diye karşı çıktı. O ne dedi: Başaramazsam, beni asın!..
Şu özgüvene, şu inanca bakın!
Lafla, hamasetle, Atatürk olunmuyor. Bırak paralı askerliği, yedekleri askere çağır ve bir milyonluk ordun savaşa hazır olsun. ABD’yi Ortadoğu’ya göm, dünyanın kaderini değiş.
ABD, bizimle değil, dünyada hiçbir ülke ile savaşamaz. Kazandığı bir tane savaş yok. Bölgenin, mazlumların kaderi de bizim ellerimizde… 
Oğuz Kağan bizim atamız. “Ey Türk! Titre ve kendine dön” diyor.  Atatürk “Ey Türk Gençliği!” diyor. Ne kadar benzer bir ruh ve benzer sözler. “Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızda var”. Buna inanın…
ABD ile çatışmaktan başka yol yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön