Kıymetli okurlar!
ABD'nin, Türkiye'nin kötü ekonomisine 'dolar' darbeleri indirdiği şu günlerde, "Milli Paralarla Ticaret" tezinin sahibi, 'milli para' kavramının mucidi Prof. Dr. Haydar Baş'a "tezgâh" kurulması sizcede manidar değil mi?
ABD'nin yüreğini ağzına getiren, ülkelerin kulaklarına kar suyu kaçıran 'Milli Para' kavramı, küresel çapta Dolar'a darbe indirirken, işe bakın ki ABD, Türkiye'yi dolar sopasıyla dövüyor.
İki yıldır devam eden, ticaretle uğraşan her insanın karşılaşacağı sıradan bir "alacak-verecek" davası, mümtaz "milli basınımız" tarafından, gündeme bomba gibi düşürülüyor.
Duma'daki Haydar Baş devrimini görmeyen, seçimlerde tek satır haber yapmayan "basın", yıldırım hızıyla, Sayın Baş'ı haber yapmaya başladı.
Mahkeme tutanakları karşı tarafın yalan ve iftiraları ile birlikte CIA usulü bir "servis" ile Baş Hoca'ya algı operasyonuna dönüştürüldü.
Sen misin "Milli Para" diyen, sen misin "Milli Paralarla ticaret" diyen, dercesine, içerdeki kuklalarca, yaylım ateşine dönüştürülüp, itibar suikastlığına yeltenildi.
Prof. Haydar Baş gizli bir şahsiyet değil, görüşleri ve tezleri, ülkelerin ekonomilerine, devletlerin bloklar oluşturmalarına yön verdi. Türkiye'nin girmek için uğraştığı, BIRCS bunlardan en önemlisi?
Onun fikrini, zikrini bilmeyen yok;
"Ne AB, Ne ABD, Bağımsız Türkiye" diyerek çıktığı bağımsızlık yolunda, "dindar, fundamentalist değil, ulusalcı, mandacı değil, milliyetçi, şövenişt değil" diye kendini tanımlayan birine, başka sıfatlar ekleyenler, ancak sözcülüğünü yaptıkları güç odaklarını deşifre ederler.
Olayda "cemaat" arayanlar Amerika'ya baksınlar, "tarikat" arayanlar, sabahtan akşama Atatürk'e ve mübarek anasına iftiralar edenleri niye görmezler.
"Atatürk Vatandır" diye Atatürk'ü müdafaa eden Sayın Baş'a saldırının, vatana saldırı olduğunu görmek için, ABD'nin bölgede ve ülkemizdeki hesaplarını iyi bilmek gerekir.
Türkiye'de Alevi- Sünni, Müslüman dünyasında ise Şii- Sünni çatışması isteyen ABD'nin oyununu bozmak için yalnız Haydar Baş kalem oynattı. Ehl-i Beyt eserlerini kaleme aldı. Ebedi olarak bu topraklarda Alevi- Sünni kavgasını bozacak eserler yazdı. Binlerce salon programları düzenledi.
Atatürk etrafında yeniden birleşerek, emperyalistlere karşı bir mili duruş sergilemek için Hoş Geldin Atatürk'ü yazdı. Müslüman'ı Allah ile kandırıp Atatürk'e düşman edenlerin oyunlarını bozdu. Vatanseveri ve cumhuriteçiyi Atatürk ile kandırıp, Allah ve kitap düşmanı yapanların da oyunlarını bozdu.
Olması gerektiği şekilde insanımızı, gerçek Atatürk'te birleşmeye çalıştı. CIA'nın Atatürk hesabını bozdu. ABD'nin, ILIMLI İSLAM ve Radikal İslam oyunlarını, Ehl-i Beyt İslam teziyle bozdu.
Bu kadar çok yönlü bir insanı, üzerinde algı operasyonları yapılan "cemaat" ve tarikat" kavramlarıyla karalamak, Bağımsız Türkiye'ye ancak "gübre" olur.
90 bin imamın namaz için cemaat olması davetine icabet eden her Müslüman, cemaat ehlidir. Burası Sovyet Rusya'sı değil ya, hadsizler!
Yakında Kurban Bayramı ve kurban keseceğiz. Kurban kesen Müslümanlar, "Bismillah-i Allah'u ekber" diyecek, onlara IŞİD mi diyeceksiniz. 5 vakit namazın, her rekâtında, "Allah-u ekber" diyoruz. IŞİD üyesi mi olduk yani ABD mühendisliğinin oyuncak çocuklarına bakın!
ABD askerleri olan IŞİD, Müslüman keserken "tekbir" getirdi diye, tekbir getirip ibadet eden 1,5 milyar Müslüman'a hangi ad ile sesleneceksiniz?
NATO standartlarında "İslam" anlayışını, milliyetçilik, Atatürkçülük ve ulusalcılık anlayışını reddeden, doğrusunu yerine ikame eden tek adrestir, Bağımsız Türkiye Partisi?
Haydar Baş, Türkiye'nin ayakta kalmış tek kalesidir. FETÖ'nün yıkamadığı o kale, Allah'ın izniyle, Türkiye'nin tek kurtuluş kalesi olacaktır. Bugün dünya, onun açtığı ekonomi yolunda ilerlerken, Türkiye, o yolun kendi içinden geçtiğini, eninde sonunda görecektir.
ABD'nin bütün gizleme, yok sayma, görmezden gelme, oyunları bozulacak. Türkiye, ABD'nin dolarını, onun tezleriyle paçavraya çevirecektir.
ABD'ye yalvarmaya giden ekibin, bir gün Akçaabat sırtlarında sütlü kahvesini içerek, ekonomiyi, dolayısıyla ülkesini, kurtaracağı günleri sabırla bekliyoruz.
Dünyanın ekonomide kaybettiğini, Haydar Baş'ta bulduğu bir hakikat iken, Türkiye'nin el kapılarında gezmesi, bir Türk olarak kanıma dokunuyor.
Ne Mutlu Türküm Diyene?