Yüksek yargı organlarının başında bulunan zevat, Rize'de Sayın Erdoğan'la birlikte, birkaç gün önce, çay toplamışlardı.
Hatırlıyorsunuz değil mi?
Hah, iyi!..
Aman unutmayın!
Adalet çay toplarsa ne olur?
Vatandaş nal toplar!
Başka ne olur?
Hukuku çay niyetine, biri içer!
İçtiler mi kardeşim?
İçtiler!
Hem de Rize çayı niyetine?
"Afiyet olsun" dendi mi?
Dendi.
Ama elin adaleti, delil topluyor!
Senin "hayırsever" dediğin adama, "öt" dediler, o da öttü?
"Hayır listeni aç da bi görelim!" dediler, o da açtı?
Listede de, ne garibanlar çıktı ama!
Siz anladınız!
Daha kim bilir ne neler çıkacak.
Toplayın kardeşim toplayın, siz çay toplayın!
Siz çay toplayın, Hint asıllı ABD'li savcı Bharara delil toplasın!
Her şeyi Amerika'dan beklemeye alıştırılmış bu halk, bundan böyle adaleti de, ABD'den beklesin!
Devletten maaş alın ama siz gidip çay toplayın!
Sakın delil toplamayın!
"Delile ne gerek, alan memnun satan memnun" diyorsunuz!
Tabi, tabi, siz dert etmeyin!
Kutu kutu paralara "kumpas" deyin, siz çayları kutulayın!
Birileri paraları kutulasın, sizler çayları kutulayın!
Hatta "Adalet mülkün temeli" yerine, bence artık "adalet çayın temeli" diye levha asın.
Büyüklükleri ile gurur duyduğunuz adalet saraylarınızın önünde gözü bağlı elinde terazi olan kadın heykelleri yerine de, çay toplayan Rizeli kadın heykeli dikin!
Adalet dağıtıcılarının "gözleri açılmış" bağlı değil nasıl olsa!
Onların yerine gözleri bağlanmış bir halk var nasıl olsa? Gözleri bağlı halk, sayelerinizde adaleti de artık Atlantik'ten bekleyecek?
Ayrıca "Kuvvetler Ayrılığı" da neymiş, kuvvetler birleşince,"sağlam irade" çıkıyor ortaya ve daha çok kutu dolduruluyor.
Çay olarak demek istedim, hemen bozulmayın!
Bakanlara ne kadar bakılırsa, onlarda halka, o kadar bakar zaar ki!
Bu halk için Zarrap, tek başına bakmış, "benim bakanım"a!..
Bakanlara bakana, benim bildiğim "başbakan" denir. Ama "Sarraf" veya "Zarrap" deniyor, nedense!
Zarrap, şimdi Savcı Bharara'ya bakıyor!
Kim bilir nasıl bakıyordur!
Trene bakar gibi değil, herhalde?
Onca bakana bakmış adam, bakmasını mı bilmiyor, bizimkisi de iş mi!
Neyse nasıl bakarsa baksın!
Peki size bir soru:
"PYD için ABD'ye küsmeyiz" diyen iktidar, Zarrap'ın hayır listesi ortalığa saçılınca niye ciya ciyak bağırdı?
"PYD ile PKK'yı eşit" bildikleri için mi?
Yok, babam yok!
O kadar saf olmayın!
YPG arması taşıyan ABD askerlerine, ABD projesinde "eşbaşkan" olmuşların, Amerikan politiklarında "rol" kapmışların, diyecek lafı olabilir mi?
Oldu diyelim, takan olur mu?
Her şey ortada?
Temel'e komutan, "Temel Oğlum, bizi şeyine taktığın yok!" demiş. Temel'de "takayrum komutanım" diye cevaplamış. Aynen böyle ABD'de bizimkilerin "arma" çıkışına, bir Temel cevabı vererek, yoluna devam ediyor.
IŞİD'i kovar görünerek, yerine PYD'yi, Barzani'yi yerleştirmeye devam ediyor.
"Kürdistan" adıyla, İsrail'i "Büyük İsrail" yapıyor.
Bizde tiyatro izliyoruz. Bazıları da ABD adalet dağıtacak diye "sol" elini açmış bekliyor.
ABD, Savcı Bharara şantajı ile bizim çaycıları toptan esir almış. Büyük İsrail'e giden yolda, taş koyan olursa diye mesajlar veriliyor. Bizimkiler mesajlara karşılık cılız "arma" tepkileri koyuyorlar sadece? Çok ileri gitmeyin diye sadece, iktidarlarını düşünüyorlar.
ABD'yi getir üslerine yerleştir. O üslerden PYD'ye her türlü lojistik desteği versinler. Sen sadece "armaya" tak!
"Defol yurdumdan Amerika!" deme!
"Üslerimi terk et!" deme!
Gıkın çıkmasın sakın!
Yazık, çok yazık?
Mevzu basit bir çay toplama mevzusu değil. Atlantik'ten görülen davaya, "yargı emrimde" mesajı veriliyor. İktidar sahiplerinin yumuşak karnını, keşke ABD ellemeseydi!
Ama iş işten geçti, bizimkiler çay toplayınca?