AKP sayesinde şamar oğlanına döndük, “gelen vuruyor giden vuruyor” maalesef. Önce İsrail; dokuz vatandaşımızı Akdeniz’de uluslararası sularda katletti. Barzani’nin, özerk bölgesinde PKK her gün vuruyor, zaten buna alıştırıldığımız için artık normal geliyor haberlere dahi “lütfen” konu oluyor. Şimdi de Suriye vurdu bize, uçağımızı düşürdü, bu yazımız yayınlanana kadar yeni bir tokat yiyebilir, Suriye’nin düşürdüğü uçak unutulmuş olabilir.
Zaten AKP’nin milleti ve devleti koruma kollama diye bir derdi yok, bunu on yıldır görüyoruz. Eğer olsa idi milletin zırhı olan ordusu bu kadar yıpratılır mı? Komutanları, ihtilal yapacaktı diye hapislere doldurulur mu? Asker zaten ihtilal yapsaydı yapardı, bunu planlamaz ki herkesin gözü önünde, bunlar iftira.
Şimdi milleti koruyan zırh olan TSK, bu kadar yıpranmışken hangi moral ile devleti, milleti korusun? İşte bu günleri önceden gören elinizdeki bu gazete, eksikleri olsa dahi ordusuna sahip çıkmış ve askerin yanında, düşmanlarının karşısında olmuştur.
İsrail’in dokuz vatandaşı öldürmesi sonucunda iktidarın beklediği özür gelmedi. Vatandaşların kan parası ödenmedi ve olanlar İsrail’in yanına kar kaldı. İsrail’e somut hiçbir yaptırım uygulanmadığı gibi, iktidar bu ülkeye karşı sürekli kur yapıyor arayı düzeltmek için. Ayrıca İsrail, Yunanistan ile birlikte Kıbrıs’ta petrol çıkarıyor şu anda, bu konuda da Başbakan; astı, kesti sonu malum.
Amerika’yı ikna etmeden, bizi vuran terörün kökünü kurutmaya iznimiz olmadığı Genelkurmay Başkanı tarafından dillendiriyorsa bu ülkeyi kim ciddiye alır?
Suriye uçağımızı vurdu, AKP iktidarı zaten böyle bir şeyi dört gözle bekliyordu. “Kör istedi bir göz, Allah verdi iki göz” cinsinden bir vaziyet çıktı ortaya. Suriye yanlış yaptı, tamam ancak Suriye’yi bu noktaya kim getirdi?
Suriye böyle bir hata yapsın diye iktidar pusuya yatmış bekliyordu zaten. Suriye tarafından seken iki üç mermi için NATO’yu göreve davet eden AKP, şu anda ne yapacak göreceğiz önümüzde ki günlerde. “NATO gelecek bizi kurtaracak” kargalar bile güler buna, iki Müslüman ülke çarpışacak, birisi NATO üyesi diye haçlı ona yardım edecek! Böyle düşünen bir iktidara sahibiz Allah bizi kurtarsın.
Ortak bakanlar kurulu toplantısı yaptığımız ülke ile bir yıldır “ha savaşa girdik ha gireceğiz” noktasındayız. Madem bu kadar istediniz buyurun savaşında görelim. Karşınızda Rusya, İran, Çin sizi tutan yok.
“Yok, büyük devletiz, istişare ediyoruz, düşünüyoruz” filan hepsi hikâye. Şu anda bal gibi korkuyorsunuz, korkmakta da haksız değilsiniz ama neden ülkeyi bu hale getirdiniz?
Suriye gibi bir ülke, hava sahasında dolaşan bir uçağı vurmaz da ne yapar? Ülkesi Türkiye öncülüğünde karıştırılan, tehdit edilen, şantaja muhatap bir ülke, vurmaktan başka hangi seçeneğe sahip acaba?
Taşeron olmaktan vazgeçelim tüm sorunlarımız çözülür. Suriye özür diler, tazminat öder, her şey düzelir. Olanlardan ders çıkaralım, belki bu musibet, bu güne kadar yapılan nasihatlerden daha etkili olmuştur.
Amerika’nın sözünü dinleyerek Suriye ile bir savaşa girmemiz durumunda; hem Suriye, hem Türkiye düşer. Bir taşla iki, kuş hatta üç kuş vurmuş olacak emperyalist güçler.
Dış politikası, ABD projelerinde “rol kapmak” olan iktidarın “şamar oğlana” çevirdiği ülkemiz; daha ne kadar tokatlanacak?