Geçte olsa, bir "Çanakkale" değerlendirmesi yapmak istiyorum. Beklememin sebebi birazda, önceki yıllara göre farklı bir değerlendirme olup olmayacağını, görmek istemem. Ne yazık ki, bazılarının değerlendirmelerine hiç şaşırmadım.
Kimileri, ısrarla Atatürk'ün sadece askeri yönünü ele almaya devam ettiler. Çanakkale gibi ortak bir değer de dahi, bölünüyoruz. Bu çok acı gerçekten.
Kimileri de, Çanakkale'yi Atatürksüz değerlendirdiler. Yani bir kısmı Çanakkale'de maneviyatı inkâr etti, diğer bir kısmı da, Atatürk'ü. İkisi de oldukça sakat, ikisi de birer şaşı değerlendirmeleridir.
Önce olayı, Atatürksüz değerlendirenleri ele alalım. Üzerinden 103 yıl geçmiş dünya tarihinde eşi benzeri görülmeyen bir savaşta, Atatürk'ü görmemek, İslam'dan bahsedip de, Peygamberi görmemek gibi bir tezgâhtır. Bir operasyondur. Bir projedir.
İslam nasıl peygambersiz olmazsa, Çanakkale de Atatürksüz olmaz. Bu kadar açık ve net konuşalım.
Atatürk Çanakkale'de sadece düşmanla değil, aynı zamanda saray bürokrasisi ve ordu komutanı Alman subayı ile de mücadele etmiştir.
"Conkbayırı'nda Türkler üzerimize uçarak geldi" diyor, İngilizler. "34 yaşında bir Türk, Çanakkale'de, bütün planlarımızı bozdu" diyor, Churchill.
"Prof." olmuş ama Türk olamamışlar, "Keşke Çanakkale geçilseydi" diyorlar. Şimdi bu gibilere kızarak, "Allah, Allah" diye, düşmana uçan bir orduyu ve Mustafa Kemal'i, maneviyatsız düşünemezsiniz.
Bu zaferin komutanı Mustafa Kemal, nasıl bir maneviyat ile savaştıklarını, kendileri ifade ediyorlar. Düşmanlarımız dahi, "Tanrı Türklerden taraf oldu" diyorlar. Allah'ın Türklere yardım ettiğinden, kim, niçin rahatsız olur?
Ben şahsen, Atatürk'ten rahatsız olan "dinci gericiler" ile dinden rahatsız olan "laikçi gericiler" arasında, bir fark görmem. İki kesimde aynı bağnazlıktadırlar.
Mustafa Kemal gibi bir Allah vergisi askeri deha ile ordusunun ve kendisinin imanı birleşerek, bizi zafere ulaştırdı. Bu iş, ne sadece maneviyat ile olur, ne de sadece askeri birikim ile? 300 yıllık toprak kaybı ve gerilemeyi, ileri adımla durdurmayı başarmış büyük bir Türk'tür, Atatürk.
"Bir bulutun gökten inip, İngiliz bölüğünü yutması" olayı, Anzak askerlerinin hatıralarında var. Adam, bu olayın anlatılmasından rahatsız oluyor.
Kafaya bakın, yahu!
Neymiş efendim, manevi yardım neden 250 bin şehidi vermeden önce gelmemişmiş!
Harbiden kot kafa!
Allah'ın yardımını, NATO yardımı ile karıştırıyor, NATO kafa.
Allah'ın yardımı NATO yardımına benzemez!
"Kul sıkışmayınca, hızır yetişmez" derler. Bunlar hiç mi, Müslüman-Türk geleneğinden nasiplenmemişler.
İngiliz askerini bulut yutmuş, sen niye kızıyorsun. Ha, böyle bir olaya inanmıyorsun, olabilir. Allah'ın Türklere yardım ettiği inancı, seni rahatsız ediyor, ne yapalım!
Maneviyattan rahatsız olanlarla, Atatürk'ten rahatsız olanlar arasında, emin olun "kod" farkı bile yok. Kıbrıs harbinde, tankımızı beşparmak dağlarının tepesine çıkaran güç nedir? Hadi o tankı, indir de görelim!
Allah, melekleriyle peygambere ve ordusuna yardım ettiğini, ayet ile beyan buyuruyor. Bunlar her zaman mümkün. Yeter ki bizler, o inanç ile ülkemizi müdaafa edelim.
Allah, Türk milletine yardım etti, Atatürk'ü gönderdi ve ordumuz muzaffer oldu. Cumhuriyet kuruldu. İşgalden kurtulduk. Atatürk'e ve silah arkadaşlarına, sonsuz rahmetler olsun.
İslam'ı doğru anlamak da, Prof. Dr. Haydar Baş ile olur, Atatürk'ü doğru anlamak da. Bunu, bu sene 18 Mart'ta bir kez daha gördüm. Kuş, iki kanadıyla uçar. Türkiye'de herkes, tek kanatlı uçmaya çalışıyor. O yüzden, yere çakılmaktan kurtulamıyoruz.
Atatürk'ün yolu, Anadolu'da bir köye düşer. Yanında şoförü ve yaveri var. Bir çiftçi ile sohbet eder. Çiftçiye "Atatürk'ü gördün mü?" diye bir soru sorar. Çiftçi de, " Gördüm, sakallı, sarıklı biriydi" diye tarif eder.
Yanındakiler olaya müdahale etmek ister, Atatürk engel olur. Sonra, "varsın öyle bilsin, ne zararı var. Adamın Atatürk inancını neden bozuyorsunuz" der.
Atatürk, budur işte!
Dua eden, hutbe veren, Allah'a yalvaran yakaran, ayetler okuyan Atatürk'ü, Hoş Geldin Atatürk ile gördük. İnsan Atatürk'ü, yeni tanıdık. Prof. Baş'a sonsuz teşekkürler. Ellerine, emeklerine sağlık?
Son bir şey: Atatürk'ü kullananlarla, İslam'ı kullananlardan kurtulduğumuz zaman, bu ülkenin bütün sorunları çözülür.
İslam bizim dinimiz, Atatürk bizim liderimiz.
İkisini de harcatmayız.