Kilis'de insanlar ölüyor.
Güneydoğu elden çıkmış.
Her gün asker ve polisler ölüyor.
Uyuşmuş toplum fertleri, dizi kahramanı polisler için salya sümük ağlarken, 500'ün üzerinde asker ve polisten hiç birinin adını hatırlamaz.
Hepsi, "kınalı kuzu" ilan edilerek, cennete gönderildi!
Cennet ellerinde ya, ülke cehenneme çevrilse de olur!
"Hamdolsun 'kınalı kuzular' eksik olmuyor" diye, ölüleriyle övünen bir iktidar, bu gezgende başka yok!
Japon'un yaptığı köprüye "Osmanlı" de, bir geçişi 120 lira kakala gitsin!
İktidar eski ortağına "paralel" diyor, biliyorsunuz.
Bence de "paralel"!
Ama kime paralel?
Mevcut iktidara tabi ki!..
Ayrıca devlete?
Gülen'in eski Veren'i "Paralel'in Bankasına 300 milyon dolar yatıranın, 100 umre sevabı alacağını" eski bir arkadaşının iddia ettiğini söylüyor. Doğrudur, iddia etmiştir.
Genç kız ve oğlanların Türkçe şarkılar söylemesine "Türkçe olimpiyatları" diyen Gülen hoca(!), peygamberin haşa sümme haşa, o olimpiyatların birine "teşrif" ettiğini iddia etmemiş miydi?
İktidar ve cemaatin din konusunda farkları yok!
Allah ve peygamberle bu kadar kandırılan başka bir toplum da, inanın yok!
Osman Gazi Köprüsü'nün adı "Atatürk" olsa ve fiyatı da 20 lira olsaydı, iktidarda da bunlar olmasaydı?
Vay anam vay!
Siz görün o zaman şamatayı?
Kilis'e hükümet 10 milyon göndermiş. Zannediyorum, ölenin parası oneline ödenecek!
Sus payı!
Parasıyla değil mi canım!
"Roket düştü", öldün!
Ailen parayı alıp, sussun!..
Öyle valiliğe karşı yürüme filan, olmaz!
Kilis'te 150 bin Suriyeli, artı, 90 bin Kilisli var, eder 240 bin?
Yakında iktidar, 240 bin "yanmaz kefen" gönderirse şaşmam!
Hatta roketlere karşı bir de üfürük timi!
Başbakan 'yanmaz kefen'ciyi ziyaret etmişti. İktidar, paralelsiz duramaz ya, alışmış bi kere!
İktidar her şeyi örter de, ekonomi bitti, bunu nasıl örtecek?
2002'de en düşük memur maaşı ile 14,9 çeyrek altın alınırken, 2015 itibariyle 10,9 çeyrek altın alınıyor. Anlayacağınız 13 yılda maaşlar yüze 32 eridi.
Ekonomi yırtığını örtmeye, büyük bir "kefen" lazım anlayacağınız!
Sanırım buldular!
"İslami" anayasa!
Anayasayı "başkanlık" için değiştirecekler, "işler ters teper" endişeleri var. Emin yürümeleri lazım!
"Anayasayı "din" için değiştirdik" demeleri lazım ki, Japon köprüsünden 120 lira bayıldıktan sonra "Osmanlı" geçişi yaptığını sansın!
Anayasadan laikliği kaldıracaklar!
Şimdiden, bu anayasanın bir yol kazası olmadan değişeceğini söyleyebilirim.
"Dini" anayasaya kavuştuğunu sananların ellerinde sadece birer "yanmaz kefen" kalacak, göreceksiniz.
Bu iktidar laikliği ihlal ederek, devleti kullanarak İslam'a müdahale etti.
Laikliği savunan hiçbir iktidar devlet gücüyle, İslam'a müdahale etmediler.
"Laiklik" diyerek, başörtüsünü yasaklayıp, AKP'nin doğmasına neden olanlarla, mevcut iktidarın bir kimya bağı var.
Domuz etini laiklik değil, bu iktidar getirdi.
Zinayı suç olmaktan, bu iktidar çıkardı, laiklik değil.
Kimliklerde din hanesini de AKP kaldırdı. Laik devlet, vatandaşın kimliğine "dini İslam" diye yazdı, 90 yıldır. Ama İslamcı iktidar son verdi.
Ülkenin en cahil olduğu konudur, laiklik konusu?
Laiklik devletin dine müdahalesini önlerken, dinin de devlete müdahalesini yasaklar.
Yani devlet; vatandaşına'Ilımlı İslam'ı dayatamaz ama AKP dayattı.
Devlet kilise açamaz tekbirlerle, ama AKP açtı.
Devlet kelime-i Tevhit'e dokunamaz ama AKP dokundu. AKP devlet gücüyle hep dine dokundu.
Devlet, vatandaşına giyim kuşam dayatamaz. Bunu da AKP'yi doğuranlar yaptı.
"Dinsizlik" laiklik değil, din örtülü ranttır!
Çünkü "onlar dinlerini az bir bedele sattı" diyor Allah. Hem de "az bir bedele"?
Faiz "haram" ama rantçı elinde "hizmetin bankası" olabiliyor mesela? "Allah katında İslam'dan başka din yoktur" ilahi buyruğu, koltuğun devamı için tekbirlerle Kilise açılışına dönüşebiliyor.
1986 tarihli Öğüt Dergisi, Prof. Dr. Haydar Baş'ın okumasına doyamadığım o meşhur laiklik manifestosuyla alakalıydı. Türkiye'nin o söyleşiye, bugün ihtiyacı var. Tüm istismarcılara ders niteliğindeydi.