Ayasofya siyasete açıldı!

Ayasofya’nın ibadete açılması konusunda, mahkeme kararı bekleniyor. İktidar bir şeyi isteyecek mahkeme hayır mı diyecek?

Yok.

Eğlence olsun diye topu, Danıştay’a attılar. Yoksa, Danıştay’lık bir durum yok. Eskidendi, iktidar bir şey isteyecek, istenilen şeyde kamu yararı göz önüne alınacak ve sonra karar verilecek.

İktidar, Suriye sınırımızdaki mayınları temizleme işini, İsrailli bir firmaya vermiş, sonra mahkeme “dur” demişti. Zamanın başbakanı çıkmış, “kan kusturuyorlar” mealinden laflar etmişti.

Dikkat buyurun, eğer o anlaşma iptal edilmeseydi. Suriye ile aramızdaki bölgede, 50 yıllığına İsrail var olacaktı. Hem de bizim taraftan…

Neyse!

Şimdi kamu yararı olmayan konuda, iktidarlara “dur” diyen bir anayasal kurum kalmadı. Kala kala bazı şeylere itiraz edip ses çıkaran “barolar birliği” kalmıştı, o da gitti. Yerine “Çoklu Baro” geldi. “Çoklu Baro’nun “FETÖ projesi” olduğu iddiaları da, işin bir başka boyutu.

Tekrar “neyse” diyelim!

Sizce, AKP geleli, bu ülkede ne kadar “kilise evi” açıldı?

AB’ye girme uğruna bu ülkedeki kilise sayısı, cami sayısına eşitlendi. Yani Lozan’ı delerek, ülkede 0n binlerce kilise evi açıldı.

Avrupa Parlamentosu’nda dönemin başbakanı yaptığı konuşmada; imar yasasında “bina altları mescit olabilir” ibaresini, “bina altları ibadethane olabilir” şeklinde değiştirip, Türkiye’de nasıl kilise açtıklarını anlatmıştı.

“Mescit” yerine “ibadethane” yazıp, 50 bin “kilise evi” açılmasını sağlayan iktidar, ne oldu da şimdi Ayasofya’yı “ibadete” açıyor. Ayrıca “ibadete açmak”tan kasıtları ne, onu da göreceğiz. Benim korkum iktidar Ayasofya’yı, kiliseye çevirecek.

Çünkü iktidarın “ibadet” derken neyi kastettiğini bilmiyoruz ki, kilise ayinine de iktidar “ibadet” diyor. Mesela kilise açan iktidar, iş Cem Evi’ne gelince duruyor. Bu ülkede yeni bir kilise açılması Lozan’a aykırı.

Ama bu ülkede, ihtiyaç varsa cami de açılmalı, Cem Evi de. Ama kilise asla açılmamalı çünkü bu, hukuk devletin kuruluşunda oturtulmuş. Mütekabiliyet esası söz konusu… Batı Trakya Türkeri’nin durumu ortada.

Ayrıca işin bir başka boyutu, Ayasofya’yı siz camiye çevirirseniz, bunun artısı eksisi hesap edildi mi? İktidar açısından değil, devletimiz ve ülkemiz açısından sordum. 18 yıl sonra Ayasofya’yı hatırlamaları, elbette eriyen iktidarlarına bir şey sağlar.

Ayasofya ibadete açılınca;

Vatandaş, iş ve aş sahibi oluyor mu!

Hayır.

Kapanan fabrikalar açılıyor mu ya da satılan fabrikalar geri  mi geliyor!

Hayır.

Ayasofya’nın açılmasının, iktidara siyasi bir getirisi dışında, hiç bir işe yaramıyor. Peki ülkeye getireceği Uluslar arası getirisi, ağır faturası hiç hesap edildi mi? Bakın, Rusya bile bu konuda ABD ile birleşti.

İktidar, attığı gereksiz bir adımda bile Rusya ile ABD’yi Türkiye karşısında, birleştirmeyi başardı. Dahası Katolik dünyası ile Ortodoks dünyasını, Türkiye karşısında birleştirdi. Üstelikte, Hafter gibi birine, Türkiye’ye karşı “haçlı seferi” çığırtkanlığı yaptırıldığı bir dönemde.

Böyle bir kararı veren iktidarın demek ki, başka hiç bir umudu kalmadı. İyi de, iktidar uğruna, ülke ateşe atılır mı?

Bu ülkede kiliseler aç, bazılarının “besmele” ile kurdelesini sen kes! “FETÖ dini” olan Dinlerarası Diyalog misyonuna “hizmet” eden, “dinler bahçesi” adı altında “şirk” bostanını bizzat aç, sonra da Ayasofya’yı hatırla!

Yersek tabi!

Biz yemesekte, herkes yiyor.

Gelelim işin bir başka boyutuna;

Ayasofya, 1934’te müze oldu.

Kim vardı iktidarda?

Haçlı ile savaşmış ve yenmiş, büyük insan Atatürk vardı. Bir tek kilise açmamış, açılmasına Müsaade etmemiş ve açılmaması için, olayı “karşılıklılık” esasına bağlamış, devletin sahibinden söz ediyoruz.

Demek ki, en doğru karar buymuş. Bu karardan dönmek, kesinlikle doğru değil. Siyasi namaz kılmak isteyen Çamlıca Camisi’ne gitsin.

Ayasofya müze kalsın!

Bak daha fazla konuşurum, hiç iyi olmaz!

Birkaç cümle ile söyleyeyim:

Allah, Kur’an’nında nerelerde ibadet edeceğimizin, sınırlarını çizmiş. “Takva temelli mescitler” diye altını çizmiş. Hıristiyanların yaptığı kilise, soruyorum şirk temelli mi, “takva” temelli mi?

Mescid-i Dırar olayını herkes bilir.

Münafıkların yaptığı mescitte namaz kılma konusunda uyaran Allah, Hıristiyanların yaptığı kilisede namaz kılma konusunda, haşa tarafsız mı?

Tövbe Süresi ayet 108: “Orada asla namaza durma! Daha ilk günde takva temeli üzerine kurulan mescit ise namaz kılman için elbette daha uygundur; buradan gerçekten arınmak isteyen adamlar vardır. Allah da arınmaya çalışanları sever”

Şimdi soruyorum;

Ayasofya “takva” temelli mi!

El cevap hayır.

Fatih camiye çevirmiş, İstanbul’u yeniden alan Atatürk ise müzeye çevirmiş. Demek ki müze olması daha hayırlı. Camiye çeviren Fatih, annesi için bir kilise yaptırmış mı ve annesi bu kilisede ölmüş mü!

Bir de bunu araştırın derim!

Atatürk’ün “müze” kararı daha doğru ve yerinde…

Ayasofya siyasete açıldı!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön