Kim ne derse desin, insandan daha etkili hiç bir şey yok. Evet, teknoloji önemli ama insan unsuru her zaman bütün teknolojileri geride bırakır. Savaşların kazandıran insandır.
Azerbaycan’daki değişimi dünya izliyor.
Büyük devletler müsaade etsin, Azerbaycan tüm Ermenistan’ı alır. Elbette Ermenistan’a, Rusya kontrollü bir ders veriyor. Ermenileri, Türklere dövdürüyor. “ABD’ye değil bana yaslanın!” ayarı çekiyor.
Bütün bunlar, bir noktaya kadar tamam!
Ama Azerbaycan’ın bir aslana dönüşmesi, Rusya’yı da rahatsız eder. Şimdi belli etmezse de, ileride İdlib’de şurda burda göreceğiz. Azerbaycan, 30 yıllık ruhi çöküntüden kurtuldu. Kendine geldi. Kanayan Karabağ yarasının az da olsa kanı durdu.
Hocalı katliamından sonra, tabir caizse Azerbaycan küllerinden yeniden doğdu. TSK, yıllardır Azerbaycan ordusunu eğitti. Ha TSK, ha Azerbaycan Ordusu… Türkiye’nin en gözde subayları, o toprakları karış karış bilirler.
Azerbaycan ordusunu TSK eğitti de, Azerbaycan halkı boş mu bırakıldı. O halka şehitlik inancı yeniden verildi. Önce hocalar (üniversite hocaları) eğitildi, sonra o hocalar, bu halkın çocuklarını eğittiler.
Türkiye Sünni bir ülke ama kardeş Azerbaycan halkı Ehl-i Beyt taraftarı Müslümanlardan oluşur.
Sizce, Türkiye’den buraya, bir Baş Hoca gitmiş midir!
Askerlerin en gözdesi, askerleri eğitmeye gitti de, bir Baş Hoca, bu halkın içlerindeki iman ateşini ateşlemeye gitmedi mi!
İçlerindeki bağımsızlık ateşini harlamadı mı!
Türkiye’de şehitlik gazilik inancını sürekli canlı tutmaya çalışan, Baş irade burada bunu yapmadı mı sanıyoruz?
14 yıl Azerbaycan Devlet Üniversitesi’nde hocalık yaptı.
Kim?
Merhum Prof. Dr. Haydar Baş.
Baş Hoca, “Onlar bizi Müslüman etmişlerdi, şimdi sıra bizlerde, Türk dünyasına vefa borcumuz var” demişti. Bulunduğu üniversitede hocalar Baş Hoca’ya talebe olmuşlardı. Azerbaycan akademisyenleri ve halkı “Bizim iki Haydar’ımız var; biri Haydar Aliyev, diğeri Haydar Baş” demişlerdi.
Daha düne kadar, Rus destekli Ermeni ordusu önünde kaçışan asker ve halkın yerini bugün, Hz Ali şecaatine sahip bir millet ve ordu aldı. Hz. Ali de himmet etti bu canlara…
Bunlar kolay kazanılmış değerler değil.
Beni bağışlasınlar o kıymetli komutanların isimlerini vermediğim için. ABD onları CIA cemaatiyle, ‘kumpas’ kurup zindanlara tıkmıştı. Merhum Kozinoğlu, şehit oldu zindanda.
Bugünkü Azerbaycan, emek, eğitim, vefa ve imanın, bir akıl etrafında teşekkül etmesiyle doğdu.
Kendini ülkesine, tarihine ve imanına adamış Türklerin, kendi öz kardeşlerine karşı görevlerini yapmasından daha doğal bir şey olamaz. Hepimiz, bu şuurda olmazsak, bizi bütün coğrafyalardan silerler.
Azerbaycan’a saldırı aslında Türk’e yapılmış çok özel bir Kafkas testidir. Test sonuçları not edildi ve belli güçleri düşündürdü ve hatta korkuya sevk etti. Türkiye, Kafkaslar’a tırnağını batırdı ve pazusunu gösterdi.
“Üstüme geleni yakarım!” dedi.
Ancak sırtlan sürüsü, Akdeniz’de bizi bekliyor. Türkiye, kuzeyden test edildi. Sıra diğer bölgelerde test edilmekte… Kuzeyden sert rüzgarlar, güneyden kavurucu sıcaklar…
Ne yazık ki, söz konusu Türkler olunca karşımızda dünya birleşiyor. Bunda bu güne kadar izlenen yanlış politikaların elbette büyük payı var ancak tarihte her milletin Türk’ten yana vardır bir kuyruk acısı.
Özellikle Türkiye konusunda son sözü hep İngiltere söylemiştir. Türkiye’nin büyük borçları, enerjisini, ‘aklını’ ve topraklarını elinden alabilir. Özelde İstanbul’la, genelde Türkiye ile ilgili çok ‘derin’ hesaplar var.
Türkiye ile savaşarak bir şey elde edemeyeceğini bildikleri için satın alınmış siyaset ile işimizi toptan görebilirler. Türkiye’nin 2 trilyon dolar borcu var. Bu borçla bize hayat hakkı tanımazlar.
Türkiye, Haydar Hoca’yı dünyanın dinlediği kadar dinleseydi, bugün yüz yüze olduğumuz tehlikeler, bu kadar büyük olmazdı.
2002’de 220 milyar dolar olan borcumuz, bugün 2 trilyon dolar. Küresel tefeciler bizlere para sattı, bizimkiler bu parayla onların arabalarını bizlere aldırttı. Bir grup yandaşın evlerini aldırttı. Bugün bize ait olan ne ev var, ne araba…
Bu paralar, eğitime, bu paralar üretime harcansaydı, bir nebze olsun daha iyi olurduk bugün. Ancak bu paralar betona gömüldü. Ancak düşmanı memnun eden tarım politikalarıyla, açlığın eşiğine geldik.
Bir dünya savaşı durumunda sınırlar kapansın, içerde açlıktan ölürüz. Yiyecek ot bile bırakmadılar. Yeşil düşmanı zihniyet, kuşlara yuva bile bırakmadı. “Yaprak yemekten dudaklarımız yeşildi” diyen dedelere ben yetiştim.
Türk milleti yaşadıklarını kolay unuttu. Türk milletini küllerinden doğmaya davet ediyorum. Türk’e ait ahlaka, imana, zekâya ve bilime davet ediyorum. Geçte olsa Haydar Baş’ı dinlemeye davet ediyorum.