Önceki yazımızda "Bağımlı Türkiye"yi işlemiştik. Ülkemiz bir zamanlar bağımsızdı; kendi kendine yeten dünyanın yedi ülkesinden biri iken bağımlı siyasi kadrolarca bugünkü hale gelmiştir. Bu konuda sadece bugünkü iktidarı sorumlu tutmak yanlış olur, diğerlerinin de hakkını yemeyelim, hepsinin katkısı var ancak en katmerli bağımlılığı bunlar yaptı.Şöyle bir hafızamızı kurcalayacak olursak Türkiye çok iktidarlar gördü; sağcısını gördü, solcusunu gördü, dincisini gördü, hem sağ hem solu aynı anda gördü. Velhasıl iktidar olmayan düşünce, görüş, parti kalmadı, hepsini millet denedi, adeta gelen eskiyi arattı. Sadece isimleri değişikti yolları aynı, bir de tabelaları farklı.En son bu iktidarın icraatlarıyla açlığa mahkûm olmuş insanımız, karnının açlığını düşüneceği yerde kaybettiği huzurunu düşünüyor. Açılım adı altında meydanları teröre teslim etmeleri yetmiyormuş gibi bu defa da milletin askeriyle polisini birbirine düşürecek adımları atarak ikinci çuval operasyonu gerçekleştiriliyor.Bağımlılık bizim kaderimiz midir? Millet olarak kafayı değiştirmedikçe evet kaderimiz. Çünkü milletlerin kaderleri kendi ellerinde, kurtulmak da kendi ellerinde, yok olmakta… Bu nedenle milletimizin kurtuluşu tarihte olduğu gibi bugün de milletin azim ve kararına bağlıdır.Kurtarıcının olması kurtulacağız anlamına gelmez; kurtulmak isteyen milletin kurtarıcıya yönelmesi gerekir. Eğer geçmişte millet mandacıların etrafında saf tutsaydı bugün belki de vatansız kalacaktık.Bağımsız Türkiye partisi Genel Başkanı Prof.Dr. Haydar Baş, milletimizi, devletimizi dünyanın süper gücü yapacak projelere sahip, dünya iktisat çevrelerince iktisadın babası kabul edildi, yeni bir çağ açtı bu çağın adının Haydarizm olduğunu sağır sultanlar duydu.İşbirlikçi, mütareke basınının ondan bahsetmesini beklemeyiniz. Yedi yıldır bir satır yazdılar mı? "Ben bu ülkeyi böleceğim" diyenlere, kanallarını açıp her gün haber yapanlar "ben bu ülkeyi yirmi dört saatte kurtarırım" diyen bir insanı yılda bir kez haber yapmadılar. Bu basın-yayının hiç bahsetmemesi dahi bu projenin ne kadar milli olduğunun göstergesidir.Adı bağımsız, kendi bağımsız, kadroları bağımsız, projeleri bağımsız, yüzde yüz yerli, milliyetçi, dindar, ulusalcı; bütün istismarcıların panzehiri, vatanına devletine aşık, mükemmel bir kadrodur bağımsız Türkiye partisinin kadroları.Bozulan bütün dengelerin yeniden inşası bu kadroyla mümkündür. Devlet-millet kaynaşmasının yegâne mimarı, muhtaç devletten baba devlete taşıyacak plan programa sahip, devletin kurumları bu kadroyla aradığı kardeşlik ortamını bulacaktır. Devletin dine, dinin de devlet işine müdahalesinin sona erdiği; din dindar vatandaş, laik devlet anlayışının tam uygulandığı bir dönem olacaktır. Azınlıklar dini özgürlüklerini tam yaşayacak ve dış güçlerin maşası olmaktan kurtulacaklar.Vatandaşlık maaşı projesiyle terörün bittiği huzurlu ülke, çocuk maaşı, kadın maaşı ile güçlü tüketime sahip zengin toplum, ürettiğini tüketen ve ihraç eden pazar sorunu olmayan sürekli büyüyen ekonomi, genç eğitimli nüfusu ve dünyanın en güçlü ordusuna sahip bir ülke sadece hayal değil, kendi elimizde.Yeter ki "Bağımsız Türkiye" diyelim.
Bağımsız Türkiye