Edebiyat bölümünden okuyan kızım bana, Erkan OĞUR'un yorumu olan bir dinleti attı. Hayatımda, hiç bu kadar güzel bir şiir dinlemedim. Dinlerken, yanımda kimseler olmasaydı var ya, bağıra bağıra ağlayacaktım.
Ses çıkarmadan, sadece gözlerim aktı.
Elimde değil.
Dinleyin, bana hak vereceksiniz.
Erkan Oğur'da, gerçekten söylemiş yani, tebrik ederim doğrusu.
Türkü diye okunmuş ama aslında bu bir kaside.
Fakat kim nasıl dinlerse, odur esasında.
Dinlerken kimi düşünürseniz, onun için söylenmiştir.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, " müzik; aşıkın aşkını, fasıkın fıskını artırır" diye buyurur.
Âşık olmasak ta, olanı gördük hamdolsun.
Aşk-ı hakikiyi yaşayanı, bildik elhamdülillah.
Şiirin sözleri, Erkan Oğur'un sesiyle birleşince, insan gerçekten kopuyor.
İnsanı resmen alıp götürüyor.
Fabrika ayarlarına döndürüyor.
Ruhun iktidar olduğu, nefsinse, muhalefette dahi tutunamadığı, o insan ayarlarına?
Hepimizin ihtiyacı olan ayarlara?
Bir süreliğine de olsa, üflenilen ruh olmak, bir nasip işidir.
İnsana neyi aradığını hatırlatıyor.
İnsana, "nedir bu çanak, çömlek, nedir bu hır, gür" dedirtiyor.
İçinde ki vaizi ortaya çıkarıyor. "Sen; çanak, çömlek toplamaya gönderilmedin" diye, adama resmen çakar o vaiz!..
Kısa bir araştırma yaptım bu güzel şiiri Sıdkı Baba diye İranlı bir Türk, Peygamberimiz için yazmış:
Zülf-ü Kâküllerin Amber Misali
Buy-u Erguvandan Güzelsin Güzel
Kızarmış Gonca Gül Gibi Yüzlerin
Şah-I Gülistandan Güzelsin Güzel
Yüzünde Yeşil Ben Aşikâr Olmuş
Çekilmiş Kaşların Zülfikar Olmuş
Gözlerin Âleme Hükümdar Olmuş
Mihr-İ Süleymandan Güzelsin Güzel
?
Gözlerin Velfecri Benzer İmran'e
Seni Seven Âşık Olur Divane
Yanakların Şule, Vermiş Cihana
Yüz Mahı Tabandan Güzelsin Güzel
?
Sıdkı Der Suretim Hattın Secdegah
Cümle Güzellere Oldum Pişegah
Güzeller Tacısın Yüzün Padişah
Yusuf-u Kenan'dan Güzelsin Güzel
Sevgili peygamberimize, "Kenan'ın Yusuf'unda güzelsin" demiş âşık. Doğrudur, gören bilir. Allah bize de göstersin, o mübarek yüzü. Önce, o yüzü göreni görmeden olmaz tabi. Ben gördüm.
Görmek yetmez, sevmekte lazım.
Sevmek de yetmez, âşık olacaksın.
Buna inşallah demek lazım.
"Aklım, fikrim var" dememek gerek.
Onları da öldürmek şart?
Mesela nefis ölmez ama en azından sakatlayacaksın.
Yoksa o seni sakatlar.
Toplum, niye böyle sakat sanıyoruz!
Herkes birbirini sakatlıyor çünkü. Kadın ve çocuk cinayetleri, almış başını gidiyor. Hayâsızlık, ayarsızlık adeta iktidar olmuş.
Şimdi "din-iman" diyenler, daha ayarsız.
Niye?
Çünkü din, "Allah'ın dini İslam" olmaktan çıkarılmış durumda.
Kimisi de işi; çula, çaputa, sarığa, cübbeye dökmüş. Tasavvuf, Sıdkı Baba'nın şiirinde ki, o aşktır işte. O aşk sende varsa, kravatlı da olsan olur. İstersen sekiz köşeli kasketli ol.
Ama o aşk sende yoksa Mahmutpaşa'nın bütün kumaşlarını da kafana sarsan, boş.
İranlıya "sapık" der, İsrail'e pervane olursun!
Sıdkı Baba'ya bak, ne İranlı ama üstelikte Türk!..
Dinle de, başında ki çul çaputtan utan!
Yunus "Dervişlik hırka ile taç değil" demişti, "Gönlünü derviş eden hırkaya muhtaç değil" diye uyarmıştı, ama çaput kafan bunu almamıştı!
Tiyatro oynamayı bırak!
Yılan cübbe giyse, derviş olur mu?
İçinde ki nefis yılını bil de, ne giyersen giy aslanım!
Aşkın kravat takıp, takım giymesi şaşırtmasın seni.
Dal da gör, istersen?