Bir ABD uçağı düşürün gitsin!

ABD askerleri, Türkiye sınırında nöbet tutuyor. Anlayacağınız, düşman sınıra geldi beyler! 

Aynı sınıra geçmişte, Fransızlar ve İtalyanlar geldi. Sonra içeri girdiler ve bu milletten dersini aldılar. Antep "Gazi" oldu, Maraş "kahraman"?

Dün düşmanı kovan bir anlayışa sahiptik, bugün adeta çağıran. "ABD bizim müttefikimiz!" veya "ABD bizim stratejik ortağımız!" diyenler, demek yalan söylediler.

Daha kötüsü, Rusya'da, Suriye'de ABD ile birlikte. "ABD ile Suriye'de tam işbirliğine hazırız" diye, dün Lavrov söyledi. 

Kim için işbirliği? 

Halen aklı referandumda kalanlara sesleniyorum: Düşman geldi uyanın!

Demiştik, "sonuç ne çıkarsa çıksın, Türkiye'nin akıbeti kötü" diye. "Birliğimiz her şeyden önemli" diye. Ama anlatamadık. ABD öncülüğünde "koalisyon" uçakları, Türkiye'ye önleme yapmak için havada dolaşıyorlar, biz halen, ne ile uğraşıyoruz.

"PYD'ye dokunmayın" diyen ABD, üslerimizi kullanmaya devam ediyor. İncirlik'te uçmaya devam ediyor. 

Şu ABD'yi ülkeden kovalım artık!

"Benimle misin, PYD ile misin!" diye kaç kere sorduysak, PYD ile olduğunu gösterdi. Daha neyi bekliyoruz?

Bir ABD uçağı düşürün gitsin!

Olay çözülür!

Ya herro, ya merro!

"Çivi çiviyi söker" demişler! 

Başka türlü bu olay çözülmez. Sincar'ı vurmamız, karizmayı çizdi. Bir hamle için sıra kolluyor. O bir şey yapmadan, biz yapalım. Bu savaşa girmek değil, bu muhtemel bir savaşı önlemektir. 

Daha kötü bir sonu, engellemektir.

Eğer Türkiye;

Irak işgalinde ABD askerlerine hava sahamızı açmasaydı, "teskeresiz" olmasına rağmen geçişlere izin vermeseydi, bugün bu sınırda ABD askerleri olmazdı. 

Mataralarına su doldurulmasaydı, "işlerini" yapmaları için "dualar" edilmeseydi, bu kadar pervasız olmazlardı. 

Çuval'a karşı bir reaksiyon gösterilseydi, askerlerimize "ölme emri" verilseydi veya olay, "müzik notası" diye basite alınmasaydı, bugün sınır komşumuz ABD değildi.

Irak'ı işgal etmesi için Özal, Bush'u cesaretlendirmeseydi, sonra mevcut iktidar işi "Kayseri pazarlığına" dökmeseydi, ABD'ye "geriye dön marş marş!" deseydi, bugün Suriye sınır komşumuz Rusya da değildi, ABD de. 

Eğer Türkiye;

Libya bombalansın diye İzmir'i NATO'ya açmasaydı, "NATO'nun İzmir'de ne işi var!" haklı ve doğru çıkışının arkasında dursaydı, Davutoğlu, eşkıya sürülerine, 300 milyon doları götürüp çuvallarla Libya'da dağıtmasaydı, ruh hastalarına "Ömer Muhtar" demeseydi, bugün Suriye bu halde olmaz ve Türkiye bir beka sorunu yaşamazdı.

"Ne geldiyse başımıza, bu yanlış Suriye politikamızdan geldi" demişti Numan Bey. Çok doğru. Başımıza ne geldiyse ABD ile kurulan BOP'tan "ortaklıklar" yüzünden geldi.

Düşmanı hep, bu BOP'tan siyaset önce komşularımızın içine yerleştirdi, şimdi de bizim sınırımıza getirip dayandırdı. 

ABD, daha geçenlerde Suriye'yi vurduğu için sevinen anlayış, bizi ABD-Rusya ortak kumpasından kurtarabilir mi?

Hayır.

Bugün her şeye rağmen, hatalardan dönmek ve önümüze bakma zamanı. "Kol kırılır yen içinde kalır" demişler. ABD, Suriye'ye vurduğu için sevinenlerle, ABD'nin ve AB'nin Sayın Erdoğan'a vurmasına sevinenler arasında, ben hiçbir fark görmüyorum.

Bunu söyleyince bana bazı dostlar "Erdoğancı mı oldun!" diye mesajlar atıyorlar. Kendinize gelin diyorum!

Dün düşman Antep'e girerken, oturup İstanbul hükümeti suçlansaydı, bugün Gaziantep yoktu.

Maraş kurtulmamıştı.

Tarihte, herkes rolünü oynar beyler!

Rolünüzü Bağımsız Türkiye anlayışıyla oynayın. AB'nin, ABD'nin, içimizdeki sözcüleri gibi hareket etmeyin!

Keşke 78 milyon, 15 yıl önce "Ne AB, Ne ABD, Bağımsız Türkiye" deseydi. Tek suçlu, iktidarmış gibi konuşmasın kimse!

Bir ABD uçağı düşürün gitsin!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön