Ülkenin durumu içler acısı?
Doğusunda insanlar evlerine giremezken, batısında evlerinden çıkamadılar.
Peki, bu iş nasıl çözülecek?
Huzur ne zaman, nasıl gelecek?
Eminim herkes yediden yetmişe, bu işe kafa yoruyor. Vaktinde kafa yormadıktan sonra, şimdi yorsan ne olur?
"Yeni Türkiye" diye güya yeni bir "Osmanlı" kuracaklardı ama ne kurdukları ortada?
Cumhuriyet'e "90 yıllık reklam arası" diyen zihniyet, 90 dakikalık maçı oynatamadı.
Bu yeni Osmanlıcılar çok değişikler!
Survivor izler uyuşurlar, "Diriliş" izler uyurlar.
Köprüye "Yavuz" ismini koyarak, Sina'dan geçtiğini sanırlar.
Oysa oturdukları sokakta, "halk ekmek" almaya gidemezler.
Hesapta Şam'da namaz kılacaklardı ama şimdi cumayı evde kılmak için fetva arayışındalar.
Bu yeni Osmanlıcılar çok başka canım!
Maçın iptal edilmesi, terörden daha etkili oldu. Maç tarihinde bir ilk ya?
"İlklerin iktidarıyız" demişlerdi ya, harbiden öyleler!
Sahi, Cuma ne olacak?
Kaçıramayız da!
Türbe değil ki kaçıralım!
Cuma'yı iptal mi edeceğiz?
Cuma gününde az insan toplanmıyor.
Cuma gününü takvimden mi çıkaracağız!
Cumayı tatil yapmaktan söz edenler, bu gidişle, cumayı tatile gönderirlerse şaşmam!
Olmaz olmaz demeyin!
Olur.
Türbe kaçıranlardan, her şey beklenir.
Peki, çözüm ne dersiniz?
Bu işin çaresi, yolu ne?
Kafa yormaktan söz etmiştik ya?
Kafası olanlara sordum tabi!
Kafası tünele girmişlere, köprüye asılmışlara sormuyorum.
Onlar Survivor izlesinler!
Diriliş dizisini takip etsinler!
Aslında; ülkeyi bu hale getirenler sadece, iktidar ve aveneleri değil.
Ülkesi yerine, partilerine sarılmış herkes?
Ülkeyi savunmak yerine, çözümsüz partilerini savunan herkes?
Partileriniz ülkeyi kurtarsın da görelim!
Hangi projelerle, çekinmeyin, lütfen söyleyin!
Alevi-Sünni'yi, askeri-sivili, bir bilek bir yürek yapacak projeleri olanlar varsa beri gelsin.
Lafla milliyetçilik ve cumhuriyetçilik dönemleri çoktan geçti. Sıcak para ekonomisinin dibi göründü.
ABD uçağı ile ulusalcı olunmuyor.
NATO'ya kapı kulluğu yaparak, bağımsız olunmuyor.
Kim ne derse desin, Türk milleti gerçeğe gebe?
Gerçeği doğurmak için inanılmaz bir sancı içerisinde?
Milliyetçiliğin, cumhuriyetçiliğin, ulusalcılığın gerçeğine gebe?
Gerçek Atatürkçülüğe ve kuruluş ayarlarına dönmeye gebe?
Hacı Bektaş hamuruna dönüşe gebe?
Ehl-i Beyt İslamını anlamaya ve yaşamaya gebe?
Kısacası, Haydar Baş Oluş Sırrı'na gebe?
Ancak, küresel güçler düşük doğurtmak istiyor, bu millete.
Millet buna fırsat vermemeli.
"Yüzde 10 seçim barajı" denilen küresel hileye son vermeliyiz. Baraja, küresel güçleri, küresel tefecileri, küresel kuklaları, çakma milliyetçileri, cumhuriyetçileri ve çakma ulusalcıları gömmeliyiz.
Partilerini bıraksınlar demiyorum.
Bir sandıkta saklayıp, bir seferlik de olsa ülkelerini tutsunlar diyorum.
Boğulacak, öksürükler içerisinde doktora geliyorsun, doktor "sigara içersen öleceksin!" diyor.
Her yerden patlıyoruz, çatlıyoruz, parçalanıyoruz ve bu işin doktoru diyor ki "bunların peşinde giderseniz, yok olacaksınız", bundan daha doğalı ne olur?
Çare ve çözümü sundukça, "kaos varken particilik mi yapıyorsunuz" diye laf atanlar, beni iyi dinlesinler;
Bu kaos sizin eseriniz!
Bu terör ve kaos yerli olmayan siyasetlerinizin eseri?
Herkes Vatandaşlık Maaşı alsa, asgari beş bin lira maaş alsa, kaos olmaz.
Terör olmaz.
Bataklık kurur çünkü.
Vatandaşı zengin olan devlet, daha da zengin olur. Zengin devletin ordusu, dünyanın en süper ordusu olur.
Ayrıca, ordularla devletleri yenme dönemi geride kaldı. Yenmeler, yenilmeler hep ekonomi ile oluyor artık.
Paran, emek ve üretiminin karşılığı değilse, yeniksin. Ticaret, milli paralarla yapılmıyorsa, bağımlısın.
Dünyanın en büyük bayraklarını dağlarınızda dalgalandırsanız da, siz bağımsız değilsiniz kardeşim!
Kendinizi kandırmayın.
Vatan Şiirleri okuyarak, Çanakkale törenlerinde on mendil de ıslatsanız topraklarınızı koruyamazsınız.
Hiç numara çekmeyin.
İyisi mi, para formülü ve kendi ekonomik modeli ile kapitalist ağaların bileğini büken, Türkoğlu Türk, Prof. Dr. Haydar Baş'ın elini tutun.
"Elini öpün" diyeceğim, nefis yapacaklar.
Hem, kirli el öpenlere, Haydar Baş eli, zaten nasip olmaz.
O, Ruslara "Ne mutlu Türküm Diyene" dedirtti.
Türkiye'nin bütün sorunlarını çözecek bir insan olduğunu, dünyaya yüz defa gösterdi.
60 bin lira maaşla basketbolcuyu, güreşçiyi, jöleciyi danışman olarak alan Saray Türkiye'sinin, Prof. Dr. Haydar Baş'ı, maaşsız ve parasız olduğu halde, 60 dakika dinlemedikçe, iki yakası bir araya gelmez.
Bu düğümün çözümü, Haydar Baş'ta?
Niye anlamıyor, niye görmüyoruz?