Bu yolun başı da, sonu da BOP’tur

AKP iktidarı ülkenin itibarını sıfırla çarptı. İktidara geldiğinden beri özellikle dış politikada o kadar tutarsızlıklar ve çelişkiler içindeyiz ki, ülke olarak dünyaya rezil olmuş durumdayız.

Önce komşularla “sıfır sorun” söylemi ile yola çıktılar, “İslam ülkeleri ile daha iyi bir ilişki içinde olacağız” diye sevindik. Dış basının şakşaklamasından şüphelenip, “çıkar bu işin içinde bir çapanoğlu” demeye kalmadı, bir anda komşuların içişlerine karışıp onlara “sırf sorun” olduk.

Suriye’ye her gün tehdit ettik birinci ağızdan… “Beşşarrrr men dakka dukka” dedik, “yapılanlara seyirci kalamayız” dedik ve nihayet Suriye bu tehditlere uçağımızı vurarak cevap verdi. Uçağımızı vurulunca hemen NATO’yu göreve çağırdık, oradan da cevabımızı aldık.

Uçağımızın uluslararası sularda vurulduğunu iddia ettik, henüz bir muamma bu konu. Madem uçağımız uluslararası sularda vuruldu, o zaman söze, konuşmaya ne hacet? Toplantılara ve kuru gürültülere ne gerek var? Anında Suriye’ye karşılık verip birkaç füze bataryalarını vurduktan sonra “savaş istemiyoruz” diyerek toplantı ve gürültü yapabilirsiniz.

Bu anlayışla bırakın ülke idare etmeyi, apartman bile yönetemezsiniz. Komşulara maskara olup, bir daha o binada oturamazsınız. Otursanız bile artık gelenden, gidenden dayak yersiniz.

Uçağı düşen biziz, neden “Savaş istemiyoruz” diye açıklamayı biz yapıyoruz? Hâlbuki bu açıklamayı Suriye yapmalı, biz ise “Bu cevapsız kalmaz” diyerek onların özrünü beklemeliyiz.

Belki sussak Suriye çekinecek bizden, konuştukça batıyoruz. Yapmayacağımız şeyleri söylememeliyiz, söyledik o zaman yapacağız. Moda tabirle büyük devlet konuşmaz yapar, yaptıktan sonra ise konu ile ilgili kişi kısa bir açıklama yapar.

Ancak hiç bir şey yapmayacağımız halde “Geliyoruz, vuruyoruz” numaraları ile şimdi ikinci bir tokat yiyip oturacağımızdan korkuyorum. Önce abisine güvenerek, sağa sola saldıran şımarık çocuk olduk. Güvendiğimiz ağabey fos çıkınca, yeniden tehditler savuran, dayak yiyen kabadayı rolündeyiz şuanda.

Başbakan’a danışman olanlar hiç mi taktik bilmezler? Neden bir çözüm üretmez ve sunmazlar. Eğer sunuyorlarsa Başbakan neden dikkate almaz anlamıyorum. Sorun iki komşu belediyenin çöp toplama sorunu değil, dünyanın iki büyük devletinin arkasında durduğu ve komşu Müslüman bir ülkenin de arkasında olduğunu söylediği Suriye var. Bizim arkamızda kim var? Hiç…

Çözüm arıyorsanız Obama’ya, Clinton’a değil, bu vatanın evladı Prof. Dr. Haydar Baş’a sorun. Sorun da bu kadar danışmana boş yere para verdiğinizi anlayın lütfen. Doğru insanlara danışmadan, atacağınız adımlar üçüncü dünya savaşına neden olabilir. Hiç beğenmediğiniz İsmet İnönü, bu ülkeyi ikinci dünya savaşına sokmadı. Ama bu kafa ile üçüncü dünya savaşını siz başlatacaksınız ey iktidar!

Türkiye bu sorunu NATO’suz çözmeli, bu kuruluş zaten Haçlı ordusuna dönüşmüş durumda. Batıya “kol kırılır yen içinde kalır, bu sorun iki komşu ülkeyi ilgilendirir”, diyerek bir zamanlar bizim şehirlerimiz olan bu ülke ile savaş değil barış içinde yaşamalıyız.

Suriye ile oturup ikili olarak konuşmalıyız. Suriye özür dilemeli, tazminat ödemeli ve karşılığında biz bu ülkenin içişlerine karışmaktan vazgeçerek, sığınmacıları ülkelerine göndermeli ve eşkıyaları beslemekten vazgeçmeliyiz.

Kafayı ve yolu değiştirirsek her sorun çözülür. Çünkü bu yol milli değildir. Bu yolun sonu da, başı da BOP’tur yani felakettir!

Bu yolun başı da, sonu da BOP’tur

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön