Ülkenin hali fıkralara konu?
Son iki üç günde yaşananlara bakın!
Yüzde 49,5 oy alarak iktidara gelmiş bir başbakanı eğer asker bir odaya alıp istifa ettirseydi bunun adı "darbe" ama "uzun" ve "güçlü irade" olarak tanımlanan biri, kendinden boy olarak kısa, güç olarak zayıf biri başbakanı saray odasına kapatıp istifa ettirince ne oluyor, ben henüz bir ad bulamadım!
Seçimde "güçlü irade, milli irade" diye vatandaştan oy istediler, şimdi "güçlü" başbakandan şikâyet ediyorlar.
"Güçlü" dedikleri de Sayın Davutoğlu?
"Milli Görüş Gömleği" her ne ise üstlerinden sıyırıp, "AKP" diye göründüklerinde, "hoca kendine biat istiyor" gerekçesini dillendirmişlerdi. Yetiştiricileri de hakikaten öyle bir yetiştirmiş ki talebeleri "biat" değil, nerdeyse "secde" istiyorlar.
Adam,"senin ailen benim ailem" diyor, yine yaranamıyor.
"Reisim" diyor olmuyor.
"Cumhurbaşkanım" diyor gene olmuyor.
Afrika'da kabile reislerine bile reva görülmeyecek bir usulle alaşağı ediliyor.
Bu, her şeyden önce millete saygısızlık!
Gün gelip, Davutoğlu'nu müdafaa edeceğim hiç aklıma gelmezdi. Aha buraya yazıyorum, gün gelecek Reis'i değil ama Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'nı da savunacağımı biliyorum.
Kelle avcıları Ortadoğu'da kelle almaya alışkınlar, ülkemizde böyle bir avcılığa kalktıklarında, birini Saddam olarak gördüklerinde, ilk tepkinin bu sayfalarda olacağını herkesin bilmesini isterim.
Bizim kavgamız şahıslarla değil, şahısların heybelerine konan BOP'tan projelerle?
Bu böyle biline?
Ortada bir hukuksuzluk var. Millete saygısızlık var. Ama AKP seçmenine saygısızlık değil çünkü alkışlıyorlar.
Dünyaya bir baksınlar. Dünya olaya "darbe" dedi.
Davutoğlu kurban seçilmiş koç gibi duruyordu kameralar önünde.
Bıçak altına gönüllü gittiğini göstermeye çalışsa da perişan bir haldeydi.
Tahtada zeki olduğu halde soru çözememiş, öğrenci gibiydi. Akademisyen görüntüsünden eser kalmamıştı. Tam 41 kez dili sürçtü. Ağlamakla bir eda içinde, sıkıntısını sadece "dava" diye özetleyebildi.
Sıkıysa başka bir şey desin!
Mümkün mü? "Beni alaşağı ettiler" desin!
Bi de bu adama, "güçlü başbakan" diye, milletle dalga geçiyorlar.
"Dava adamı" filan dediler.
"Darbe" yapıp "dava" dediler!
Bütün ağızlarda "dava" sakızı?
En iğrenç olduğum kelimelerden biri de bu "dava" kavramıdır. Bir torba gibi içine her BOP'u sokarlar, sonra "dava" diye özetlerler.
Ne davası kardeşim!
Torba davası mı?
Aklınıza geleni söyleyin!
İktidar deyince hangi dava hatırlanır!
"Kutu" davası mı?
Değilse "eritme" davasıdır!
O da değilse, "sıfırlama" davasıdır!
"Partim zarar görmesin" diye "dilsiz şeytan" olmaya "vefa" diyorlar. Bunlarda kılıf çok!
"Ankara parsel parsel satıldı", ülke dönüm dönüm, ama beyler, ülke yerine partilerine sadıklar.
Reislerine bağlılar.
Ülkeye bağlı kalacaklarına dair yeminler ettiler ama rantlarına bağlı kaldılar. Ettikleri yemin çarpsın, ne diyelim!
Askerler Erbakan'ı indirdiler adı "28 Şubat" oldu, sonra bunlar geldi.
Gelmez olalardı!
Geldiklerinden beri çekiyoruz.
Daha neler çekeceğiz, daha neler göreceğiz, durun ki!..
Türkiye'ye bir daha başbakan gelmeyecek. Önce "Cumhurbaşkanı'nı halk seçsin" dediler, seçtirdiler.
Sonra, "ben seçilmiş cumhurbaşkanıyım" diyerek, merkez bankasının Başcı'ına bile daldı.
Sonra "beni başkan seçin" dedi.
Olmadı, "anayasayı değiştirin" dedi.
O da olmadı. "Anayasayı bana göre ayarlayın" dedi.
Bu da olmadı.
Acelesi vardı çünkü.
Hiç biri olmayınca "çift başlılık oluyor" diyerek başbakanı görevden aldı.
"Türk tipi başkanlık" diyordu ya, işte alın size "Türk" tipi!
Ağzına "Türk'ü almaz ama Türk tipi başkanlık ister.
Ne diyelim;
Böyle başa böyle tarak!