Barış Manço rahmetlinin, "Domates, biber, patlıcan" şarkısını çok severim. Manço yaşasaydı belki şarkının sözlerine, "soğan, patates"i de eklerdi. Vatandaşın gündemi pahalılık… Kimsenin başka bir şey düşündüğü yok.
Yoksul için değişen bir şey yok, onlar çok sıkıntı çekmiyorlar çünkü alıştılar. Fakat kazanmaya alışmış, belli bir hayat standardı içinde yaşayanlar, daha zor durumdalar. Onlar resmen delirmiş vaziyette…
İnsanların konuşmalarına dikkat edin. Telefonda sakin konuşan neredeyse yok. Herkes bir diğerine bağırıyor. Boş gözlerle etrafı sessizce izleyenler de az değil. Ya yumruğunu sıkanlar, tırnağını yiyenler veya parmaklarıyla sürekli oynayanlar…
Herkes kafayı yemiş resmen!
Trafikte ya… Her yer trafik canavarı, araç içinde bağıran tımarhanelikleri mi dersiniz, yayaya bağırıp "geçeceksen geç!" diyenleri mi. Bir de kendi kendine konuşanlar var ki, bunlar Bakırköy'den yeni kaçmış gibiler!
Emin olun yakında bu ülkede psikiyatri ilaçları kıtlığı yaşanacak. Bu kadar deliye ilaç mı dayanır. Milleti delirttiler resmen!
Gencecik delikanlılar bile psikiyatri ilaçları kullanıyor.
En çokta, "domates-biber-patlıcan" fiyatları delirtiyor. Vatandaş resmen "domates, biber, patlıcan" diye bağırıyor.
"Poşet" diye bağıranlar da az değil.
Bu düzeni yıkarsa ‘poşet’ yıkar!
Poşet krizini hafife almayın!
Kimse yüzde 50 elektrik, doğalgaz zammını takmadı, 25 kuruş poşete herkes taktı! Marketlerde savaş yaşanıyor resmen. El arabasıyla geleni mi dersiniz, at arabasıyla geleni mi… Bu kadar dokundu poşet.
Artan patates, soğan, fiyatları üzerine bir de poşet parası eklenince, insanlar hıncını zavallı kasiyerlerden çıkarıyor. Hele bazıları, "ben poşete para vermem" diye diretince, polis bile geliyor.
Marketçilerin de işi zor!
Bir taraftan artan fiyatlara tepkiler, bir yandan poşetin paralı olmasına tepkiler, hele bir de hedef gösterilmeler yok mu, marketçileri sakinleştirmeye psikiyatri ilaçları da yetmez. Başlarında biten zabıtaya ne demeli!
Zabıtaların artık yeni bir görevi var: Fiyat denetçiliği… İyi de, Türkiye serbest piyasa ekonomisi uygulamıyor mu? "Devletlerin ekonomilere müdahaleleri" yasak değil mi kapitalizmde? Ne devleti, belediye müdahale ediyor.
Ne zaman çıktık kapitalizmden!
15 Temmuz sonrası yapılan ilk açıklama " serbest piyasa ekonomisine bağlıyız" olmuştu. Bu kadar önemli, hükümetler için, kapitalizme bağlılık tazelemesi…
Geleceğin potansiyel tehlikeleri marketçiler ve fırıncılar!
Bunlar toptan "FETÖ’cü" ilan edilebilirler. Kendilerine dikkat etsinler. Ekonomi çok iyi olduğu halde, elektrik ve doğalgaza sıfır zam olduğu halde ekonomimizi içerden vuruyorlar!
Vay hainler vay!
Trump tweet’leri ve marketçiler olmazsa, bir de fırıncılar, her şey yolunda!
Ağlanacak halimize gülüyoruz!
Manço'nun "domates, biber, patlıcan"ı benden hepinize istek olsun. Ardından, Mahsuni Şerif'in "yiğit muhtaç olmuş kuru soğana" gelsin. Bunları dinleyin, az ilaç tüketirsiniz. Akşamları da Kemal Sunal'ın oynadığı "Davaro"yu seyredin!
Sinirlerinize iyi gelir!
Bak, "Zübükzade"yi de kaçırmayın derim. Belki kafa dank eder. "Ulan, bu Aziz Nesin, ne kadar akıllı bir adammış!" deriz. Zübükzade'yi o yazmıştı çünkü. Oğlu Ali Bey matematikçi, kabul etmesi lazım, babasının "yüzde 60 oranında" hata yaptığını!
Bu oran, emin olun daha yüksek!
Bir insan çıkıyor içimizden, ülkenin kaynaklarını hesaplıyor, karşılığında para basarak "80 milyonu, bir eli yağda bir eli balda olacak şekilde yaşatacağım" diye noterden taahhütname veriyor. "Eğer bunu yapamazsam beni dava edin" diyor.
Bu da yetmiyor, bu tezden Rusya haberdar oluyor, gelip alıyor, uyguluyor ve bugün dünyanın birinci süper gücü haline geliyor. Çin'i, Hindistan'ı alıyor. Milli Paralarla Ticaret tezi etrafında BRICS kuruluyor.
Yani bu kadar denenmişliği oluyor.
Türkiye'de hemen her parti seçimlerde bu tezden aşırarak seçmen karşısında çıkıyor. Ve bu halk, bütün bunları görüyor, duyuyor ve ama sürünüyor. Haydar Baş'ın "Vatandaşlık Maaş"ını almak yerine soğana muhtaç oluyor.
Bunlara "yiğit" bile denmez.
Bunlara ne "yiğit" denir, ne "bulut"…
Allah’ım, içimizdeki "akletmezler" yüzünden bizi helak etme!
Domates-biber-patlıcan!